TESK Başkanı Bendevi Palandöken: Marketteki fahiş fiyatı yasa bitirir

Market rafları değişsin! Perakende Yasası fahiş fiyat sorununu çözer. Zincir marketlerin piyasada fiyat belirleyerek dengeleri bozmaya başladığını ve hakimiyet elde ettiğini belirten TESK Başkanı Bendevi Palandöken, yakında çıkması beklenen yeni perakende yasasının fahiş fiyatların önüne geçebilecek bir sistem yaratabileceğini söyledi.

ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE

Ülke gündeminin ilk sıralarından inmeyen fahiş fiyat artışlarının önüne geçmek için sıkı denetim, Tarım Kooperatif Marketleri'nin açılması gibi formüller üretilirken, uzun süredir rafta beklenen Perakende Yasası'nın da piyasayı dengeleyici bir rol oynayabileceği düşünülüyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, esnafın dört gözle bu yasayı beklediğini hatırlatarak, "Kimsenin hakkını kimseye yedirmeyecek, çoğulcu, adaletli bir sistem sağlayacak kanun için beklemedeyiz. Piyasa hakimiyeti olmayınca fahiş fiyat sorunu da çözülür" dedi. Peki esnafın yeni yasadan beklentileri ne? Bendevi Palandöken'e sordum.

Perakende yasası uzun yıllardır konuşuluyor ama bir türlü adım atılamadı. Şimdi tekrar gündemde. Sizce ne zaman çıkar?

Çok önemli bir yasa. 1996 yılından sonra perakende sektöründeki aktörler serbest piyasa koşullarında iş yerleri açmaya başladılar ama tabii o dönemdeki hükümetler, marketlerin bu şekilde çoğalıp, tekel olabileceğini hesap etmediler. Dolayısıyla o dönem bir rekabet piyasasının oluşmasıyla ilgili adımlar da atılmadı. Şu anda mesela bir markanın 10 binin üstünde iş yeri var. Dolayısıyla bazı zincirler hem ürün çeşitliliği bakımından hem de çalışanları mağdur etmeleri bakımından hem de piyasada fiyat belirleyerek dengeleri bozmaya başladılar. Cumhurbaşkanımızın da düğmeye basmasıyla birlikte en kısa süre içinde Perakende Yasası'nın çıkacağını düşünüyoruz.

Peki fahiş fiyat artışlarının büyük ölçüde zincir mağazalardan kaynaklandığını mı düşünüyorsunuz?

Bu marketler piyasa hakimiyetini ele geçirdi. Ve bu sistemle fiyatların geri gelmesi mümkün değil. Ayrıca pandemi sürecinde insanların evde olduğu dönemde ticarette haksız rekabet hat safhaya ulaştı. Bir çok sektör kapalıyken bu marketler gıda adı altında farklı sektörlerin ürünlerini de sattılar. Bir dükkanda A'dan Z'ye hem çamaşır hem beyaz eşya hem halı hem sebzenin satılması dünyanın hiçbir yerinde yok. Bunlar haksız rekabeti oluşturan en önemli unsurlardır.

Vatandaş da ucuzluk marketlerine ilgi gösteriyor, 'en uygun fiyat bu marketlerde' diyenler de var...

Eğer semtinizde o gün pazar varsa domates o gün 2 lira. Ama pazar kurulmadıysa domatesi 10 liraya, mandalinayı 8 liraya alıyorsunuz. Dağıttıkları broşürlerde uygun fiyatlı bazı ürünleri ön plana çıkarıyorlar. Peki diğer ürünler ne olacak... Diğer yandan, bir broşür yayınlayıp 'bugün bende televizyon 3 bin lira' diyorsunuz. Bu televizyondan 10 bin mağazanız için pazarlık gücünüzü kullanıp, yüz bin adet alıyorsunuz. Bununla kim rekabet edebilir. Aynı durum terlik için de kırtasiye için de ayakkabı için de züccaciye için de geçerli. Bütün piyasayı bu yapılar ele geçirirse terlik 30 liradan 80 liraya da çıkar, ayakkabı 70 TL iken 200 liraya da yükselir.

1000 M2'NİN ÜSTÜ ŞEHİR DIŞINA AÇILSIN

Tarım Kooperatif Marketleri'nin de sayısı artırılacak. Sizce bunun etkisi ne olur?

70'li, 80'li, 90'lı hatta 2000'li yılarda bu tür kooperatifler aracılığıyla fiyatların regüle edilmesine çalışıldı ama hiçbir zaman hedeflere ulaşılamadı.

