ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE
Türkiye'de 100 yılı aşkın süredir faaliyette olan Unilever, pandemi sürecinde ev dışı tüketim ve dondurma kategorilerinde yaşadığı gelir kaybını gıda ve temizlik ürünleriyle telafi etti. Unilever Türkiye Ev Bakım Kategorisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Leyal Eskin Yılmaz, Kovid 19 pandemisinin bir sonucu olarak tüm dünyayla birlikte Türkiye'de de temizlik ve hijyen eğiliminin arttığını ancak son dönemde bu eğilimin hızla normale döndüğünü söyledi. Unilever'in Türkiye'de 6 fabrika yatırımı ve 5 bini aşkın çalışanı bulunduğunu ifade eden Yılmaz, "Son 3 yılda yerelleştirme politikamızı hızlandırdık ve burada yüzde 20 iyileşme kaydettik. Şu anda tüm malzemelerimizin yüzde 66'sını Türkiye'den tedarik ediyoruz. 2021 hedefimiz ise yüzde 70" dedi.
Unilever Türkiye pazarında hangi sektörlerde faaliyet gösteriyor?
Gıdadan içeceğe ev bakımından, güzellik ve kişisel bakıma kadar geniş bir yelpazede varız. Algida, Lipton, Cif, Domestos, Knorr, Calve, Omo, Magnum gibi çok iyi tanınan 30 markamız bulunuyor.
'EV BAKIM' KAHRAMAN OLDU
Siz Unilever olarak pandemi dönemini nasıl geçirdiniz? Tüm bu sektörler içinde pandemide öne çıkan bir kategori oldu mu?
Birden ev bakım kategorisi kahraman oldu. Bizim Unilever olarak Türkiye'de 6 fabrikamız ve 5 bini aşkın çalışanımız var. Evlere ilk kapanan şirketlerden biriyiz ama üretime hiç ara vermedik.
Sektör içi rekabet nasıl gelişti bu dönemde?
Biz, global bir şirket olmanın avantajını yaşadık. Çin ve İtalya'da da yapılanmalarımız olduğu için, oralardaki deneyimli ekiplerimizden nasıl hareket etmemiz gerektiğine dair bilgiler ulaşmıştı. Bu protokolü bütün sektöre açtık. Çünkü insanların hijyene ihtiyacı vardı ve böyle bir dönemde rekabette öne geçmeyi düşünemezdik. 2020 birbirimizle mücadele yılı değildi. 'Bir savaş var, düşmanımız kovid, bütün ordular birlikte düşmanla savaşıyoruz' dedik.
Bazı firmalar yurt dışından hammadde tedarikinde sıkıntılar yaşadı. Sizin yerlilik oranınız nasıl?
Üretimimizin yüzde 99'u Türkiye'de yapılıyor. Ama dışarıdan hammadde alabiliyoruz. Bu süreçte hammaddede dönem dönem ülkeler arasında 'benim daha çok ihtiyacım var' yarışı olsa da, biz hiç yoka düşmedik. Son 3 yılda Türkiye'de yerelleştirme politikamızı ciddi anlamda hızlandırdık ve burada yüzde 20 iyileşme kaydettik. Şu anda tüm malzemelerimizin yüzde 66'sını Türkiye'den tedarik ediyoruz. 2021 hedefimiz ise yüzde 70.
Raflarda çamaşır suyu bulamama endişesi yaşandı galiba. Sizde nasıl bir satış grafiği oldu temizlik ürünlerinde?
Özellikle mart ve nisan aylarında ciddi bir talep artışı oldu. Ve sonra bu bütün yıla yayıldı. Türkiye'de ev temizliği pazarı 10-10.5 milyar dolar düzeyinde. Biz çamaşır bakım ve ev temizliğinde varız. Ve Unilever'in içinde bulunduğu pazarın büyüklüğü 6 milyar dolar. Bu normalde her sene 2 haneli büyüyen bir pazar. Geçen sene bu rakam geçmiş yılların ciddi anlamda üzerine çıtı. Çamaşır suyunda yüzde 33'lük büyüme gördük. Ayrıca bu dönem ev bakım kategorisinde inovasyon açısından tetikleyici oldu. Yeni ürünler çıkardık.
