Türkiye ekonomi alanında hazırlanan reform paketlerini hayata geçirmeye devam ediyor. Peki, açıklanan kalkınma planı sektöre nasıl yansıyacak? 11. Kalkınma Planı’nda dikkat çeken başlıklar neler? İstanbul’a gelen turist sayılarının ekonomiye etkisi nasıl? İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ekonomi alanında yapılan reformları değerlendirdi. Avdagiç, “Ekonominin yeniden kurgulanması dönemini realize ettik. Enflasyonda düşme trendine girdik.” dedi.
Aksam.com.tr’den Ezgi Aşık’ın sorularını yanıtlayan İTO Başkanı Avdagiç, 11. Kalkınma Planı’nın Türkiye’nin cari açık verdiği ürünler için yeni bir program başlatacağının habercisi olduğunu vurguladı. Avdagiç, “Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi anlamda daha sağlam adımlarla ileriye gitmesini sağlayacaktır. Planda üretim sektörlerinin ihtiyacı olan lojistik, insan kaynağı, eğitim ve dijital dönüşümle ilgili yatırımlara detaylı olarak yer verilmesi, iş dünyasının beklentileriyle örtüşüyor.” ifadelerini kullandı.
Bu yıl ekonomi alanında yapılan reformlara son olarak 11. Kalkınma Planı da eklendi. Bu planı nasıl buldunuz? Türk ekonomisine ve piyasaya yansımaları nasıl olur?
11. Kalkınma Planı, katma değerli üretimi önceleyen ve sanayiyi merkeze koyan çok önemli bir vizyon belgesidir. Bu planla teknoloji odaklı yeni bir kalkınma modelini inşa edebileceğimize inanıyoruz.
Teknoloji odaklı sanayi hamlesiyle, Türkiye’nin cari açık verdiği ürünler için yeni bir program başlatılacağı haberi önemli bir müjde. Ayrıca kimya, ilaç, tıbbi cihaz, makine, elektrikli teçhizat, otomotiv, elektronik ve raylı sistem araçları öncelikli sektörler olarak belirleniyor. Sanayi Bakanımız Sayın Mustafa Varank’ın bu sektörlerle ilgili yeni teşvik mekanizmaları oluşturulacağına ilişkin açıklaması, bu hedeflerin ciddiyetle ele alınacağına işaret ediyor.
Bu planın bakış açısı, Türkiye’yi, dış ticaret açığını ciddi şekilde kapatabilen ve dış ticaret fazlasını gören ülke haline getirecektir. Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi anlamda daha sağlam adımlarla ileriye gitmesini sağlayacaktır. Planda üretim sektörlerinin ihtiyacı olan lojistik, insan kaynağı, eğitim ve dijital dönüşümle ilgili yatırımlara detaylı olarak yer verilmesi, iş dünyasının beklentileriyle örtüşüyor. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için tüm ekonomi aktörlerinin büyük bir uyum içinde çalışacaklarına inanıyoruz.
“BU PLAN ŞİRKET KURTARMA OPERASYONU DEĞİLDİR”
Yeni İstanbul Yaklaşımı’nda nasıl bir yol haritası izlenecek? Bu konuya ilişkin gelişmeler var mı? Ve buna kaç firmanın katılacağını öngörüyorsunuz?
Yeniden Yapılandırma Planı’nın en önemli ve hızlı etkisi, kredi kanallarının yeniden sağlıklı biçimde işlemesi, şirketlerimizin ve bankalarımızın bilançolarının iyileşmesi şeklinde olacak. Bu da üretim ve refah artışını sağlayacak. Biz buna bir “finansal restorasyon planı” diyoruz. Çünkü daha önceki borç yapılandırma programlarından çok daha köklü düzenlemelerin devreye gireceğini görüyoruz.
“KAMUNUN VERGİ TOPLAMA POTANSİYELİNİ ARTIRACAK”
Bu plan kesinlikle bir “şirket kurtarma” operasyonu değildir, olmamalıdır. Meclisten geçen yasa da içerdiği maddelerle bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Buradaki en önemli husus ise bir borç ötelemeden ziyade, finans kesimi ve reel kesimin bilançolarının güçlendirilmesi yaklaşımının söz konusu olmasıdır. Plan, reel sektörün üretim ve hizmet süreçlerinden kopmadan istihdam ve katma değer oluşturacak şekilde yeniden ayağa kalkmalarına zemin hazırlayacak. Aynı zamanda finans sektörünün aktif kalitesi de iyileştirilmiş olacak. Doğal olarak, bu iyileşmeler bir yandan da kamunun vergi toplama potansiyelinin artmasına olumlu katkı yapacak.
