Hayatımızda bazı alışkanlıklar ve seriler vardır. Buna bazılarınız büyü, bazılarınız şans, bazılarınız yeteneğe bağlayabilirsiniz.
Yıllardan 1996 Fenerbahçe Old Trafford stadyumunda 40 yıllık yenilmezlik serisini bozduğu karşılaşma, her güzel şeyin bir sonu olduğunı ispatladı. Düşler sahnesinde rüya bitmişti. Bunu nasıl başardığını hatırladığımız zaman çok ciddi savunma, etten duvar ve arkada bulunan boşluklarla bizim için tek çareydi. Boliç’in golü mucizeyi getirdi.
Tam 20 yıl üstünden geçti ve doğal olarak şartlarda değişti tek değişmeyen Fenerbahçe’nin o eski halinden eser yok şimdi demesiydi. Sarı laciverliler 4 yerleşik oyuncunun önüne 3 defansif isim Josef-M.Topal-Naustader, iki kanada koşan Alper ve Volkan Şen tercihi ile karşılamayı tercih etti. Oynamadan kazanamazsın diye güzel bir laf vardır bunun gerçeklik payı yüksektir ama M.United kendini hiç sıkmadan devreye 3-0 önde girdi.
Mata iki penaltının içinde yer aldıktan sonra 3.golde yaptığı asistle maçı çok erken bitirdi. Penaltıları hiç tartışmaya gerek yok çünkü maçın hakkını hakeme bağlamaya kalkışmayalım. Asıl sorun oyuncuların artık futbolu sanki unutmuş gibi sahada gezinmeleri ve daha oyun başladığı gibi pes etmelerinden kaynaklanıyor.
Bu hüsnü kuruntu içinde maçı takip eden arkadaşlarımızla birlikte içimizden eyvah yoksa ikinci 8 gollü Liverpool faciasına doğru mı gidiyoruz diyerek endişelendik. Çünkü daha dakika 47 olduğunda 4-0 olmuştu bile. Hafta sonunda Chelsea, hafta içinde M.City maçları olmasına rağmen Morinho Pogba’lı ve ideale yakın kadrosu ile maçı çok ciddiye almıştı. Allahtan kırmızı araba frene bastı ve yeter dedi. Yoksa inanın biraz isteselerdi daha fazlasını yaparlardı.
Bu kadar kötü hikaye içinde 2 tane güzel sürpriz çıkartmak gerekirse stadyuma gelmeyen seyirci üstüne düşeni yaptı. İkincisi beğenilmeyen V.Persie’ye seyirci ahdı vefa göstererek gerçekten saygı duyulduğunu tüm dünyaya ispatladı.
Şimdi Fenerbahçe için düşler içinde kabus başlıyor! Bilirsiniz bazı rüyalardan uyanamıyabilirsiniz. Acaba Fenerbahçe ne zaman uyanacak?