Koronavirüs (Covid-19) salgınından en fazla etkilenen sektörlerin başında otomotiv ve tekstil geliyor. Her iki sektörde de üretime ara veren ya da kısa zamanlı çalışma modeline geçen şirketlerin ihracatlarında mart ve nisan aylarında büyük düşüşler yaşandı. Tekstil ve otomotivde ihracatta yaşanan kayıplar ve geleceğe yönelik beklenti ve öngörüler, BOSİAD’ın düzenlediği video konferans toplantısında ele alındı.
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik ve Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Başkanı Pınar Taşdelen Engin, BOSİAD Başkanı Rasim Çağan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen video konferans toplantısında, pandemi sürecinde yaşananlar ve ‘yeni normal’e dönüş başlıklarında önemli açıklamalarda bulunarak, sanayicilerin sorularını yanıtladılar.
Tekstil sektöründeki genel tablo ve ihracat verileri hakkında açıklamalarda bulunan UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin şunları söyledi: “Tekstil sektörü krizlere alışıktır. Ancak önümüzü göremediğimiz ve birçok şeyi yapamadığımız bir dönem yaşıyoruz. Ocak ve şubat fuarlarında müşterilerden ciddi talepler almıştık ve 2020 için çok ümitliydik. Fakat salgın yayılarak en büyük pazarlarımız olan Avrupa ve Amerika’yı da etkiledi. Sanayimizde toplu bir kapama kararı verilmedi, çünkü sanayicilerin ihracat taahhütleri vardı, bunları yerine getirmek zorundalardı. Daha sonra siparişlerin azalmasıyla birlikte birçok firmanın üretime ara verdiğini biliyoruz. Bu süreçte tekstil sektöründe işçi çıkarma durumu yaşanmadı. Kısa Çalışma Ödeneği ve verilen destekler çok önemliydi. İhracat tarafından ise nisan ayında Bursa olarak tekstilde yüzde 65 düşüş yaşadık. Ocak-Nisan döneminde de bir önceki yıla göre azalış yüzde 22. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü de buna paralel. Fakat haziran ayından itibaren Avrupa’dan bize ciddi taleplerin geleceğini düşünüyorum. Bu yönde birçok gösterge de var. Mağazalar açıldıktan sonra hazırlıklı olmalıyız.”s
Toplantının açılışında konuşan BOSİAD Başkanı Rasim Çağan, bu dönemde Bursa ihracatının ciddi bir düşüş yaşadığını belirtti. Çağan, “Nisan ayının ilk yarısında otomotivin yüzde 70, konfeksiyonun yüzde 67, tekstilin de yüzde 62 oranında gerilediği öğrendik. Ve BOSİAD olarak bölgemiz şirketlerinin büyük bir bölümünü oluşturan otomotiv ve tekstil sektörlerinin bu süreçten nasıl etkilendiğini ve yakın gelecekte bizi nasıl bir ortamın beklediğini ilk ağızdan öğrenmek istedik” dedi.
ENGİN: AVRUPA’DAN CİDDİ TALEP BEKLİYORUZ
Tekstil sektöründeki genel tablo ve ihracat verileri hakkında açıklamalarda bulunan UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin şunları söyledi: “Tekstil sektörü krizlere alışıktır. Ancak önümüzü göremediğimiz ve birçok şeyi yapamadığımız bir dönem yaşıyoruz. Ocak ve şubat fuarlarında müşterilerden ciddi talepler almıştık ve 2020 için çok ümitliydik. Fakat salgın yayılarak en büyük pazarlarımız olan Avrupa ve Amerika’yı da etkiledi. Sanayimizde toplu bir kapama kararı verilmedi, çünkü sanayicilerin ihracat taahhütleri vardı, bunları yerine getirmek zorundalardı. Daha sonra siparişlerin azalmasıyla birlikte birçok firmanın üretime ara verdiğini biliyoruz. Bu süreçte tekstil sektöründe işçi çıkarma durumu yaşanmadı. Kısa Çalışma Ödeneği ve verilen destekler çok önemliydi. İhracat tarafından ise nisan ayında Bursa olarak tekstilde yüzde 65 düşüş yaşadık. Ocak-Nisan döneminde de bir önceki yıla göre azalış yüzde 22. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü de buna paralel. Fakat haziran ayından itibaren Avrupa’dan bize ciddi taleplerin geleceğini düşünüyorum. Bu yönde birçok gösterge de var. Mağazalar açıldıktan sonra hazırlıklı olmalıyız.”
“MASKE ARTIK BİR AKSESUAR OLACAK”
Önümüzdeki süreçte taleplerin farklılaşarak siparişlerin evirileceğini ve tüketici alışkanlıklarının değişeceğini kaydeden Engin, “Yeni jenerasyon sürdürülebilirlik üstünde çok duruyor. Belki fastfashion’dan yavaş yavaş uzaklaşacağız. Çeşitli ürünlerde önümüzde fırsatlar var. Özellikle teknik tekstil alanında büyük yatırımlar yapmadan, elimizdeki makine parkıyla çok farklı ürünler üretebiliriz. Artık maskeyi bir aksesuar olarak göreceğiz. Avrupa’da okullar açılıyor, ciddi bir talep var. Üniversiteler ve AR-GE merkezleri ile dirsek temasındayız. İhracat süreçleri ve spesifikasyonların belirlenmesi noktasında çalışmalar devam ediyor. Çok önemli konulardan bir tanesi de şu; üreticiyi korumak adına en azından bu dönemde ithalatla ilgili önlemlerin alınması gerekiyor. İç piyasa açısından baktığımızda da bayramdan sonra bir hareketlenme yaşanacaktır. Fakat özellikle bu dönemde; sürdürülebilir ürünlerin üstüne gitmek, AR-GE çalışmalarına çok önem vermek, medikal tekstiller ve fonksiyonel ürünlerle ilgili çalışmalar yapmak gerekiyor. Fuarlar konusu da çok merak ediliyor. Bunu acele etmeden zamana bırakmak lazım. UTİB olarak biz de sanal fuarlar, online B2B görüşmeleri ile ilgili projeler yürütüyoruz” diye konuştu.