Planda oldukça kritik düzenlemeler var. Mesela firmaların borçlarının yeniden yapılandırılması sonucunda, borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacağına kanaat getirilmesi şartı aranacak. Bu noktada değerlendirmeyi bağımsız kuruluşlar yapabilecek. Burada şirket varlıkları değerlemesinin adil ve hakkaniyetli bir şekilde yapılması da son derece önemli. Ayrıca hazırlanacak Çerçeve Anlaşması’nın borçlu ve alacaklının hak ve yükümlülüklerini adil olarak belirleyeceğine inanıyoruz.
“HER FİRMA İÇİN AYRI BİR REÇETE YAZILACAK”
Ayrıca bu yapılandırma sırasında tüm finansal araç ve yöntemler masada olacak. Yani teminat azaltmak, hisse devri, bankalarla firmalar arasında bir ortaklık ilişkisi kurmak gibi farklı yollara da başvurulacak. Bunun, borçlarını çevirmekte sıkıntı yaşayan firmalar için önemli bir çıkış yolu olduğuna inanıyoruz. Çünkü her firma için ayrı bir reçete yazılacak. Bu noktada, yapılandırma kapsamına alınan şirketin uzun dönemde varlığını sürdürebilmesi için gerekmesi halinde ek finansman ile desteklenmesine fırsat tanınması çok önemli.
“ZAMANINDA ALINAN TEDBİRLERLE GÜÇLENEREK DEVAM EDECEĞİZ”
Süre olarak da ilk etapta iki yıllık bir takvim ortaya koyulmuş olsa da Sayın Cumhurbaşkanımızın yetkisiyle bu süre 4 yıla uzatılabiliyor. Bu da planın zamana yayılarak, sağlıklı bir şekilde yürütülmesine katkı sunacak. Zamanında alınan bu tedbirlerle bilançolarımız güçlenerek yola devam edeceğiz ve piyasa çarklarındaki hızlandırıcı etkiyi de büyüme için bir kaldıraç olarak kullanabileceğiz.
“EKONOMİNİN YENİDEN KURGULANMASINI REALİZE ETTİK”
İstanbul Ticaret Odası Başkanı olarak Türkiye ekonomisinden beklentileriniz nasıl? Ekonomide tekrar büyüme sürecine geçilmesi konusunda yorumunuz ne olur?
Küresel ekonomide yeniden likidite bolluğu dönemine girileceğine ilişkin işaretler güçleniyor. Diğer yandan Türkiye, ticaret savaşlarının dışında kalacak ve bu süreçten kârlı çıkabilecek sayılı ekonomilerden biri olarak öne çıkıyor. Dolayısıyla gerek likidite bolluğu, gerekse büyük ekonomiler arasına örülecek açık ya da örtük bariyerler, Türkiye için yeni bir başarı öyküsünün kapısını aralayabilecek önemli bir fırsat alanı yaratabilir.
Ekonominin yeniden kurgulanması dönemini realize ettik. Enflasyonda düşme trendine girdik. Türk üreticisi ve tüccarı üretimini daha da artırabilecektir. Yılın ikinci yarısı özellikle yıl sonuna doğru Türkiye’nin çok daha yukarıya doğru bir büyüme kat edeceğini düşünüyorum. Türkiye bu iki kaldıracı kullanarak, teknoloji odaklı yeni bir kalkınma modelini inşa edebilir ve teknoloji alt yapısını çok daha kısa bir süre içinde rekabetçi lige taşıyabilir.
Zira geçtiğimiz haftalarda açıklanan Orta Vadeli Program da bu mantıkla ortaya koyulacak adımları belirlemiş durumda. İlk yarı bir toparlanma evresiydi. İkinci yarıdan itibaren V çıkışta yeniden yukarı doğru hareketleneceğimizi düşünüyorum.
“İSTANBUL’UN KENDİ NÜFUSUNDAN FAZLA TURİSTİ AĞIRLAMASINI BEKLİYORUZ”
Turizm sektöründeki canlılık İstanbul’da görülüyor. Yılın ilk yarısında İstanbul’a gelen turist sayısı 5 milyona kadar ulaştı. Peki, artan turist sayısının İstanbul’un ticaret hayatına yansıması nasıl olacaktır?
