AA
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Türk bankacılık sektörünün salgın döneminde yüzde 35 civarında, güçlü bir kredi artışı sağladığını, bu durumun ekonomik faaliyete ciddi bir destek verdiğini belirtti.
AA'da yer alan habere göre Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, sektördeki gelişmeler ve Ziraat Bankası'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye bankacılık sektörünün, salgın döneminde yüzde 35 civarında, güçlü bir kredi artışı sağladığını belirten Aydın, bu durumun ekonomik faaliyete ciddi bir destek verdiğini ve dünyada büyüyen iki ülkeden birinin Türkiye olduğunu kaydetti.
Bankacılık sektörünün kendisinden bekleneni yaptığını aktaran Aydın, bununla beraber bu kredi büyümesinin bazı yan etkilerinin de yaşandığını, bazı kredilerin üretim, yatırım ve ticaret yerine değişik tasarruf alanlarına gittiğini bildirdi.
Aydın, son 2-3 ayda finansal piyasalarda toparlanma ve ekonomik beklentilerde düzelme olduğunu, yılın kalanında da bu iyileşme sürecinin devam edeceğinin, enflasyon ve faizlerin gerileyeceğinin tahmin edildiğini kaydetti.
Bazı sektörlerde bir miktar sıkıntının devam ettiğini, bununla birlikte sanayide olumlu gelişmeler yaşandığını aktaran Aydın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bankalar, 2021'de ekonominin kaynak ihtiyacını, pasif yapısındaki gelişmeler ölçüsünde karşılamaya devam edecek. Türkiye'nin tasarruf ve öz kaynakları mevcut kredi talebini karşılamaya yeterli değil. Bu nedenle sektör, TCMB'den alınan TL ve yurt dışından alınan yabancı para kaynakları ekonomik faaliyetin finansmanında kullanıyor. Kamu bankaları salgın sırasında yasal limitler içinde döviz pozisyon açığı vermiştir. Bununla beraber şu an itibarıyla bu pozisyonlar tamamen kapatılmıştır ve herhangi bir döviz pozisyon açıkları yoktur."
Aydın, kamu bankaları ve diğer bankalar arasında kredi müşterilerini değerlendirme açısından bir fark olmadığını, bununla beraber kamu bankalarının yeniden yapılandırma faaliyetlerine daha erken başladığını vurguladı.
Bankacılık sektöründe kar dağıtımına izin verilmesinin doğru olduğunu, bu kararın piyasalarda güveni artırdığını belirten Aydın, sektörün karlılığının DİBS faizleri ve sanayi kesiminin karlılığı ile karşılaştırıldığında daha düşük olduğunu bildirdi.
Hüseyin Aydın, bankacılık sektörünün bilançosunun büyümesinin ve milli gelire oranının yüzde 100'ü aşmasının, sektöre şokları yönetme konusunda bir esneklik sağladığını kaydetti.
Bankacılık sektörünün bu esnekliği kullanarak salgın döneminde ekonominin ihtiyaçlarına cevap verebildiğini belirten Aydın, şu bilgileri verdi:
"Salgın sürecinde dünya genelinde sadece Türkiye ve Çin büyüyebildi. Türkiye'nin büyümesinde bankacılık sektörü üzerine düşen katkıyı sağladı. Türkiye'de tasarruflar ve öz kaynaklar, kredi talebini karşılamaya yetmiyor. Aradaki fark TCMB'den veya yurt dışından karşılanıyor. Yabancı para kaynakları TL'ye çevriliyor. Bu işlevi gören piyasalar düzgünce çalışabilmelidir. TL, hem tasarruf etmek için hem de yatırım yapmak için cazip bir para birimi olmalıdır. Çünkü bankalar pasifleri artmadan aktiflerini de artıramazlar."
Aydın, son 2-3 ayda finansal piyasalarda toparlanma ve kaynak girişi yaşandığını, yeni tasarruf girişinde TL'nin tercih edildiğini gördüklerini, aynı zamanda kamuyu da finanse ettiklerini bildirdi.
TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın, kamu, özel ve yabancı bankalar arasında düzenleme açısından bir fark olmaması gerektiğine işaret ederek, kamu bankalarının salgın döneminde özel bankalardan bazı uygulama farklılıkları olduğunu, geçici olan bu durumun müşteri kazanımına yansıdığını belirtti.
Temettü dağıtımına izin verilmesinin bir güven işareti olduğunu vurgulayan Aydın, "Doğru bir karardır ve bankacılığa kaynak girişini teşvik eder. Küçük yatırımcının korunmasına ve sermaye piyasasının gelişmesine imkan sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
Aydın, bankacılık sektörünün öz kaynaklarının 600 milyar lira olduğunu belirterek, "Buna karşın karlılık oranı DİBS faizleri ile aynı seviyede. Bankaların karlılığı DİBS veya sanayi şirketleri ile kıyaslandığında yüksek değildir. Ticaret, ancak kar ederek sürdürülebilen bir faaliyettir." değerlendirmesinde bulundu.
Faiz oranlarının ve enflasyonun yıl içinde düşmesini beklediklerini aktaran Aydın, uzun vadeli fiyatlamaların çok daha olumlu olduğunu, ekonomiye dönük beklentilerin iyi durumda bulunduğunu ve daha da iyiye gittiğini belirtti.
Bankaların aktif kalitesine değinen Aydın, "En kötü dönemde bile ikinci grup kredilerin en fazla yüzde 20'sinin tahsili gecikmiş alacak haline geldiğini görüyoruz. Takibe geçme süresinin 180 güne yayılma esnekliği Haziran 2021'de bittikten sonra bile tahsili gecikmiş alacak oranı makul düzeyde kalır. İkinci grupta izlenenler ile takipteki kredilerin önemli bölümü için karşılık ayrılmıştır. Ayrıca, kredilerin önemli bölümünün teminatları da vardır." ifadelerini kullandı.
Aydın, Türkiye'de sermaye yeterliliğinin Basel standartlarının ve Bankacılık Düzenleme ve Denetme Kurumunun (BDDK) hedef oranının da üzerinde olduğunu bildirdi.
Hüseyin Aydın, Ziraat Bankası'nın 1 trilyon TL büyüklüğünde olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bu yönüyle Türkiye'nin en büyük bankası. Aynı zamanda Türkiye'nin en çok kredi veren bankası. Yurt içinde 1.800 şubesi bulunan, yurt dışında da 18 ülkede faaliyet gösteren Ziraat Bankası, özel hukuk hükümlerine göre çalışıyor. Para kazanıyoruz ama makul çizgilerde. Bizim öz kaynak getirimiz sektör ortalamalarının biraz altında, yüzde 10 civarında. Aktif karlılığı da sektör ortalamalarıyla doğru orantılı."
Tarım sektörünün yüzde 80'ine varan kısmını finanse ettiklerini aktaran Aydın, "Türkiye'de tarım finansmanına erişimde asla ve asla sorun yoktur. Türkiye'de bir ceviz ağacı 10 yılda yetişir. 45 gün vadeli mevduatlarla bunları finanse edemezsiniz. Bu konuda birçok uygulamaya imza attık. Uçtan uca endüstriyel tarımı önemsiyoruz. Sübvansiyon dışında verdiğimiz krediler 160 milyar TL'dir." ifadelerini kullandı.
