Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Grand Tarabya Oteli'nde, bu yıl yedincisi düzenlenen Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi'nin açılışında konuştu. Konuşmasına göçmen krizine vurgu yaparak başlayan Erdoğan, "Maalesef Türkiye insani krizler karşısında verdiği onurlu mücadelesinde yalnız bırakıldı. 5 yıldır Suriye ve Irak'tan gelen 2,5 milyon göçmenin yol açtığı yükün tamamını tek başımıza sırtlandık.
8.5 MİLYAR DOLAR HARCADIK
Sadece Suriye'den gelen göçmenlere kamplarda harcadığımız para 8,5 milyar dolar. Bu kamplarda 280 bin mülteci yaşıyor. Bunun dışındakiler ülkemizin değişik şehirlerine dağılmış vaziyette.
İSTANBUL'DA 500 BİN MÜLTECİ
Sadece şu İstanbul'umuzdaki göçmen, mülteci sayısı ne biliyor musunuz? Yaklaşık 500 bin. Bunları düşündüğümüz zaman insanlık 'Türkiye nasıl olsa bunun hakkından gelir' deme lüksüne sahip mi? Acaba devletler böyle bir lükse sahip mi?" Buna karşılık uluslararası toplum, bilhassa da Avrupa ülkeleri, bu sorunu görmezden gelmekle kalmadı, krizin daha da derinleşmesine yol açacak bir tutum içine girdi" diye konuştu. Erdoğan konuşmasında şu mesajları verdi:
Esad'ın arkasında duran en az onun kadar suçludur
İslam düşmanlığıyla birleşen ırkçılık, en büyük felaket, en büyük tehdit. Bugün yaşadığımız insani krizlerin ve terör olaylarının başmüsebbibi, kendi halkından 380 bin kişiyi katleden Esed rejimidir. Esed, bir devlet terörü estirmektedir. Çok açık, net söylüyorum, devlet terörü estiren bu kişinin arkasında duranlar, en az onun kadar suçludur. Hâlâ 'Gitsin mi, gitmesin mi'... Bunu tartışmanın, tüm Suriye halkına değil, insanlığa ne tür bir mesaj olduğunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Rejim, iktidarını, mezhep çatışması ve terör örgütlerinin faaliyetleri üzerinden sürdürmeye çalışmaktadır."
Şimdi kuzu sarması oldular
Bugün bölgedeki tüm terör örgütleri doğrudan veya dolaylı olarak Esed rejimine hizmet ediyor. Esed, şu anda DAEŞ'in petrolünü almakta ve paraya çevirmektedir. Bunu görmemek için kör olmak lazım. DAEŞ'le PYD'nin, YPG'nin hiçbir farkı yoktur. PYD'yi Esed destekliyor. Ama düne kadar oradaki Kürtlere düşmandı Esed. Bizim görüşmelerimizin de iyi olduğu zamanlarda Suriye'de yaşayan Kürtlere kimlik kartını vermiyordu. Biz 'Ya ne yapıyorsun. Ver, bu senin vatandaşın' diyorduk, vermiyordu. Biz ona baskı yapıyorduk, 'Bunlar senin halkın, vatandaşın'... Ama şimdi kuzu sarması oldular, bu hale geldiler.
İslam'la ilişkileri olamaz
DAEŞ'le mücadele adı altında PYD'ye destek veren, bu iki örgüte de aynı nazarla bakmayan herkes, terörizme müsamaha gösteriyor demektir. Hele DAEŞ üzerinden İslam'ı ve Müslümanları tahkir edenler, kesinlikle büyük bir yanlışın içindedir. Esasen, El Kaide, Boko Haram gibi İslam'ı istismar eden tüm terör örgütleri, Müslümanları katletmekte, Müslümanlara zarar vermektedir. Bu örgütlerin hiçbirinin İslam'la en küçük bir ilişkisi yoktur, olamaz.
Paris'te kapıyı çaldı başka yerde de çalar
Terörizm herhangi bir dinle, milliyetle, uygarlıkla veya etnik grupla ilgili hale getirilemez. Halkı Müslüman olan ülkelerin siyasi liderlerini, ilim adamlarını, din adamlarını bu konuda tavır koymaya davet ettik, davet ediyoruz. Bunu hep birlikte yapmak durumundayız. Eğer yapamazsak, bugün Ankara'da bizim kapımızı çalan, bunu geçenlerde söyledim. Dedim ki 'Bak yarın da sizin kapınızı çalar.' Nitekim Paris'te kapıyı çaldı. Fakat Paris'te bitti mi? Başka bir yerde de bu kapıyı çalar.
AB'ye Nabucco eleştirisi
Enerji, Türkiye'nin kalkınma alanındaki çalışmalarının en başta gelen konularından biri. Son 13 yılda birçok önemli projeye imza attık. Buradan AB'ye sesleniyorum: Biz sizinle de Nabucco'yu imzaladık. Aradan 6 yıl geçti. Niye adım atamadık? E sen para çıkarmazsan, tedarik, bunu halletmezsen, bu iş yürümez. Ondan sonra faturayı bize kesiyorlar? Bizim görevimiz transit. Bizim bir özelliğimiz daha var, tüketiciyiz. Ona da varız. Ama sen tedarik yaptın mı? Parayı getirdin mi? Bak Azerbaycan adımı attı. Biz de kalktık Azerbaycan'a ortak olduk. Şu anda ortaklar olarak el ele verdik, temeli attık ve şu anda da ihaleler yapıldı, inşaatlar hızla devam ediyor.
Güneş sadece ısıtmamalı
Enerjiyle alakalı hiçbir şeyi boşa çıkarmamamız lazım. Esen rüzgardan enerji elde etmek önemli. Güneş, sadece bizi ısıtmamalı. Eskiden 'Su akar, Türk bakar' derlerdi. Şimdi bunu değiştirdik. 'Su akar, Türk yapar' dedik, buna dönüştürdük. Ve yoğun bir şekilde hidroelektrik santrallara girdik. Aynı şekilde RES'lere, rüzgar enerji santrallarına yüklendik. Şimdi güneş enerji santrallerine yükleniyoruz. Bu alanlarda bunları çoğaltmak suretiyle çok daha farklı konuma gelmiş bulunuyoruz."
Paris, Ankara Gaziantep'te...
Erdoğan, sözlerini, "Daha adil, daha huzurlu, daha güvenli bir dünya temennisiyle Paris'te, Ankara'da, Gaziantep'te, Beyrut'ta, dünyanın değişik yerlerinde teröre kurban olan tüm insanların ailelerine başsağlığı diliyorum. Yaralılara şifalara diliyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum" diyerek tamamladı.