Türkiye yılın ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,3 artışla, 12,8 milyon yabancı ziyaretçi ağırladı. Türkiye’ye gelen her turist ortalama 678 dolar harcadı. İstanbul’da da aynı artış trendini görüyoruz. Yılın ilk 5 ayında 2018'in aynı dönemine göre yüzde 11 artışla 5,4 milyon ziyaretçiye ulaştık. Bu dönem aralığı için ilk kez 5 milyonu aştık.
Geçen yıl Avrupalı turistteki olumlu sinyallerin meyvesini bu yıl daha iyi topluyoruz. Hava yoluyla gelen yolcuların yanı sıra İstanbul’a 4 yıl aradan sonra ilk kruvaziyer gemisinin uğraması önemli bir gelişme. Kruvaziyer alanında bu yıl 30 sefer ile 25 bin turist bekliyoruz. 2020’de Galataport’un devreye girmesi ile 80 kruvaziyer ile en az 250 bin turist gelecek. Çok daha fazlası mümkün, 2018'de dünyada kruvaziyer yolcu sayısı yüzde 7 artışla 28,5 milyona ulaştı. Kruvaziyer turizmi global seyahat endüstrisinin yüzde 2’sini oluşturuyor. Bu da önemli bir büyüme alanına işaret ediyor. Tüm bu gelişmeler ışığında bu yıl bir ilke imza atarak İstanbul’un nüfusundan fazla turisti ağırlamasını bekliyoruz.
“HEDEFİMİZ İSTANBUL’UN KONGRE TURİZMİNE GERİ DÖNMESİ”
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın turizm alanında “70 bin turist 70 milyar dolar” hedefi var. Turist başına düşen geliri artırmak için kongre turizmini öne çıkarıyoruz. İstanbul, kongre turizminde dünyada ilk 7-8 şehrin arasına girmişti, 2015 ve 2016’da hızlı şekilde geriye düştü. Kongre turizmi bir yıl değil 4-5 yıllık süreç gerektiriyor. Bu konuda süreç iyi işliyor, 2019 ve 2020 yılı için ibre yukarıya döndü. Hedefimiz 2020-2021 yılında İstanbul’un tekrar kongre turizmine geri dönmesi ve en az 100’ün üzerinde uluslararası etkinlik yapılması.
Turizm pek çok sektörü hareketlendiriyor ve istihdama pozitif katkı veriyor. Elbette İstanbul’a yansıması da müspet ama hedefimiz çok daha büyük. Biz İstanbul Ticaret Odası olarak özellikle kongre turizmi vasıtasıyla hem ziyaretçi sayısında hem de ortalama turist başı harcamada çok daha yüksek düzeylere ulaşabileceğimize inanıyoruz. Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği (ICCA) verilerine göre kongre turizminde delege başı harcama tutarı 2 bin 500 dolar. Nitekim İstanbul’da bu yılın ikinci yarısında 18 uluslararası kongre gerçekleştirilecek. Bu kongrelere toplam 14 bin 222 delegenin katılımı bekleniyor. Turizm rüzgârı İstanbul ve Türkiye için esiyor. Bunu değerlendirmek için seferber olmalıyız.
“TÜRK FİRMALARI TOPLU TAŞIMA İHALESİNİ ALDI”
Son olarak, yakın zaman içerisinde hem Bağdat hem de Amman’a ziyaret düzenlediniz. Irak ve Ürdün ile yeni iş birliklerimiz masada mı?
İTO, komşu ülkelerle ticaretin geliştirilmesi konusunda olabildiğince yakın temas içerisinde faaliyet gösteriyor. Bu ay içinde Irak’ın başkenti Bağdat ve Ürdün’ün başkenti Amman’a bir seyahat gerçekleştirdik. Buralarda ortak endüstri bölgeleri kurulması, altyapı yatırımları, kara yolu ve demir yolu hatlarının canlılığı, Irak’taki Ovaköy sınır kapısının aktif olarak devreye girmesi, Ürdün’le askıya alınan serbest ticaret anlaşması gibi pek çok başlığı birlikte ele aldık. Türk firmaları Amman’da toplu taşıma ihalesini aldı.