'Unda 'panik alımı' bitti ama ev ekmeğini sevdik'

Eren Günhan Ulusoy ilk koronavirüs vakasıyla başlayan panik alımların azalmaya başladığını belirtti. Ulusoy “Ama tüketici evde ekmek yapmayı sevdi. Bizim evde de durum aynı” dedi.

ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE

10 Mart’ta ilk koronavirüs vakasının açıklanmasıyla birlikte tüketici soluğu marketlerde aldı. Reyonların en hızlı boşalanı ise un ve makarna rafları oldu. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy panik alımlarının yavaş yavaş azalmaya başladığını belirtti. “Sonuçta herkesin evinde en az 5 kilogram un var” diyen Ulusoy marketlerde talebin hala normalin üzerinde seyrettiğini ama bunun da dengeye oturacağını ifade etti. Ulusoy fırın cephesinde ise işlerin değiştiğini belirterek, “Tüketici evde kendi ekmeğini kendi yapmayı sevdi. Bizim evde de durum aynı” diye konuştu.

Un üreticileri geçtiğimiz 1 ay içinde iş hayatlarının en hareketli dönemini geçirdi herhalde… Nasıl oldu süreç sizin için anlatır mısınız?

10 Mart’ta ilk vaka açıklandı. 11 Mart’tan itibaren yoğun talep başladı. Paketli unda perakende kanalında ilk hafta yüzde 130, sonraki hafta ise yüzde 82’lik bir talep artışı geldi. Ben market arabalarında hiç bu kadar un görmemiştim. Fırın tarafında ise ilk hafta yüzde 70, ikinci hafta yüzde 35 bir artış görüldü. Geçen hafta sonundan itibaren bu talebin fırın kanalında yavaşladığını görüyoruz. Marketlerdeki talep ise hala normalin üzerinde olsa da azalma eğiminde. 2 hafta öncesine göre bir yavaşlama var. Ama 2 ay öncesine göre yine yukarıdayız.

Talep arttı ama tüketim de arttı mı acaba?

Bu talebin ne kadarı tüketime ne kadarı stoka gitti bilmiyoruz. Ama şu anda neredeyse herkesin evinde bir 5 kiloluk un var. Evde talep arttı ama sonuçta her gün 5 kilo un alamazsınız, sonsuza kadar stok yapamazsınız. Diğer yandan fırın tüketimi azaldı, pastaneler kafeteryalar yok. En önemlisi turizm yok.

Evde un tüketimindeki artış, turizm ve kafe-restoran talebini telafi edebilir mi?

Turizm tüketimi normale göre daha yüksek ve ne yazık ki israflı bir tüketim olduğu için kişi başına tüketimin 2 katı olarak gerçekleşiyor. Turizm önümüzdeki 5-6 ay kendini toparlayabilir mi bilmiyorum ama böyle devam ederse toplam tüketim içinde yüzde 4’lük bir talebi oradan eksiltmek gerek. Buna kafe ve pastaneleri de eklersek yüzde 10’luk bir kayıp söz konusu olabilir. Evdeki artış ise yüzde 15 civarında olabilir.

UN AMBALAJI GECİKTİ

Peki şu anda marketlerde durum nasıl, raflar doldu mu?

Anadolu’dan herhangi bir boş raf şikayeti almıyoru. Ama büyük şehirlerde biraz da hızlı ve yoğun bir talep var. Buradaki darboğaz da un eksikliğinden değil, beklenmeyen bir yerden oluştu; ambalaj temin etmek zorlaştı. Türkiye’nin buğday stoklarıyla ilgili hiçbir sorun yok, üretim kapasitesiyle ilgili de sorun yok. Ambalaj üreticileri bu kadar ani bir talep beklemediği için onlar da hammadde stoklamamıştı. Ama sakin olmak lazım. Bu ürün Türkiye’de mevcut. Sadece rafa ulaşması için gerekli prosesleri geçmesi gerekiyor.

Türkiye’de buğday üretimi, tüketimi karşılıyor mu.

Normal yıllarda artı-eksi 2 milyon ton olmak üzere Türkiye’nin 20 milyon tonluk bir buğday üretimi var. Tüketim ise 18.5 milyon tonla 19 milyon ton arasında. Yani dengedeyiz. İthalat ise ihracatı karşılamak için yapılıyor. Çünkü unda Türkiye dünyanın birinci, makarnada ise dünyanın ikinci ihracatçısı..

Hasat ne zaman, bu yıl rekolte beklentisi nasıl?

Bu yıl rekolte beklentileri olumlu. Haziranda buğday hasadı başlıyor. O zamana kadarki talep artışı arz talep dengesini bozamaz. Çünkü 12 ayın içinde 2 aydan bahsediyoruz. Ama bu talep yılın geri kalanında de devam ederse Türkiye’nin yeni planlar ortaya koyması gerekir.  

Yıllardır buğday ekim alanı azalıyor. 20 yıl önce 9.2 milyon hektar olan buğday ekim alanı şimdi 7 milyon hektara düştü. Çünkü çifti geliri daha yüksek alanlara kayıyor.

BİZ SENEDE 130 KG UN TÜKETİYORUZ AVRUPALI 85

Türkiye un tüketiminde Avrupa’nın üzerinde mi, nasıl rakamlar?

Markette satılan bisküvileri, sandviçler gibi endüstriyel ürünleri de dahil edersek Türkiye’nin günlük un tütekimi 30 bin tonu buluyor. Günlük kişi başına tüketimimiz ise 360 grama denk geliyor. Bu da yıllık 130 kilogram gibi bir rakam demek. Bu, Avrupa’nın çok üzerinde bir rakam. Avrupa’da ortalama tüketim 85 kilogram civarında. Kuzey ülkelerinde bu rakam 55-60 kilograma düşüyor. Un tüketiminde bize en yakın ülke ise Almanya. Onlarda yıllık tüketim 120 kg civarında. Avrupayla aramızdaki en önemli fark ise bizim taze ekmek tüketmemiz. Bizde raf ömrü olmayan taze ekmek oranı yüzde 85 iken, Avrupa ortalama yüzde 60. 

AVRUPA’DAN UN TALEBİ VAR

Un ihracatımız var mı?

Evet yıllık 3.3 milyon ton. Bu da 1 milyar 80 milyon dolara denk geliyor. Ancak son 1 aydır korona konjonktüründen dolayı ihracatta daralmalar yaşanıyor. Sınırlar, gümrükler hatta şehir içindeki kontrollerden dolayı nakliye araçlarının hareketi yavaşladı. O yüzden ihracatta yüzde 10, yani 100 milyon doların üzerinde bir kayıp olacak. Ancak şartlar normale döndüğünde bu kaybı telafi ederiz diye düşünüyorum.

Ağırlıklı nerelere satıyoruz peki?

İhracatın yüzde 40’ı Irak’a. Salgından sonra Avrupa’dan da talep gelmeye başladı. Çünkü kapasiteleri yoktu. 

ARTIK BİZ DE EVDE YAPIYORUZ 

Instagram ekmek fotoğraflarından geçilmiyor. Herkes ekmeğini evde yapmaya başladı galiba.. Fırıncıların durumu nasıl?

Evet fırınların talebinde bir yavaşlama var. Tezgahtan ekmek satışında yüzde 25-35 düşüş var. Tabii bu dışarı çıkmamama eğiliminden kaynaklanıyor. O yüzden de evde ekmek yapma, unlu mamul üretme eğilimi arttı. Biz de aile olarak bu kervana katıldık. Eşim de ekmeğimizi artık evde yapıyor.