ÇELİK: UZUN SÜRE SONRA AYLIK İHRACATTA LİDERLİĞİ KAYBETTİK
Otomotiv endüstrisindeki son durumu değerlendiren OİB Başkanı Baran Çelik de şunları söyledi: “Pandemi öncesi 2020 için çok pozitif düşüncelerimiz vardı, ancak mart ayının ikinci yarısından itibaren Türkiye’de ihracatı en çok düşen sektör otomotiv endüstrisi oldu. 2019’da 31 milyar dolar ihracat gerçekleştiren sektörün bu yıl ki hedefi 32 milyar dolardı. Ancak sektör ihracatının yüzde 75’inin Avrupa’ya gerçekleşmesi ve pandeminin Avrupa’da şiddetli yaşanması nedeniyle, nisan ayında, uzun bir süre sonra aylık bazda ihracatta liderliği kaybettik. Mart ayında yüzde 28,5 düşüş yaşadık. Nisan ayında bu yüzde 77’ye ulaştı. Mayıs ise fabrikaların tekrar çalışmaya başladığı bir ay. Öngörümüz; pazarları inceleyerek, müşterilerle konuşarak yüzde 20 iyi senaryo, yüzde 30 kötü senaryo ile bu yılı kapatacağımız yönünde. Önümüzdeki süreçte ise 6 ay kadar ‘yeni normal’e geçeceğiz, en azından aşı bulunana kadar. Yeni normalde eski performansımızı yakalamamız ise çok zor. Ancak umutlu veriler de geliyor. Firmalar tüm tedbirleri alarak üretime başladı. 4 Mayıs’ta OEM’lerin neredeyse yüzde 70’i geri döndü. 11 Mayıs’ta diğer iki büyük OEM de üretime geri dönecek. Tabii bu dönüşler hem pandemi nedeniyle azalan talep hem de sağlık tedbirleri nedeniyle düşük tempolu olacak. Mayıs ayında ihracattaki beklenti de yüzde 40-50 aralığında bir azalış yönünde.”
“AVRUPA’NIN TOPARLANMASI SEKTÖRE CAN SUYU OLACAK”
İhracattaki azalışta hazirandan itibaren yüzde 20-25 dilimine geçerek, son çeyrekte ‘yeni normal’den çıkıp normale dönüşün yaşanmasını beklediklerini ifade eden Çelik, “Bu yeni normalde fabrikalar yılın geri kalanını temkinli olarak devam ettireceklerdir. Pandeminin sona ermesi ile birlikte ise pazardaki geri dönüşün çok hızlı olacağına inanıyorum. Avrupa Birliği’nin kısa sürede toparlanması sektöre can suyu olacaktır. Odak noktamız şu anda bu. Avrupa’daki verileri sürekli takip ediyoruz. Bundan sonraki süreçte ise ülkeler olabildiğince kendi kaynaklarını geliştirecek, kaynaklarının yetmediği noktada da tedarik için en yakın coğrafyaya gideceklerini düşünüyorum. Bunun yaratacağı bir potansiyel var. Özellikle Çin gibi devasa tedarikçi bir ülkenin içinden alacağımız tek haneli yüzdesel paylar bile Türkiye’nin ihracatına inanılmaz katkı sağlar” ifadelerini kullandı.
“BU NEGATİF SÜREÇ İÇİNDE POZİTİFLİKLER DE BARINDIRIYOR”
Konuşmasında, pandemi ile birlikte çevre bilincinin daha da artacağını ve elektrikli araçlara dönüşün hızlanacağını vurgulayan Çelik şöyle devam etti: “Bizim de yeniden başlayan bu oyunun içinde yer alma gücümüz artacak. Ayrıca, hazırlanan raporlarda görüyoruz ki pandemi dönemince bireysellik, toplu taşımaları etkileyecek ve insanların belli segment araçlara talebi artacaktır. Bu açıdan da bir potansiyelden bahsetmek mümkün. İhracat gerçekleştirdiğimiz gelişmiş ülke pazarlarındaki maliyetlerle Türkiye’nin maliyetleri arasındaki makas açılacak ve Türkiye’nin rekabetçiliği artacak. Aslında her negatif süreç kendi içinde bir pozitiflik de barındırıyor. Bununla birlikte, bu dönemin en önemli konulardan biri de ihracatçının finansmana erişimi. Bu süreçte birçok önlem alındı, Kısa Çalışma Ödeneği’nin ihracatçıya ciddi faydası oldu. Ekonominin bu dönemi en az hasarla atlatabilmesi için gerekli olan finansal koşulların iyileştirilmesi adına yapılan çalışmalara OİB olarak biz de destek vermeye çalıştık. İç pazarın büyümesini engelleyen ÖTV’lerin yüksekliği üzerine de görüşmelerimiz devam ediyor. ÖTV konusunda bu dönemin bir şans olduğunu ve atılabilecek indirim adımlarının sektörün iç pazarda büyümesine, böylelikle ihracattaki rekabetini artırmasına, bunun neticesinde de büyük OEM’lerin Türkiye’de üretim yapma iştahını da artıracağını biliyoruz.”