Yaşar Kızılbağ
Türkiye, petrole dayalı ürünlerde son yıllarda dünyadaki yerini hızla yukarıya taşıyor. TÜPRAŞ ve Socar gibi şirketler bugün ihracatta başı çekerken alt sektörlerde de Rusya'ya alternatif arayan ülkeler Türkiye'ye yönelmeye başladı. Öyle ki fazla bir geçmişi olmamasına rağmen madeni yağ sektöründe hızla başlayan yerlileşme sonucu Türkiye hem üretim hem de ihracatta dünyada 16. sıraya yükseldi. Petrol ürünleri ve madeni yağ sektöründe 2014 yılında sadece 14 yerli firmanın olduğunu anlatan Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak "Şu anda 130 firmanın büyük çoğunluğu yerli" dedi. Koçak'la petrol ürünleri ve madeni yağ sektörünü konuştuk.
■ Öncelikle derneğinizden kısaca bahseder misiniz?
2004 yılında kurulduk. EPDK'nın kurulmasıyla birlikte çevre ve ÖTV mevzuatı gibi sektörümüzü ilgilendiren konularda ihtiyaç doğdu. 18 üyeyle kurulduk. Şu anda 26 üyemiz var. Bu alanda üretim yapan firmaların EPDK'dan lisans alma zorunluluğu var. Lisanslı 130 lisanslı üretici var
■ Sizin sektörde yerli-yabancı dağılımı nasıl?
Yerli firmaların sayısı 2000'li yıllardan sonra arttı. O yıllarda yerli üretici firma sayısı 15 civarındayken bu sayı hızla arttı. Şu anda 130 firma var bunların 100'ü aşkını yerli. Yerli üreticiler dünyada üretilen birçok madeni yağı üretme kapasitesine sahipler. Aynı zamanda 150'den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz.
■ Anlaşılan bu sektörde de yerlileşme son yıllarda arttı...
Savunma sanayiindeki yerlileşme kapsamında biz de üzerimize düşeni yapıyoruz. İnsansız hava araçları, helikopter yağları, yeni üretilen silahların yağlarıyla ilgili tamamlanmış projelerimiz var. Ama aynı zamanda devam eden projeler de bulunuyor. Yurtiçinde bu yağları üretmek suretiyle cari denge üzerinde de olumlu bir etki yapıyoruz.
■ Madeni yağda Türkiye'nin dünyadaki yeri nasıl?
Hem üretim hem de ihracatta ilk 20'nin içindeyiz. 16. sıradayız. Madeni yağ sektöründe dünyada bir marka olmaya başladık. Uluslararası firmalara fason üretim yapan birçok firmamız var. Artık uçak yağını üretebilecek madeni yağ tesislerimiz var. Yani bizler madeni yağ konusunda ne Avrupa'nın, ne de Amerika'nın gerisindeyiz. Şu anda iyi bir konumda olduğumuzu söyleyebilirim.
■ Geçtiğimiz yıl ne kadarlık bir ihracat artışı yakaladınız?
Bulunduğumuz sektör mineral yakıtlar, madeni yağlar ve ürünleri ihracatı 2021 yılında 5.5 milyar dolar ihracat yaptı. Kasım sonunda bu rakam 8.5 milyar dolara çıktı. 2022'yi 9 milyar dolar ihracatla kapatırız. Bu yıl ise 12 milyar dolar hedefliyoruz. Kilogram ihracatımız ise 2 dolar yaklaştı. Bu da sektör açısından sevindirici bir durum. Dünya kimya sektörünün büyüklüğü 3.25 trilyon dalar. Bunun 463 milyar dolarlık bölümü madeni yağ. Türkiye madeni yağ sektöründe ise son beş yıllık büyüme yaklaşık yüzde 188. Madeni yağda, kimya ihracatının üzerinde bir büyüme yakaladık. Kimyadaki büyüme yüzde 71.
■ Kullanılan motor yağları veya diğer madeni yağlar bir süre sonra atık haline geliyor. Bu konuda nasıl bir süreç izleniyor.