Tarım kredilerinde takip oranının yüzde 1,5 olduğunu bildiren Aydın, "Sektör ortalamasının oldukça altında olan bu oran, yaygın ve doğru kredi kullandırımının yanı sıra tarımsal faaliyetleri aksayan, ödeme güçlüğüne düşen ama tarımsal faaliyetleri devam eden üreticilere kullandırılan tarım kredilerinin yönetimi amacıyla etkin olarak kullanılan erteleme ve taksitlendirme uygulamalarının da bir sonucudur. Bizi başka banka ve kredi kooperatifleriyle karıştırmasınlar. Haciz, el koyma satış haberleri gerçeği yansıtmamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
TBB Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Aydın, Ziraat Bankası'nın yönetim kurulu üyelerinin maaşları ile ilgili haberlere ilişkin şunları kaydetti:
"Ziraat Bankası yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin alacakları net ücret tutarı KAP'a bildirilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Bu bilgiler Bankamız internet sitesinde de yer almaktadır. Yönetim kurulu aylık ve ücretleri hesabında brüt maaş tutarı muhasebeleştirilmekte, üyelere yasal kesintileri yapılarak net ücret ödenmektedir. Bu, sektördeki tüm bankalar ve şirketler için geçerli bir hesaplama ve muhasebeleştirme uygulamasıdır. Yönetim kurulu aylık ve ücretleri hesabı ile ilgili olarak Sayıştay raporunda bahsi geçen 3 milyon liralık fark, sosyal güvenlik primi kesintisi, ücretlerden kesilen gelir vergisi ve damga vergisinden kaynaklanmaktadır.
Yönetim kurulu üyeleri, 19 bin 750 TL net maaş alır. 4 adet ikramiye alırız. Denetim esnasında yasal kesintilerin brüt muhasebeleştirilmesi dikkate alınmamıştır. Maaş ve ücretler ile temsil ve ağırlama harcamalarının da birbirine karıştırıldığı görülmektedir. Görevleri nedeniyle Bankamız adına yapmak durumunda oldukları temsil ve ağırlama harcamalarının karşılanması amacıyla Bankamız Yönetim Kurulu üyelerine limitli banka iş kartı (business card) verilmektedir. İş ile ilgili yaptıkları sınırlı harcamalarda bu kart kullanılabilir. Tüm Yönetim kurulu üyelerinin toplam temsil ve ağırlama harcamaları 2020'de 39 bin 406 liradır. Bu iddialara arkadaşlarımız çok üzüldü. Konunun detayı bilinmeden çok sert ifadeler kullanıldı."
Hüseyin Aydın, "görev zararının" bütçe uygulamalarındaki teknik bir tanım olduğunu belirterek, "Bütçede görev zararı olarak görünen ve zaman zaman 'kamu bankalarının görev zararı arttı' şeklinde lanse edilen tutarlar, teknik bir tanımdan ibarettir. Kamu bankaları ne görev zararı ne de zarar ediyor. Bu hesabın adı 'çiftçi faiz desteği ödemeleri' şeklinde düzenlense bu yanlış anlama da ortadan kalkmış olur." ifadelerini kullandı.
Aydın, Çukurova'ya dolaylı Turkcell hissedarlığı ile ilgili olarak 2014'te kullandırılan krediye ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"CFI'nın (Çukurova Finance International) Turkcell'de dolaylı payı vardı. 2014'te Çukurova Grubu'na kredi verildi. Kullandırılan kredi de geçen yıl tahsil edildi. Şirket, Virgin Adaları'nda 2005'te çeşitli avantajlar göz önünde bulundurularak kurulmuştur. Bu şirketin kendi tasarrufudur. Kredi verilirken de, kapatılırken de süreç tüm şeffaflığıyla kamuoyuyla paylaşıldı."
Aydın, kredinin Turkcell tarafından kullanılmadığını aktararak, "Bilançolarıyla ilgili bir durum söz konusu değildir. Ancak Çukurova'nın dolaylı hissedarlığı nedeniyle kredinin kullanımı neticesinde ilgili hisseler Turkcell kurucu hissedarı olan Çukurova'nın kontrolünde kalmaya devam etmiştir." ifadelerini kullandı.
Kredinin tahsis edildiği tarihte Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi olmadığının altını çizen Aydın, "Yönetim kurulu üyesi olmam çok daha sonraki bir tarihtedir. Ortaklar arası uyuşmazlıkların ki 2005'ten beri devam etmekteydi, sonuçlanmasına yönelik geçtiğimiz dönemde hissedarlar beni yönetim kurulu üyeliğine uygun görmüşlerdi. Bu görevlendirme, ilgili kredi kullandırımından çok sonra gerçekleşti. Mevzuatta bu üyeliği yasaklayan bir düzenleme yok, zaten yasağa tabi olan bir durum da değil." ifadelerini kullandı.