Peki hijyen kategorisinde büyüme sürüyor mu?
Şu anda aynı trendi görmüyoruz. O dönem her gün kapı kolları siliniyor, poşetler bile temizleniyordu. Şimdi temizlik hevesimiz hızla normale dönüyor. Kovid bitmeden temizlik alışkanlıkları eski haline dönecek gibi görünüyor.
Otellere, restoranlara hizmet verdiğimiz ev dışı tüketim bölümümüzde önemli düşüşler yaşandı. Aynı şekilde dondurma kategorisi zayıfladı ama bunların kaybını gıdadaki ve temizlik kategorisindeki talep artışı telafi etti.
GEZEGEN İÇİN ÇALIŞMAYANA GRUPTA YER YOK
Unilever'in çevre konusunda nasıl bir vizyonu var?
Unilever'in kuruluşu Avrupa'nın büyük salgınlarla ve sağlık sorunlarıyla uğraştığı yıllara denk geliyor. Ve şirket hijyeni demokratize etmek amacıyla kuruluyor. O dönemden bu yana da Unilever'in gündeminde sürdürülebilirlik hep var. Biz Mart 2020'de 'Temiz Gelecek' diye bir vizyon açıkladık. İddialı hedeflerimiz var. Mesela 2030'a kadar deterjan ürünlerimizde fosil yakıtlardan elde edilmiş karbon kullanmıyor hale geleceğiz. Bunu söylemesi kolay ama bu endüstri tamamen fosil yakıt üzerinden ilerliyor. Biz de deliler gibi 'nasıl karbon ayak izimizi azaltırız, plastik tüketimimizi azaltırız' diye çalışıyoruz. Unilever her bir markasının gezegende cevap bekleyen bir konuyu sahiplenmesini ve o konuda fark yaratmasını istiyor. Ve diyor ki "bunu yapmayan markalar, uzun vadede benim portföyümde kalmayacak."
YENİ DALGA İHTİMALİ AKLIMIZDA
Unilever planlarını Kovid tamamen bitecek senaryosu üzerine mi kuruyor... Yoksa buna uzun soluklu bir süreç olarak mı bakıyor?
Sadece Türkiye'de değil, global olarak da senaryolarımız arasında varyantların ya da yeni ivmelerin, dalgalanmaların olabileceği ihtimali yer alıyor. Son bir yıldır dalgalar gittikçe büyüyerek geldi. Ne olursa olsun, biz hijyen ihtiyacının hiçbir zaman azalmayacağını düşünüyoruz.
BOĞAZ'DA KIYILARDAN 15 TON ÇÖP TOPLADIK
Sizin markalarınız 'gezegen için' nasıl çalışıyor?
Mesela Cif artık jenerik hale gelmiş bir marka. Türkiye'de artık 'ciflemek' diye bir kavram var. Ama biz diyoruz ki Cif evden dışarı çıkıp şehirleri de temizleyebilir. Biz çok sevdiğimiz İstanbul Boğazı'nı nasıl güzelleştirebiliriz diye düşündük. Ve Avustralya'da limanları temizledikleri bir çöp makinesi bulduk, bunu Boğaz'a uyarladık ve Cif Çöpkapar'lar ortaya çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kızılay işbirliğiyle 20 çöpkaparı Boğaz'ın çeşitli köşelerine yerleştirdik. Ve kıyılardan 15 ton çöp topladık. Oradan toplanan plastikleri de Kızılay ayrıştırıyor. Çöpler dönüştürülüp ekonomiye kazandırılıyor. Ayrıca Karaköy Eminönü alt geçidine ve Zincirlikuyu Metrobüs durağına el attık. Oraları yepyeni yaptık. Kadköy'e de bir sosyal mesafeli park inşa ettik. Bu arada ürün ambalajlarımızı da küçültüyor, hatta yok ediyoruz. İstiyoruz ki bir kere ambalaj alan tüketici bir daha almasın, aynı ambalajı konsantre ürünle doldursun ama bu konuda daha çok mesafe katedilmesi lazım. Özellikle sprey kategorisi beni üzüyor. İnsanlar aldıkları ürünleri her seferinde başlığıyla birlikte atıyor. Bu kadar plastik sarfiyatına hiç gerek yok.