Suudi Arabistan 'Vizyon 2030' stratejisi kapsamında yenilenebilir enerji yatırımlarına yöneldi. Özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar yapan Suudi Arabistan, kaynakların depolanması noktasında da yeni adımlar atmaya hazırlanıyor.
Bu kapsamda güncel teknolojiyle depolama ancak lityum pillerle mümkün gözüküyor. Burada ise devreye Türkiye giriyor. Dünya bor rezervlerinin yüzde 75'ine sahip Türkiye'de bor yataklarında büyük ölçüde lityum da bulunuyor. Burada imzalanan iş birliği mutabakatı ile lityumun çıkarılması, rafineri edilmesi ve işlenir hale getirilmesi sağlanacak. Lityumun işlenir hale getirilmesinin ardından ise pil üretimi yapılacak.
TÜRK TEDARİK ZİNCİRİ OLUŞACAK
Yeni Şafak'ta yer alan habere göre, mutabakatın ardından somut adımların atılması ile kısa vadede lityumun çıkarılması ve pil üretimi ile tek kalemde 5-10 milyar dolarlık yatırım öngörülüyor. Orta ve uzun vadede ise lityum pillerin elektrikli ev aletleri, pil şarj cihazları, teknolojik cihazlar, elektrikli araç ve bisikletler ve endüstri alanında kullanılması ile 30 ila 50 milyar dolarlık yatırım Türkiye'ye çekilebilir. Tüm bu süreç ile Türk tedarik zincirinin oluşması sağlanacak.
TEKNİK BİLGİ TÜRKİYE'DEN SAĞLANABİLİR
İki ülkenin kazan kazan ile ciddi bir finansal ve teknolojik altyapı oluşturması da mümkün. Uzmanlara göre Suudi Arabistan'ın finansal gücüne karşılık en büyük eksikliği doğal kaynaklar ve nitelikli insan gücü. Yine bu kaynakları çıkartacak nitelikli insan gücü ve teknik bilgiye ve altyapıya da Türkiye sahip.
YENİ YATIRIMLARIN KAPISINI AÇACAK
Suudi Arabistan ile olası enerji yatırımlarının başka yatırımların da kapısını aralaması bekleniyor. Avrupa'nın pil ihtiyacını Avrupa içerisinde tedarik etmesi, yetersiz enerji kaynakları sebebiyle mümkün değil. Türkiye hem kaynak açısından hem de jeopolitik konumu sebebiyle Avrupa için avantaja sahip.
Kritik madenlerin önemini ve Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki mutabakatı değerlendiren Spil Madencilik Genel Müdürü Sait Uysal, "İçinde bulunduğumuz dönemde birçok ülke kritik hammadde listesi yayınladı. Bu alanda AB'nin özel çalışması var. Amerika, Kanada, Avustralya, Hindistan, Çin, Japonya gibi ülkelerin kritik hammadde listeleri var. Dünya artık yeni bir ekonomiye, yenilenebilir enerjinin ağırlıklı olduğu bir döneme geçiyor. Bu da yenilenebilir enerji kaynaklarının üretilmesi ve depolanması anlamına geliyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik talebi tetikleyen şey ise elektrikli araçlar ve bu araçlarda kullanılan piller. Suudi Arabistan da bu yarıştan geri kalmak istemiyor ve kendisine bir strateji oluşturmaya çalışıyor. Petrolün egemenliği azaldıkça Suudi Arabistan gibi ekonomisi petrole dayalı ülkelerin farklı bir ekonomik kaynağa ihtiyacı oluyor. Bu yüzden yeni teknolojilerde yer almak istiyorlar" dedi.