Pereira artık karar vermeli!

Pereira ne kadro, ne teknik/taktik ve oyun anlayışında bir karar verebilmiş değil. F.Bahçe nasıl oynayacak? Takımın ideal 11’i olmasa da en azından temel bir iskeleti kimlerden oluşacak? Direkt sonuca giden bir takım mı, topa sahip olan ve pasa dayalı bir takım mı, defansif mi ya da ilk geldiğinde kendisinden yola çıkılarak yapılan benzetmeyle ''çılgın ve hücumcu'' bir takım mı olacak?

SİNAN TURAL - AKŞAM

sinan.tural@aksam.com.tr

Evet, gerçekten öyle, artık bir karar vermeli aksi durumda hem kendisi hem de takımı için kum saati işlemeye başlayacak, belki de başladı bile. Ajax maçı ve G.Saray maçının ilk yarısında biraz da olsa olumlu işler vardı sahada. Ama artık rakibinin öneminin kalmadığı noktada Pereira. Lig ya da Avrupa Ligi, Osmanlı ya da Ajax meselesini geçti F.Bahçe’deki durum.

Elbette ki, Türk futbol tarihinin en büyük transfer harekatını yapmış bir takıma karşı sabırsızlık etmemek lazım, muhakkak ki takım olmak süreç ve zaman isteyen bir şeydir. Ancak belli bir anlayışın, planın, teknik adam tercihinin, kararlılığının ve gidişatının olması gerekiyor ki takımın mesafe alması için zaman ve sabır faktörünün önemi olsun.

Sorun da tam bu noktada zaten. Pereira ne kadro, ne teknik/taktik ve oyun anlayışında bir karar verebilmiş değil. F.Bahçe nasıl oynayacak? Takımın ideal 11’i olmasa da en azından temel bir iskeleti kimlerden oluşacak? Direkt sonuca giden bir takım mı, topa sahip olan ve pasa dayalı bir takım mı, defansif mi ya da ilk geldiğinde kendisinden yola çıkılarak yapılan benzetmeyle "çılgın ve hücumcu" bir takım mı olacak?

Bu basit soruların hiç birinin net bir yanıtı yok. 16 tane resmi maç oynamış ve 2 milli ara geçirmiş bir takım bu nihayetinde. Teknik adam karar ve tercihlerini görmek açısından, en azından niyetini anlamak ve görmek bakımından az da zaman sayılmaz 3 aya yakın geçen süre. Kadro, diziliş ve kabaca oyun felsefesinde defalarca değişikliğe gitti Pereira.

2-3 maçta mı oturmasını bekliyordu tercihlerinin ya da bu kadar kolay mı vazgeçebiliyor tercihlerinden? Her iki durumda da sorun büyük. Buna baskının artması ve istenen futbolun gelmemesi karşısında bunlarla baş etmekte zorlanması da eklenebilir. Sezon başındaki "süper özgüvenli, şakacı, renkli, çılgın" futbol adamından eser yok. Şimdi kendi antrenman metotlarını öven, kendisinin aslında ne kadar iyi bir teknik direktör olduğunu anlatan, neşeden uzak ve endişeli bir teknik adam var.

Ayrıca oyuncu gurubunu yönetmede, özellikle de yıldız (Robin van Persie krizi baştan sona oyuncu yönetimi eksikliğidir) yönetiminde sıkıntılar yaşaması, daha doğrusu bunlarda bocalaması da eklenince işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor durum. Yani kısaca; Vitor Pereira’nın önünde takımına dair temel ve önemli pek çok konuda kendi futbol değerleri ve doğruları yönünde vermesi gereken kararlar, yapması gereken tercihler var. Daha da önemlisi bu karar ve tercihlerinde ısrar etmesi gerekliliğidir.