Ekonomisi, genç nüfusu, çevre ülkelere kıyasla kaliteli iş gücü, Avrupa ile bölgeler arasındaki coğrafi konumu, ulaşım kolaylığı, kültürel yakınlık ve iş yapış biçiminin benzerliği nedeniyle uluslararası şirketlerin bölgesel üssü haline gelen Türkiye'den yönetilen ülke sayısı her geçen yıl artıyor.
Uluslararası Yatırımcılar Derneğinden (YASED) alınan bilgiye göre, üye şirketlerin yüzde 33'ü Türkiye'yi bölgesel üs olarak kullanıyor. Coca-Cola, Visa, GE, BP, Procter & Gamble (P&G) ve The Walt Disney Company'nin de aralarında bulunduğu onlarca çok uluslu şirket gibi, bazı uluslararası kuruluşlar da bölge ülkeleri Türkiye'deki ofislerinden yönetmeye başladı.
Uluslararası şirketlerin, yönetimin yanı sıra yatırım, üretim, ihracat ve lojistik üs amacıyla da tercih ettiği Türkiye'den ağırlıkla Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Orta Asya gibi dinamik pazarlar yönetiliyor. Çevre ülkelerin Türkiye'den yönetiminde öne çıkan kent ise İstanbul oluyor.
- Coca-Cola, Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya bölgesini İstanbul’dan yönetiyor
Türkiye'de 1964'ten beri faaliyet gösteren Coca-Cola, Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya bölgesini İstanbul’daki merkezinden yönetiyor.
Coca-Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölümü Başkanı Galya Frayman Molinas, 200’den fazla ülkeden oluşan küresel Coca-Cola operasyonları içerisinde Türkiye'nin önemli bir yönetim üssü konumunda bulunduğunu ifade ederek, "Coca-Cola olarak, Türkiye’nin ekonomisine ve potansiyeline olan inancımızla yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Türkiye’ye duyduğumuz güvenle üretmeye ve ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaya devam edeceğiz." dedi.
- "Tüketim ürünleri için Türkiye, bölgesel merkez olarak konumlandırılmak için oldukça uygun bir ülke"
P&G, Kafkasya bölgesindeki Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ülkelerindeki fonksiyonların tamamını Türkiye’den yönetiyor.
P&G Türkiye ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Türkiye'nin, Kafkasya'yı da içine alan bölgede merkez üs konumunda bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"P&G olarak, bizim de içinde bulunduğumuz tüketim ürünleri sektörü için Türkiye bölgesel merkez olarak konumlandırılmak ve yatırım yapmak için oldukça uygun bir ülke. Genel olarak bakıldığında, coğrafi olarak ulaşılırlığı, modern altyapısı, kaliteli iş gücü ve iş yapma kolaylığı bölgesel merkez olma yolunda öne çıkan faktörler. Hem iş piyasası hem iş gücü hem de ham madde tedariki konusunda pazara giriş ve büyümede maliyet ve kolaylık öne çıkan rekabetçi alanlar. Çevre ülkelere göre ithalat ve ihracat anlamında da birçok kolaylık sağlanıyor. Özellikle sanayi ve finansal sektörün güçlülüğü ve yurt dışındakilerle yarışır durumda olması hem üretim hem de finansmanı konusunda kolaylık sağlamakta.
- Visa'da Güneydoğu Avrupa Bölgesi Türkiye'ye emanet
Türkiye, Romanya, Yunanistan, İsrail, Hırvatistan, Slovenya, Malta, Kıbrıs ve Bulgaristan'ı kapsayan Güneydoğu Avrupa Bölgesi'ni 2014 yılından itibaren Türkiye'den yönetmeye başlayan Visa, Türkiye'nin ödemeler alanındaki gücünü, bilgi birikimini bölgeye aktarmaya ve ödeme sistemlerini daha da ileriye taşımaya devam ediyor.
Visa Avrupa Güneydoğu Avrupa Bölge Genel Müdürü Berna Ülman, Türkiye'nin büyük ve büyüme potansiyeline sahip bir pazar olduğunu belirterek, dünya çapında pek çok ilki Türkiye'de hayata geçirdiklerini, Türkiye'nin global ödemeler dünyasını takip eden değil, yönlendiren bir ülke olarak öne çıktığını kaydetti.
- "Türkiye'nin bölgenin kuluçka merkezi haline gelmesini hedefliyoruz"
General Electric (GE) Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy da Türkiye'den yönetilen iş alanlarının sayısı ve büyüklüğünün, GE için Türkiye'nin önemini ve öncelikli konumunu belirgin bir şekilde gösterdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"GE Sağlık, 2008 yılında Türkiye'yi Doğu ve Gelişen Pazarlar bölgesinin merkez üssü olarak seçti. GE Ulaşım, 2011 yılından itibaren Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Rusya, Pakistan, Moğolistan ve Türkiye'nin de yer aldığı çok geniş bir coğrafyayı merkez ofisi olan İstanbul'dan yönetiyor. GE Enerji Servisi, toplamda 30 ülkeyi kapsayan Doğu Avrupa bölgesini Türkiye'den yönetiyor. GE'nin geçen yıl kurduğu current şirketinin Orta Doğu, Afrika ve Türkiye bölgesinin merkezi yine Türkiye'de yer alıyor. Bu yıl rüzgar enerjisi bölümünün Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye bölgesi İstanbul'dan yönetilmeye başlandı. Yine Mayıs 2016'da, dünya genelinde Çin, Brezilya ve İngiltere başta olmak toplam 13 üretim merkezi bulunan GE Güç Transformatörleri Ürün Grubu'nun Gebze'de yer alan güç transformatörleri fabrikası küresel üretim merkezleri arasında mükemmeliyet merkezi oldu."
