YAŞAR KIZILBAĞ
Kemal Yamankaradeniz, fikri mülkiyet haklar denilince ilk akla gelen isimlerden. Bugüne kadar binlerce marka, patent ve faydalı model tescili yapmış. Bir dönem Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz 4'ü yurtdışı 19 şubeyle hizmet veriyor. Çok sayıda ilginç patent başvurusunu sonuçlandırdığını anlatan Kemal Yamankaradeniz "Nusret'in tuz hareketi patentli. ABD dahil 50 ülkede tescil aldı. Saba Tümer'in kahkahası da tescilli. Ayrıca bazı markalar 'mağaza kokularını' da kokularını tescillemeye başladı" dedi. Kemal Yamankaradeniz'le marka, coğrafi işaret ve patent ile 40 yaşındaki Destek Patent'i konuştuk.
Türkiye'de marka ve patent başvuruları nasıl gidiyor?
Markada 2022 yılı 220 bin adetti. 2023 yılında önceki yıla göre büyüme biraz düşük kaldı. Ama markalaşmada e-ticaret yeni bir alan açtı. Bu alanı Türkiye genç girişimciler sayesinde değerlendiriyor. Potansiyelimiz yüksek. E-ticaretin payı büyüdükçe artan girişimci sayısı marka başvurularına yansıyacak. Tabii yurt dışına satış yapacak markalar her ülke için ayrı tescil almalı.
Maliyeti ne kadar?
Madrid protokolü tescili var. Bu protokolle 128 ülkede ürününüzü koruma altına alabiliyorsunuz. Bir de AB'de geçerli olan bir sistem var. Bu da 28 AB ülkesini kapsıyor. Buna da müracaat İspanya'dan yapıyor. 20 ülkede tescilin 5 bin euro maliyeti var. En pahalı tescili 800 eruo ile BAE yapıyor. Bazı ülkelerin 4 katını alıyor. Ancak 10 yıllık koruma sistemi oluşturduğunuz için maliyet düşer. Ayrıca yüzde 50 devlet desteği var. 5 bin euroluk maliyetin 2500'ünü devlet iade ediyor.
Faydalı model tescili ve tasarıma Türk şirketlerinin ilgisi nasıl?
Kültür itibarıyla tasarım ve faydalı model tescili KOBİ'ler için daha uygun. Koruma 10 yıl ama müracaat şekli daha basit. Ben de birçok KOBİ'ye faydalı model tescili öneriyorum. Hem maliyeti de uygun. Tasarım tescili ise beş yılda bir yenileniyor. 25 yıl koruması var. Türkiye tasarımda daha güçlü bir ülke. 25 yıl boyunca korunabilir. Özellikle hazır giyim, ayakkabı ve ev tekstilinde tasarım başvuruları önde gidiyor. Şu anda Türkiye hazır giyim ve mobilyada İtalya'yı zorluyoruz. Bu iki alanda güçlü hale geldik. Burada tavsiyem KOBİ'ler tasarım ve markalarıyla ürünlerini dünyaya açmalı. Para kazanamıyoruz, rekabet edemiyoruz diyenler bunu marka, tasarım ve patentle aşabilir. Tasarım ve markalaşmada tempoyu artırmalıyız. Çin binlerce tasarım okulu açtı. Tasarım okullarını artırmalıyız.
Ama son dönemde Teknofest'le birlikte teknolojik alanda patent ve tasarıma artan bir ilgi var galiba?
Teknofest'le gençler teknolojiyi yakından tanıma fırsatı buldu. Biz de destek patent olarak 'Fikrine Sahip Çık' diye bir proje yaptık. 14 binden fazla lise öğrencisine eğitim verdik. Bursa'dan öğrenciler uzay çöplüklerinin temizlenmesine dönük patent çıktı. Tescil müracaatını ben yaptım. Bir başka öğrenci grubu geliştirdiği bir mekanizmanın patent başvurusun bile kendileri yazmış. Gençler bir noktaya yoğunlaşınca başarılı oluyor. BİLSEM'lerin binlerce patent başvurusu oldu. Lise ve üniversitelerin başvuruları katlandı.
Size ilginç tescil başvuruları geliyor mu? Bunlar arasında patent başvurusu sonuçlananlar var mı?
Nusret'in tuz hareketi patentli. Hem de uluslararası tescil aldı. ABD dahil 50 ülkede tescilli şu an. Seba Tümer'in kahkahası tescilli. Ayrıca bazı markalar 'mağaza kokularını' da kokularını tescillemeye başladı. Yine yapay zeka tarafında da ilginç patent başvuruları gelmeye başladı.
Sizde ilginç hikayeler çoktur.
10-15 tane müşterimizin patentini anlattığımız hikayeleri kitaplaştırdık. Şimdi 20 farklı patent daha var. Onlar için de bir kitap hazırlayacağız. İlginç ve örnek patentleri orada toplayacağız. Güzel hatıralar birikti. Her markanın bir hikayesi var.