Madeni yağda oluşan atıkların toplanmasıyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın mevzuatı var. Bu mevzuat gereği atık geri dönüşüm firmaları kuruldu. Bu firmalar da lisans almak zorunda. Bu alandaki firmaların sayısı da rafineri kalitesi de arttı. Şu an atık yağ işi yapan 22 firma var. Fakat Türkiye'de halen atık yağlardan üretilmiş yağlara karşı bir ön yargı var. Tüketici kalitesizmiş gibi görüyor. Oysa kalitesinde sorun yok. Avrupa ve Amerika'da bu tür yağların üzerine 'atık yağlardan üretilmiştir' ibaresi konuluyor ve büyük ilgi görüyor. Zaten bizim atık yağ ya da geri dönüşüm yağ kullanımıyla ilgili kanuni bir zorunluluğumuz var. Satışı yaptığımız madeni yağda şu anda yüzde 8'i kadar kullanmak zorundayız.
■ Kalifiye eleman sıkıntısı birçok sektörde var. Sizde durum nasıl?
Bizde de özellikle gelişmiş bölgelerdeki üretici firmalar gerek kalifiye eleman, gerekse imalatta çalışacak işçi bulmakta zorluk çekiyor. Bununla ilgili ara eleman yetiştirmek üzere meslek liselerinde reform yapılması çok önemli. Meslek liseliye üniversiteye girerken kendi dalına ek puan verilmeli.
■ Sektörün yatırım iştahı nasıl?
Sektörün yatırım iştahı çok fazla. Ancak inşaat maliyetleri çok arttı. Devletin başlattığı yatırım kredileri var ama vade 2 yıl ödemesiz 10 yıla çıkarılırsa çok daha fazla firmanın yatırım yapacağını biliyoruz. Uzun vadeli kredi imkanları tanınmalı ki yatırımcı makine ve teçhizat alabilsin.
YERLİDEN ALINAN KATKI PAYI YABANCIYA YOK
■Poşetteki gibi bu ürünlerde de katkı payı var mı? Aynen devlet geri kazanım katkı payı alıyor. Her sattığımız ürünün kilogramında 1.5 lira katkı payı veriyoruz. Ayrıca Türkiye'de madeni yağ üretimi yapan üreticiler EPDK'ya yaptıkları satıştan dolayı da bir katılım payı ödüyor. Aynı zamanda üretilen madeni yağlara TSE alma zorunluluğu var. Ancak bu yerli üretici için bir yük oluşturuyor. Oysa ithal edilen madeni yağlarda EPDK'ya katkı payı ödemesi ve TSE alma zorunluluğu yok.
■ Bu haksız rekabet yaratmaz mı? Aynen, haksız rekabet yaratıyor. İhracatta biz 5 cent'in pazarlığını yaparken yerli-yabancı ayrımı yapılması bizleri üzüyor. İthal ürünlere de bu tür yükümlülükler getirilsin. Birçok ülke gümrük vergileri vs. ile yerli üreticisini koruyor.
Savunma sanayiinde yerlileşme kapsamında biz de üzerimize düşeni yapıyoruz. İHA'lar, helikopterler ve yeni silahların yağlarıyla ilgili birçok projeyi tamamladık. Halen devam eden birçok proje de varKAMU VE ÖZEL SEKTÖR ORTAK YATIRIM YAPMALI
■ Petrol ürünleri sektöründe ne gibi sorunlar var?
Hammadde fiyatları önceki yıl başında 1700 dolar iken 1000 dolara kadar düştü. Bu sevindirici. Ancak katkı maddelerinin büyük bölümü hâlâ yurtdışından geliyor. Bunların Türkiye'de üretilmesi için özel sektör ve devlet işbirliği yapmalı. Çünkü büyük yatırımlar gerektiriyor. Ayrıca uçak yağı yapmak istedik ancak bu üretilen yağların kullanılabilmesi için Boeing gibi uçak üreticilerinden sertifika almak gerekiyor. Fakat ciddi yük getirdiği için aşama kaydedemedik. Bu süreci de devletin yardımıyla aşabiliriz.
AMBARGO SONRASI TÜRKİYE'YE YÖNELDİLER
■ Sektör olarak ağırlıklı ihracatınız nereye?
Ortadoğu, Türki cumhuriyetler ve Afrika ülkeleri. Ancak hedefimize Güney Amerika ve Uzakdoğu pazarını da koyduk. Oralardan da talepler gelmeye başladı. Rusya'ya uygulanan ambargodan dolayı Rusya'nın ihracat yaptığı ülkeler alternatif arayışına girdi. Bu ülkeler arasında Türkiye de var. Ayrıca Rusya'ya da bu dönemde ihracatımız artıyor.