Özsoy, Türkiye'nin potansiyeline bakıldığında, özellikle inovasyon konusundaki çalışmalarda Türkiye'nin bölgenin kuluçka merkezi haline gelmesini hedeflediklerini de söyledi.
- Disney, Türkiye ofisinden 4 ülke yönetiyor
Disney Türkiye ofisinden İsrail, Yunanistan, Malta ve Kıbrıs ofisleri yönetiliyor.
The Walt Disney Company Türkiye, İsrail, Yunanistan, Malta ve Kıbrıs Ülke Müdürü Giovanni Mastrangelo, lisans/perakende, stüdyo, medya dağıtımı ve TV kanalları, ev sineması, marka ortaklıkları, oyun ve aplikasyonlar gibi farklı temas noktaları üzerinden Disney içeriklerini yaşları 7'den 70'e varan hedef kitleye ulaştırabilmek için çalışmalarını sürdürdüklerini anlattı.
Mastrangelo, 2015'in, şirketleri için başarılı bir yıl olduğunu ve kaydettikleri yüzde 50'lik büyüme ile Türkiye'nin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesinde en iyi performans gösteren pazarlar arasına girmeyi başardığını belirterek, "Entegre ve çok yönlü çalışma anlayışımızla Türkiye'de bu ivmeyi sürdürmeyi ve önümüzdeki 3 yıllık dönemde 3 kat büyümeyi hedefliyoruz." dedi.
Duracell, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Moğolistan, İsrail, Batı Şeria ve Gazze, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan'ı kapsayan geniş bir bölgeyi Türkiye'den yönetiyor. Türkiye’yi bugün ve gelecekte önemli büyüme merkezleri arasında gören Duracell, yatırımlarına devam ediyor.
- "Bölgesel üs olma yolunda 7 stratejik sektör öne çıkıyor"
YASED Başkanı Ahmet Erdem, Türkiye'den yönetilmesi daha kolay olması öngörülen bölgelerin küresel Gayrisafi Yurt içi Hasıla'nın (GSYH) yaklaşık yüzde 10'unu oluşturduğunu ifade ederek, uluslararası şirketlerin Türkiye'yi bölgesel merkez olarak tercih etmesinin, Türkiye'nin bölgesel yatırım merkezi olma yolunda yürüttüğü çalışmalara da önemli katkı sağladığını kaydetti.
Erdem, Türkiye'nin dünyanın önde gelen pazarlarına yakınlığı, lojistik avantajlar, kültürel iş yapış biçiminin bölgesindeki ülkelerle benzerliği, kalifiye iş gücü ve iç pazar büyüklüğü gibi yatırımcılara sunduğu pek çok avantaj bulunduğunu, son 10 yılda ekonomide kararlılıkla uygulanan doğru politikalar, kamu finansmanındaki iyileşme, yapısal ve kurumsal reformlarla gerçekleşen ilerlemelerin Türkiye'nin rekabet gücünü artırdığını söyledi.
Dünyadaki en iyi uygulamalara bakıldığında, bölgesel merkez olmayı başarmış ülkelerin seçtikleri, odaklandıkları temel sektörler bazında küresel rekabet güçlerini artırdıklarının görüldüğünü ifade eden Erdem, Türkiye'nin bölgesel bir üs olması yolunda üretim ölçeği ve bölgesel merkez olarak hazır olma koşullarındaki önceliklendirmeye göre 7 stratejik sektörün öne çıktığını, bu sektörlerin otomotiv, bankacılık, hızlı tüketim, enerji, lojistik, sağlık ve bilgi iletişim teknolojileri olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin kendini kanıtlamış güçlü bir altyapısı olduğunu vurgulayan Erdem, "Yatırımların Batı'dan Doğu'ya kaydığı bir dönemde ülkemizi bölgesel bir yatırım merkezi olarak konumlandırarak bu tarihi fırsatın kaçırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu sağlamak için sermaye dinamiklerini etkileyen faktörler çok önemlidir. Hepimiz biliyoruz ki, yatırımcılar, yönünü daima kendini rahat ve güvende hissettiği coğrafyalara çevirir." ifadelerini kullandı.
Erdem, 2004-2013 yılları arasında Türkiye'ye sıfırdan yapılan uluslararası doğrudan yatırımların GSYH üzerinde yıllık 84 milyar dolar katkı sağladığını, bu ekonomik katkının 2013 yılı GSYH'sinin yüzde 10,2'sini ve aynı dönemdeki GSYH artışının yüzde 19,4'ünü oluşturduğunu, bu yatırımların 2004-2013 dönemindeki istihdam artışının yüzde 36'sını karşılayarak 1,9 milyon kişiye iş imkanı yarattığını bildirdi.
Erdem, "Türkiye'de son 10 yıldaki ortalama uluslararası doğrudan yatırım miktarları ve GSYH büyüme oranları baz alındığında, 2009-2018 yılları arasında öngörülen sıfırdan yapılan uluslararası doğrudan yatırımların katkısının 2018 yılı GSYH'sinin yüzde 12,2'sini oluşturması beklenmektedir." dedi.AA