Bu işin hukuki tarafında işler nasıl yürüyor. Açılan davalar çok mu?
Marka taklidi, patent ihlali gibi çok sayıda dava var. Örneğin biri makine yapmış, benzerini başka biri yapmış. Ön inceleme yapılıyor ama bazen Türk Patent Kurumu ile marka sahibi ayrı düşünmüyor. TÜRKPATENT'E de açılan davalar da var. Sadece üç ilde ihtisas mahkemesi var. 1 yılda bitmesi gereken davalar 3 yıl sürüyor. İhtisas mahkemelerinin sayısının artırılması lazım.
Peki yöresel lezzetlerimizi yetirince koruyor muyuz. Bu alandaki tesciller ne durumda?
Türkiye'de tescillenmiş bin 1481 ürün ve 608 de onay bekleyen başvuru var. AB nezdinde ise en son Ezine peynirinin de tescil almasıyla Türkiye'nin AB coğrafi işaretli ürün sayısı 18'e çıktı. Gaziantep baklavası, Aydın inciri, Aydın kestanesi, Malatya kayısısı, Milas zeytinyağı, Bayramiç beyazı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı, Antakya künefesi, Suruç narı, Çağlayancerit cevizi, Gemlik zeytini, Edremit Zeytinyağı, Milas yağlı zeytini, Ayaş domatesi gibi ürünlerimiz tescilli.
AB'DEN TESCİL BEKLEYEN 40 ÜRÜNÜMÜZ VAR
Coğrafi işaret için kaç başvuru var AB'ye?
AB coğrafi işaret tescili için başvuruda bekleyen 40 ürünümüz var. AB tarafından başvuruları uygun bulunan coğrafi işaretler, AB Resmi Gazetesi'nde 3 aylık itiraz süresinin dolmasının ardından tescil ediliyor. Yöresel lezzetlerimizin AB tarafından resmi olarak tescillenmesi çok önemli. Coğrafi işaretler açısından çok zengin bir ülkeye sahip olduğumuz için yöresel ürünlerimizin tescil ile koruma altına alınarak gelecek nesillere aktarılması ve hak ettikleri ekonomik değere ulaşması ülkemiz adına büyük önem taşıyor. Dünyada 10 bini aşkın coğrafi işaretli ürün bulunuyor. Pazarın büyüklüğü ise yaklaşık 200 milyar doların üzerinde. Coğrafi işaretli ürünlerin % 10'u gelişmekte olan ülkelerde bulunuyor. Özellikle Fransa, İtalya ve İspanya bu alanda lider konumunda. Coğrafi işaretler AB'ye yıllık 75 milyar dolar, dünyaya ise yıllık 200 milyar doların üzerinde katma değer sağlıyor.
Bir ürüne coğrafi işaret almak yeterli mi? Bu ürünleri nasıl katma değerli hale getirebiliriz?
Coğrafi işaret bir standarttır. Bu ürünler birer marka haline gelirse ülkemiz için önemli bir gelir kapısı olabilir. Örneğin Osmancık üzümü coğrafi işaret tescili alınca İstanbullu tüccar sıraya girdi. İzmir'in tulum peyniri tescil aldıktan sonra yaygınlaşmaya başladı. Bu noktada hem üreticilerin hem de o bölgedeki yerel yönetimlerin markalaşma konusunda yatırım yapması lazım. Özellikle yerel yönetimler öncülük etmeli. Bu ürünlerle ilgili kooperatifleşme ve üretici birlikleri kurulması için adımlar atılmalı. Ticarileşme noktasında zayıflığımızı gidermeliyiz. Böylece ihracat kapısı da açılır.
KENEVİRDEN 100'LERCE PATENT ÇIKAR
Alınan patentler yeteri kadar ürüne dönüşüyor mu?
Türkiye patentte daha yolun başında. TÜRKATENT'in havuzunda 100 bin kayıtlı patent var. Ama henüz sıfır patent başvurusu olan Ar-Ge merkezleri de var. Bu merkezlere patent vekili zorunluluğu getirilmeli. Rakiplere yetişmek için Ar-Ge yapmak zorundasınız. Çin taklitçi diyoruz ama o artık geride kaldı. Artık dünyanın en çok patentini üretiyor. Marka ve patent sayısı için her yıl hedef koyuyorlar. Biz de alternatif teknolojiler geliştirmeliyiz. Aynı SİHA'lar gibi. Savunmada yol aldık ama hammadde de üretir hale gelmemiz lazım. Herkesin bildiği bir konu var kenevir. Bunu sanayiye kazandıracak teknolojiyi bulmamız lazım. Tekstil, kozmetik, ilaç gibi birçok şeyde hammadde olarak kullanabilir. Bugün artık uçak gövdesi karbon teknolojisiyle kenevirle yapılabiliyor. Türkiye geçtiğimiz dönem bir adım attı. Belli bölgelerde izinli üretim başladı ama bir an önce sanayileştirmemiz lazım. Kenevirden 100'lerce patent çıkar.