Facebook dünyanın en popüler medya kuruluşu ama içerik üretmiyor, en kıymetli mağaza Alibaba ama stokta malı yok, en büyük taksi şirketi Uber ama aracı yok…” Teknoloji yazarı Tom Goodwin’in bu tespiti, teknolojiyle birlikte iş dünyasında yaşanan değişimi çok iyi özetliyor. İşte Türk oyun şirketi Rollic’in hiç yazılımcı istihdam etmeden, sadece 20 kişilik ekibiyle nasıl 50 milyon doların üzerinde değerlemeye ulaştığını ve Amerika’nın en çok indirilen oyunlarını çıkardığını anlayabilmek için dünyadaki bu trendi algılayabilmek gerekiyor. Rollic’in kurucu ortaklarından Burak Vardal, “Annen, baban ne iş yaptığını anlamıyorsa, doğru işi yapıyorsun derler. O yüzden, şirketi kurarken, aileme bu işi anlattığımda çok sevindim” diyor. Vardal’la Rollic’i ve oyun sektörünün dinamiklerini konuştuk.
Rollic çok yeni bir şirket değil mi, ne zaman nasıl kurdunuz şirketi?
3 ortak, Ocak 2019’da kurduk şirketi. Öncesinde yine oyun sektöründeydik, bir reklam teknolojileri şirketinde çalışıyorduk. Aynı işi çalıştığımız şirkette yapma fikrimiz vardı, sonra ‘neden kendimiz bir şirket kurmayalım’ dedik ve eski şirketten patronumuz Volkan Biçer ile yöneticilerimiz Mehmet Ayan ve Emre Göktürk’ten yatırım aldık.
Şirketin yaş ortalaması bayağı genç galiba…
Ben 27 yaşındayım. Bilgi Üniversitesi hukuk/sosyoloji çift dal mezunuyum. Ortaklarım Deniz Başaran ve Mehmetcan Yavuz da 27 ve 29 yaşlarında. İkisi de İTÜ’lü. Ekibin yaş ortalaması ise 24-25.
OYUN SEKTÖRÜNÜN NETFLIX’İYİZ
Nasıl bir şirket Rollic, tam olarak ne yapıyorsunuz?
Biz geleneksel bir oyun şirketi değiliz. İçeride yazılımcımız yok, oyun yazmıyoruz, üretmiyoruz. Türkiye’nin her yerinde çok yetenekli yazılımcılar var. Biz onları dünya vitrinine çıkarıyoruz. Şu anda Türkiye çapında sadece Rollic’e oyun üreten 48 oyun stüdyosu var. Bunlar da toplam 400 kişiye denk geliyor. Onlar oyun protatiplerini üretiyorlar. Biz onların oyunlarını alıyoruz, dünyada hit olabilecek potansiyelde mi diye bakıyoruz, test ediyoruz. Ve onlara yazılım feedbeck’i de veriyoruz, ‘teknik olarak bunu yapmanız lazım, renk paleti şöyle, ilerleme hızı böyle olması lazım’ diyoruz. Onlar oyunu bizim yönlendirdiğimiz şekilde tamamlıyorlar. Biz de dünyada yayımlıyoruz. Tabii oyun Rollic’in oluyor, bu stüdyolar da oyunun geliri üzerinden kâr elde ediyorlar. Yani aslında Rollic Netflix gibi bir platform.
Kaç oyun çıkardınız son 1 yıl içinde?
13 oyun çıkardık. 7 oyunumuz çıktıkları hafta Amerika’da en çok indirilen uygulamalar arasında birinci oldu. Öyle ki çıktıkları zaman sadece oyun app’lerini değil, youtube’u, Tiktok’u da geçiyorlar. Ortalama 25-30 milyon indirmeye ulaşabiliyorlar.
Oyun sektöründe Türk şirketlerin ciddi başarılarını duyuyoruz. Bunun sırrı ne, ülke olarak bu işe yatkınlığımız mı var?
Peak Games, Gram Games, Masomo.. Türkiye oyun sektöründe, hiçbir sektörde olmadığı kadar müthiş bir konumda. Dünya oyun sektörünün gidişatını belirleyen şirketlerin önemli bir kısmı da Türk şirketler. Ve gerçekten yazılımcılarımız bu konuya çok yatkın. Oyun ihracatı 1 milyar doları geçti.
TEKLİFLERLE İLGİLENMEDİK ‘UNICORN’ OLACAĞIZ
Peki bu sene için hedefleriniz nasıl, gündeminizde ‘exit’ var mı?
Biz yokken Türkiye’deki stüdyolar, oyunlarını yurtdışındaki yayıncılara gönderiyorlardı. Ve 2019’a Türkiye’den bu yolla tek bir oyun çıktı. Biz ise 1 yıl dolmadan 13 oyun çıkardık. Bu yıl da 20’den fazla yeni oyun çıkarmayı hedefliyoruz. Bu gerçekten ciddi bir büyüme demek. Unicorn olma yoluna doğru gideceğiz. Bugüne kadar global rakiplerimizden, şirketin yüzde 100’ünü satın almak için İki teklif aldık, fakat ilgilenmedik. Şu anda yavaş yavaş 50 milyon dolar değerlemenin üstüne çıktık. Her oyunda değerleme artıyor. Şu anda şirketi satmakla ilgili bir derdimiz yok. Her çıkardığımız yeni oyunla kasamıza para giriyor.
BAĞLANMAK OUT HIZLA TÜKETMEK İN
Ne tarz oyunlar yapıyorsunuz, dünyada trend nasıl?
Dünyada artık bir şeye bağlanmak, 8-9 ay onu yapmak diye bir olay yok. Kullanıcı bir içeriği çok hızlı şekilde tüketmek, sonra yenisine geçmek istiyor. Oyunda da bu böyle. Çok basit mekaniklerle üretilen, herkes tarafından oynanabilen ve hızlı tüketilen oyunlara ‘hyper casual’ deniyor. Bu oyunları indirirsiniz, 3 gün oynarsınız ve bir daha oynamazsınız. Yeni trend bu. Şu anda Amerikan App Store’unda en çok indirilen ilk 9 ya da 10 oyun hyper casual oyunlardır. Biz de bu tarz oyunlar üretiyoruz. Bizim oyunlarımız 1 haftada üretiliyor, ikinci hafta test ediliyor, üçüncü hafta Amerika’da birinci oluyor. Bunun için bir oyunumuz piyasaya çıktığında ilk ay, reklamına 3.5 milyon dolar harcıyoruz.
BİR OYUN YAPIYOR HAYATI KURTULUYOR
Yazılımcıları siz mi buluyorsunuz, onlar mı sizi buluyor?
Türkiye’de oyun üretecek birisi varsa önce bizim kapımızı çalıyor. Mesela Amerika’da birinci olan bir oyunumuz Denizli’den çıktı. Stüdyolarımıza bugüne kadar 7.5 milyon dolar para kazandırdık. Oyun başına 1 milyon dolar para kazanan stüdyolarımız oldu. Bir oyun yapıyorlar, hayatları kurtuluyor.