'Yatırım iştahımız yüksek, gözümüz ‘savunma'da'

Akfen Holding'de dümeni devralan Selim Akın, yeni açılımlarla gruba 2 yeni boyut kazandırmayı planlıyor. “Üretimde mutlaka olmamız gerek” diyen Akın, özellikle savunma sanayii şirketleriyle ilgilendiklerini belirtiyor. Akın'ın bir diğer hedefi ise grubu yurtdışına açmak.

ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE

Akfen Holding’de CEO koltuğuna bu yılbaşı itibarıyla grubun kurucusu Hamdi Akın’ın oğlu Selim Akın oturdu. Göreve başlar başlamaz da pandemiyle karşılaştı. Akın rölantide geçen bu dönemin kendisi için de ‘yönetime alışma süreci’ olduğunu söylüyor, grubun inşaat ayağını yönetirken, CEO’luğun kendisi için de sürpriz olduğunu vurguluyor.

Peki bu alışma sürecinden sonra Selim Akın, ikinci kuşak olarak Akfen’i nereye taşımayı hedefliyor, grubun vizyonuna yeni ne eklemeyi planlıyor…

Akın’ın Akfen’e katmayı planladığı 2 yeni boyut var. Bunlardan birincisi üretim, ikincisi de yurtdışı ayağı. Bu iki alanda iştahlı olduklarını vurgulayan Akın, “Yeter ki işe inanalım, limit gökyüzü” diyor.

Grupta inşaatın başındayken sizi birden CEO olarak gördük…

Evet 9 ay oldu. Ben de kardeşim de şirkette çeşitli görevler üstlendiğimiz için, işin icraat kısmına uzak değiliz. Ama eski CEO’muz aniden böyle bir karar alınca, babamın bir yemekte, ‘bundan sonra sen devam edersin’ demesi bana da sürpriz oldu. Tabii bu pandemi nedeniyle herkesin rölantiye aldığı bir zamana denk geldi. Benim için de bir alışma süreci olmuş oldu.

Pandemi şirketlerin çalışma modellerini de değiştirdi, siz de evden çalışmaya geçtiniz. Bu böyle devam eder mi?

Bunu biz de kendi aramızda değerlendirdik. Bu ciddi bir kültür değişikliği. Ve kolay değil. Ama pandemi bize gösterdi ki işler böyle de yürüyor. Tabii pandemide işler yavaşladı, yoğun bir çalışma temposunda aynı şekilde çalışılabilir mi emin değiliz. Şimdilik sadece ‘neden olmasın’ da diyoruz.

Bu durumda şirket merkezi satılır mı?

Tabii ki satılır. Ama böyle bir karar için erken.

Herkesin turizmden uzak durduğu dönemde siz yeni bir otel açtınız… Nasıldı işler Bodrum Loft’ta?

Bodrum projesi pandemiden önce başlamış bir işti. Ama Maçakızı’nın bile işletmeye cesaret edemediği dönemde, daha evde karantinadayken biz ‘açalım’ dedik. Ve tuttu. Ben kendi adıma bu kadar talep beklemiyorum açıkçası.

Maçakızı’yla son durum nedir, gemiler yakıldı mı?

Yakıldı evet.

Peki diğer otelleriniz açıldı mı?

Pandemiden en fazla darbeyi GYO’larımız yedi. GYO bünyesinde, Rusya, Kıbrıs ve Türkiye’de olmak üzere toplam 20 İbis ve Novotel var. Biz orada işletmeci değiliz, Accor Grubu otelleri açmak istemedi. Biz de cirodan pay aldığımız için, gelirlerimiz ciddi anlamda düştü. Ama şimdi otellerin çoğu açıldı.

CANLANMA VAR

Diğer şirketlerde durum nasıl?

İDO da maalesef pandemiden çok etkilendi. Ama orada da en kötü senaryomuzdan biraz daha iyiyiz. Mersin Limanı’nda mart, nisan ve mayısta ciddi düşüler olsa da sonra rakamlar yükseldi. Bu Türkiye için çok önemli. Çünkü ithalat ve ihracatın devam ettiği anlamına geliyor. Bu da ekonomide bir canlanma olduğuna işaret ediyor. Konutta yazın yapılan kampanyanın olumlu etkilerini gördük. Ama Ankara’da arz talep dengelenmediği için satışlar yavaş gidiyor. Hâlâ stokumuz var.

