1
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 2. Türk-Alman Enerji Forumu'nda iki ülke ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.
Almanya'nın Türkiye'nin en büyük ticari ortaklarından olduğunu hatırlatan Dönmez, 2017'de ikili ticaret hacminin 36,4 milyar dolara ulaştığını söyledi. Dönmez, Almanya'nın 15,1 milyar dolarla Türkiye'nin ihracatında birinci sırada, ithalatında ise yaklaşık 21- 22 milyar dolarla Çin'den sonra ikinci sırada yer aldığını dile getirdi.
Son yıllarda Türk-Alman siyasi ilişkilerinde bir ivme kaybı yaşansa da ilişkilerin bu yıl karşılıklı çabalarla tekrar canlılık kazandığını vurgulayan Dönmez, şöyle devam etti: "21 Eylül’de Berlin’de saygıdeğer meslektaşlarımızla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler, hem enerji hem de ekonomi alanındaki ilişkilerimizin geliştirilmesine katkı sağlaması bakımından oldukça yararlı olmuştur. Akabinde Sayın Cumhurbaşkanımızın 27-29 Eylül tarihlerinde Almanya’ya gerçekleştirdiği devlet ziyareti, Almanya ile ikili ilişkilerimizin normalleştirilmesi sürecine ivme kazandırmıştır. İkili ilişkilerimizin olması gereken noktaya ulaştığı bu süreçte, ülkelerimiz arasındaki iş birliğinin daha ileriye taşınmasına odaklanmamız gerektiği kanaatindeyim. Bugün gerçekleştirdiğimiz Türk-Alman Enerji Forumu’nun ikinci toplantısının, Almanya ile enerji bağlamındaki ikili ilişkilerimize hız kazandırmasının yanı sıra ikili ekonomik ve siyasi ilişkilerimizde de katalizör rolü oynayacağına inanıyorum. Bunun gibi büyük organizasyonların, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin ve iş birliğinin geldiği seviyeyi göstermesi açısından da önemli olduğu kanaatindeyim."
Yatırımlar, Türkiye'ye duyulan güvenin göstergesi
Dönmez, Türkiye'de 7 binden fazla Alman şirketinin faaliyet gösterdiğini belirterek, Almanya'nın Türkiye'de yaklaşık 9,3 milyar dolar tutarında uluslararası doğrudan yatırımının bulunduğuna dikkati çekti.
Birçok Alman şirketinin Türkiye'de uzun yıllardır yatırımlarını sürdürdüğünü ifade eden Dönmez, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ülkemize gösterilen bu ilgiden, firmaların Türkiye’ye güveninden ve katkılarından memnun olduğumuzu ifade etmek isterim. Türk-Alman ortaklığını daha ileri seviyelere taşımak için iki ülkenin iş insanlarının üçüncü ülkelerde birlikte yatırım yapmaları her iki ülkenin de çıkarına olacaktır. Ülkemizin enerji sektöründe son 15 yılda yaşanan dönüşüm sürecinde Alman enerji şirketleri ve finans kurumları, finansmanın yanı sıra teknolojilerini, uzmanlıklarını ve bilgilerini ülkemize getirerek bu süreçte son derece önemli bir rol üstlenmişlerdir. Bu şirketler ortaklarıyla birlikte ülkemizin enerji sektörüne yaklaşık 25 milyar avro yatırım yapmış ve 15 binin üzerinde istihdam sağlamıştır. Yüksek yatırım miktarları, Alman şirketlerin ve yatırımcıların hem sektöre hem de Türkiye’nin ekonomisine duydukları güveni göstermektedir. Alman şirketlerinin özellikle yenilenebilir enerji alanındaki katkıları yadsınamaz düzeydedir."
Dönmez, Türkiye'nin yenilenebilir enerjide 2002'de 12 bin megavat seviyesinde bulunan kurulu kapasitesinin 2018'in ilk yarısında 40 bin megavat seviyesine ulaşmasında bu şirketlerin katkılarının oldukça büyük olduğunu ifade etti.
Geçen yıl gerçekleştirilen bin megavatlık rüzgar enerjisi ihalesini Alman Siemens'in de dahil olduğu ortaklığın kazandığını hatırlatan Dönmez, bu yıl veya gelecek yıllarda yapılacak rüzgar ve güneş enerjisi ihalelerine Alman şirketlerinin katılımından memnuniyet duyulacağını vurguladı.
