Zam yapan elenir, kanaat eden kalır

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran ekonomide soğumanın başladığını, vatandaşın frene bastığını belirterek uyardı: “Eylül-aralık ayında doğru fiyatlama yapamayan elenir, kanaat eden ayakta kalır.”

AKŞAM

YAŞAR KIZILBAĞ

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran uygulanan ekonomik programın öngördüğü doğrultuda gittiğini, şu anda vatandaşın da frene bastığını belirterek önümüzdeki dönem için zam planı yapanları uyardı. Aran "Doğru fiyatlama yapamayan elenir, kanaat eden ayakta kalır" dedi. Malatya'da basınla sohbet toplantısı düzenleyen Hakan Aran temmuz ayında ekonomide soğumanın başladığını belirterek "1-15 Temmuz arasında kart kullanımındaki veriler bunu gösteriyor. Ticari ve bireysel kredi kullanımında da ocak ayının bile altına inen bir kullanım var. Bunlar, temmuz ayında vatandaşın frene bastığını gösteriyor" dedi.

ŞU AN KEMER SIKILIYOR

"Hazirana kadar hissetmedik ama kemer şu anda sıkılıyor. Bu durum aslında politika yapıcılar için tercih edilen bir şey ama o tercih arka planda bir takım başka sorunların başlayacağını gösteriyor" diyen Hakan Aran şunları söyledi: "Temmuz, ağustos, eylül ayı enflasyon rakamları muhtemelen bunu teyit edecek. Hep beraber göreceğiz. Artık baz etkisine ilave olarak aylık bazda da enflasyonun düştüğünü göreceğiz. Mevsimsellik konusu bunu etkilemeyecek, enflasyon yıl sonu 38-42 arasında bitecek. Merkez Bankası da ekimden itibaren faizi yüzde 50'den 45'e çekecek. Sene sonu için yüzde 45 faiz makul olur. 2025'te ise faiz 20 puan daha iner. Enflasyon da 2025'i 14-21 bandında bitirir."

NAKİT AKIŞINA DİKKAT

"Hayat sadece para politikasından ibaret değil" diyen Hakan Aran ekonomideki soğumanın ve kemer sıkmanın izdüşümü olacağını belirterek önümüzdeki döneme ilişkin de şu ipuçlarını verdi: "Krediye erişimin pahalı olduğu, krediye erişimin değil kredi kullanmama tercihinin olduğu ortamda nakit akışını yönetemeyen, doğru fiyatlamayı yapamayan, yanlış fiyatlamayla pazar dışında kalanların, talep az olduğu için çabuk eleneceği, malını satamayacağı, o yüzden de nakit akışını döndüremeyeceği bir eylül-aralık ayı yaşayacağız. Eylül-aralık ayı ticaret dönsün, eve ekmek girsin, 'bu konuda ben işimi devam ettireyim' anlayışıyla kanaatkâr fiyatlama yapanların işini döndüreceği; ama 'enflasyon bu kadar, benim bu malı yerine koyma rakamım bu, malımın fiyatı budur' diyenlerin oyun dışı kalacağı bir dönem olabilir. 'Ben tüm maliyetlerimi bu fiyatlamadan çıkartacağım' diyenlerin ise malına talep olmayacağı için, onların nakit akışı konusunda muhtemelen problem yaşayacakları bir son çeyrek göreceğiz."

VATANDAŞA 2 TRİLYONLUK HAVA YASTIĞI

"Önceki paketin iki kaybedeni var" diyen İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran şöyle konuştu: "Birisi Hazine diğeri dar gelirli vatandaş. Devlet kaybını vergiyle çıkartıyor, vatandaş da borcunu ödeyemiyor. Ödenmeyen borçlar çok ciddi bir şekilde artış göstermeye başladı. Bir kredi kartının ortalama borcu 20-25 bin lira aralığına geldi. Bireysel kart borcu 1.5 trilyon lira. 500 milyar da ticari kart borcu var. Toplam kart borcu 2 trilyon lira. Devlet vergiyle kendini korurken, vatandaş da bu 2 trilyonluk hava yastığını kullanacak diye düşünüyorum. Bizim sorun olarak gördüğümüz alan burası."

2027 YILI PANDEMİDEN ÇIKIŞ GİBİ OLUR

Hakan Aran "2025 sonuna kadar sıkıntılar devam eder, 2026'da sıkıntılar son bulur, 2027 yılına geçerken Türkiye'de pandemiden çıkmış gibi oluruz. Ama bu resim bozulur, film koparsa 80-90'lı yıllardaki gibi yine üç haneli enflasyonu yaşarız. Bu politikanın arkasında duramazsak, bu politikada sabır gösteremezsek, çok yüksek bir enflasyon kalıcı hale gelir, paranız değer kaybeder. İnşallah bu sefer üstesinden geliriz" dedi.

İHRACATÇILAR BİR DÖNEM ÇOK KAZANDI

Hakan Aran düşük kurdan şikayet eden ihracatçılarla ilgili bir soru üzerine şunları söyledi: "Eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor. Merkez Bankası kasasını doldurana kadar, yani döviz rezervlerini artırana kadar ve enflasyon % 10'lu seviyelere gelene kadar bir denge noktası oluşmayacağı için ne ihracatçının ne üreticinin rahat yüzü görmeyeceği düşüncesindeyim. Onlar sıkıntı yaşamaya, kurdan şikâyet etmeye, 'ben artık üretemiyorum, ihraç edemiyorum, maliyetim daha fazla' deyip 'sattığımdan zarar ediyorum' şikâyetine maalesef devam edecek. Geçmişte ihracatçı çok kazandı. Yanlış politika sonucu TL ucuz bir şekilde ihracatçıya, üreticiye, uzun vadelerle % 8.5'ten verildi. Bu kaynakları aldılar. Sorun şu? Bu kaynakları alıp ne yaptılar? Bu kaynaklarla kendilerinin daha verimli ve daha rekabetçi olmaları için yatırım yapmadılar. O dönemde yatırımları genelde kapasite artırmak için kullandılar. Üstüne enerji ve işçilik maliyeti eklenince şimdi karsız hale geldiler. Biz şu anda öyle bir tabloya geldik ki çok yüksek bir kapasite var elimizde ama kharlı değil. Bence şu anda en büyük problemimiz bu. Çözüm olmadığı için maalesef 2025 sonuna kadar sıkıntılı... Biz de finans kesimi olarak sağlıklı kredi kullandıramazsak aynı şekilde bu tablodan nasibimizi alacağız."