Ankara’daki konut yatırımları için ‘yanlış karardı’ diyor musunuz?

Demiyorum, çünkü ilk projemiz çok iyiydi. 1200 konutun yarısını ilk kampanyada sattık. O zaman piyasa koşulları farklıydı, faizler uygundu. Baktığınızda Ankara her yıl 50 bin göç alan bir şehir. Görünen o ki insanlar talebi öteliyor.

Peki Ankara yeni yatırımlar için bir seçenek olmaktan çıktı mı?

Evet çıktı. İstanbul, Bodrum ve İzmir’e bakıyoruz.

Bir ara enerjiden çıkmayı düşünüyordunuz...

Enerji çok iyi gidiyor. Pandemiden hiç etkilenmedi. Ve hâlâ cazibesini koruyor. Biz de orada biraz da büyümek istiyoruz. 

İDO’DA DARBE ALDIK AMA BAKIR YÜKSELDİ

Bu yıl için nasıl bir büyüme hedeflemiştiniz. Ulaşabilecek misiniz bu hedefe?

Bizim bu yıl için agresif bir büyüme hedefimiz yoktu. Geçen yıl 1.5 milyar TL gibi bir ciro yapmıştık, bunun altında kalmayız diyorduk. Biz henüz mart-haziran arası dönemin etkilerini hâlâ tam olarak ölçümleyemedik. Şimdilik planlarımızın gerisinde değiliz diye tahmin ediyorum. GYO ve İDO’da beklemediğimiz bir darbe aldık ama madende bakır fiyatları yükseldi ve işler iyi gitti. Son çeyrek yılsonuna rakamları açısından belirleyici olacak.

Akfen’in 1.5 milyar TL yatırımla hayata geçirdiği Tekirdağ Şehir Hastanesi’nin 13 Kasım’da açılması planlanıyor. Selim Akın, “Kamu özel sektör işbirliği projelerine devam etmek isteriz” diyor. 

YETER Kİ İŞE İNANALIM LİMİT GÖKYÜZÜ

Pandemi başlamadan önce grup olarak yatırım için çok iştahlıydınız. Hâlâ sürüyor mu bu iştah?

Hâlâ iştahımız var. Ben, grup olarak Akfen’in mutlama üretimin bir yerinde olması gerektiğini düşünüyorum. Savunma sanayii şirketlerinin cazip olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar bir iki firmayla ilgilendik ama olmadı. Ankara savunma sanayii şirketleri açısından zengin bir şehir. Zaman zaman fırsatlar çıkıyor, biz de ilgileniyoruz.

Savunmanın hangi alanı?

Alt yüklenici olarak orada olmak isityoruz. Sektörde çok büyük firmalar var ve o firmaların çok küçük tedarikçileri var. Orta kademede çok büyük bir boşluk var. Orada doğabilecek fırsatları değerlendirmek istiyoruz. Ayrıca start up’lara da bakıyoruz.

Ne kadarlık bir yatırım var aklınızda?

1 milyon dolarlık ya da 100 milyon dolarlık iş diye bir sınırımız yok. Yeter ki işe inanalım. Limit gökyüzü. 

İHRACAT İÇİN KURLAR ÇOK REKABETÇİ

Siz ailenin ikinci kuşağı, şirketin yeni CEO’su olarak Akfen’i nereye taşımayı planlıyorsunuz?

Ben aslında Akfen’e 2 yeni boyut katmak istiyorum. Bunlardan birincisi üretim ayağı, ikincisi de yurtdışı yatırımları. İhracatta Türkiye potansiyelinin çok çok altında. Orada gidilebilecek çok yol olduğunu düşünüyorum. Yapacağımız işin mutlaka bir ihracat ayağı olmalı. Çünkü kurlar da şu anda çok rekabetçi. Aslında yurtdışında yatırım fırsatlarına da ufak ufak bakmaya başlamıştık ama araya pandemi girdi.