Enerjinin yolu Türkiye'den geçiyor
Dönmez, AB'nin enerjide yapacağı stratejik hamlelerin yolunun Türkiye'den geçtiğine işaret ederek, Türkiye’nin artan jeopolitik konumunun öneminin "Avrupa’nın enerji arz güvenliği Türkiye’den başlar" tezini her geçen gün pekiştirdiğini belirtti.
Türkiye'nin güçlü liderliğin getirdiği siyasi istikrar ve sağlam ekonomik altyapısı sayesinde, dev enerji projeleri için istikrarlı ve güven veren bir partner olarak öne çıktığını dile getiren Dönmez, şöyle konuştu: "AB ve Rusya’nın anlaşması halinde TürkAkım projesinin Avrupa’ya uzanması, Doğu Akdeniz gazının en uygun maliyetle taşınması, Hazar bölgesindeki ülkelerin mevcut boru hatlarına entegre edilmesi, Kuzey Irak gazının uluslararası piyasalara açılması gibi Avrupa enerji arz güvenliğine nefes aldıracak projelerin en güvenli anahtar ülkesi hiç tartışmasız müttefik Türkiye’dir. Büyük bir hevesle başlayan ancak sonu hüsranla biten NABUCCO bunun hafızalardaki en taze örneği. Ölü doğan NABUCCO yerine, Türkiye inisiyatif alarak Avrupa’nın arz güvenliğine katkıda bulunacak TANAP’ın hayata geçmesine ön ayak oldu. TANAP gibi dev bir projenin erteleme olmadan zamanında bitmesi Türkiye’nin ne kadar istikrarlı ve güvenli olduğunun bir göstergesidir. İleriki dönemlerde TAP’a entegre edilecek TANAP, doğal gaz tedariğinde bağımlılık sarmalından kurtulmak isteyen AB için kaynak ülke ve güzergah çeşitliliğinin sağlanması yönünden önemli bir rol üstlenecektir."
Yol haritası
Bu yol haritasında, iki ülkenin kamu ve özel sektörünün enerji alanında iş birliği yapabileceği alanlara ve odaklanabileceği projelere yer verildiğini anlatan Dönmez, şunları kaydetti: "Yol haritasında belirlenen iş birliği konularının Türk ve Alman özel sektörünün de katkılarıyla somut iş birliklerine dönüştürülebilmesi için dört çalışma grubu oluşturuldu. Bu çalışma gruplarının faaliyet alanları içinde hem Türkiye’nin hem de Almanya’nın büyük önem verdiği yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği başta olmak üzere enerji altyapısı ve sektör eşleşmesi ile elektrik ve doğal gaz piyasalarındaki düzenlemeler yer almaktadır. Forumun öğleden sonraki oturumunda, söz konusu çalışma gruplarının çalışmalarının sonuçlarını özel sektör temsilcilerimizle de paylaşması planlanmaktadır. Belirlenen yol haritasının ve oluşturulan çalışma gruplarının, ülkelerimiz arasındaki enerji iş birliğinin doğru yönde gelişmesine ve somut projelerin ortaya çıkarılmasına vesile olacağına inanıyorum.
Önümüzdeki süreçte iki ülke arasında enerji alanındaki iş birliği potansiyelinin hızlıca hayata geçirilmesi amacıyla bugün değerli meslektaşım Altmaier ile bir niyet mektubu imzalayacağız. Bu niyet mektubunda yer alan iş birliği alanlarında çalışmalarımızı süratle ve sonuç odaklı devam ettirerek, halihazırda belirli bir seviyeye ulaşmış olan ikili iş birliğimizi daha da geliştireceğimize yürekten inanıyorum. Türk-Alman ilişkileri vizyon üreten, gerçekçi ve kazan-kazan anlayışıyla zaman içinde bütün krizleri fırsata çeviren bir refleks geliştirmiştir. Sağduyulu ve önyargılardan uzak bir yaklaşımla, karşılıklı güven ve anlayış çerçevesinde atacağımız adımlarla iki ülke arasındaki ilişkiler eminim ki çok daha parlak bir noktaya gelecek."
(AA)