Peki siz ne talep ediyorsunuz. Yasanın en can alıcı noktası ne olmalı sizce?

Marketlerin şehir dışına taşınması ve nüfus yoğunluğuna göre açılması...

Nasıl olacak, biraz açar mısınız?

Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyada 1000 - 1500 metrekarenin üstündeki marketler şehir içinde bulunmaz. Aynı şekilde şehrin en görkemli yerine AVM açılmasına izin verilmez. Ya da bir sokak arasında yan yana karşı karşıya 3-4 tane zincir mağaza bulunamaz. Dünyanın her yerinde, hangi bölgeye market açacağınız müsadeye tabidir. Nüfusa göre, diğer esnafların da ayakta kalabileceği bir sistem gözetilir. 30 bin nüfuslu bir şehire 100'er tane zincir mağaza açılmasına izin verirseniz, oradaki insan da Ankara'ya İstanbul'a göçer. Çünkü çalışabilecek, rekabet edecek gücü kalmamıştır.

Bizim bu marketlere önerimiz, "Benim param var, ülkeme yatırım yapıyorum, istihdam sağlıyorum" diye bir iyi niyetleri varsa, onun yerine sanayiye yatırım yapıp, üretici firma olsunlar.

MARKETLER SAAT 7'DE KAPANMALI

1000 metrekarenin üstü şehir içine açılmasın diyorsunuz, peki daha küçükler için nasıl bir formülünüz var?

Avrupa bunu şöyle çözmüş; kurlar çok net: "Sen 17. Cadde'de dükkan açabilirsin. Ama sen kredi alamazsın. Şu kadar sayıdan az insan çalıştıramazsın. Şu saatlerin dışında çalışamazsın. İstediğin her ürünü satamazsın" diyorlar. Avrupa'da 7'de dükkan kapanır. Bazı marketler, alışveriş merkezleri hafta son u tamamen kapalı, bazıları sadece pazar günleri kapalı. Ayrıca dünya ölçeğinde 500 metrekarenin altında market olmaz. Ama burada 150 metrekare market açıp, bütün her şeyi üst üste koyuyorlar. Bu hijyenik de değil. Halıyla ekmeği aynı yerde satılamaz.

Türkiye'de de saat sınırlaması olmalı mı diyorsunuz?

Hafta içi belli saatlerde açık olsun, mesela 19.00'da kapansın diyoruz. Tabii hafta sonu da veya en azından sadece pazar günü de tamamen kapalı olsun istiyoruz. Orada çalışanlar da 1 gün dinlenirler. Normal bir esnafsan eğer, 10 bin dükkanda aileleriyle birlikte 100 bin kişi geçinebilir. Ama buralarda 2 kasiyer, bir depo görevlisi 3 kişiyle iş götürülüyor. Çalışanlar da perişan oluyor.

GRAMAJ OYUNLARI BEZDİRDİ

Eskiden marketlere ürün paketleri yarım kilo , 1 kilo , 2 kilo olarak satılırdı, şimdi bakıyorsun 485 gram, 368 gram... Bu gramaj oyunları hem üreticileri hem tüketicileri mağdur eder hale geldi. Üreticilere 'benim istediğim gramajda', hatta 'benim markamla' üret deniyor. Marka, onlarca yıl üzerinde çalışarak halk nezdinde bir konuma ulaşır. Sen de gidip o markanın fasonunu yaptırıp aynı ürün diyorsun, kendi markanı bastırıyorsun. Peki o ürünün markalaşma yolunda geçtiği yollardan geçtin mi.. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Private Label-Özel markalı ürünlerde sadece ürünün ne olduğu ve üreticisi yazılır.

GÖMLEĞİ GÖMLEKÇİ YORGANI YORGANCI SATSIN

Peki bu durumda şehir içindeki mevcut marketler ne olacak?

Mevcutlar en büyük problem. Tabii ki yerleri değişmeyecek ama satacakları ürünler değişecek. Zaten onlar yıllar içinde yeni dükkan açamadıkları için, nüfus büyümesine paralel büyüyemeyecekler ve geleneksel yapının içindeki esnaf gibi olacaklar. Marketse market ürünleri satacak. Yorgan satamayacak, bu kadar küçük bir alanda market içine fırın koyup, pastane ürünleri üretip satamayacak. Gömleği ancak gömlekçiysen, yorganı ancak yorgancıysan satacaksın.