Merkez’i sınırlar yeniden çizilmeli

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin Merkez Bankası’yla ilgili yorumu özerklik tartışmasını yeniden başlattı. ''Alınan kararlar, hükümetin ekonomik hedefleriyle uyumlu olmalı'' diyen piyasacılar da Merkez’in görev tanımı konusunda özerklik tartışmasının yararlı olacağı görüşünde.

1

SELİM KARAHAN

selim.karahan@aksam.com.tr

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin Merkez Bankası’nın görev tanımının değişmesini gerektiğini söylemesi yeni bir tartışma başlattı. Dünyada Merkez bankalarının görev ve bağımsızlık tanımı aslında 100 yıla yakın bir süredir tartışılıyor. Bu konu ilk olarak David Ricardo’nun 1824 yılında yayımlanan “Bir Milli Bankanın Kurulmasına İlişkin Plan” başlıklı çalışmasında ele alındı. Ricardo, çalışmasında merkez bankası olarak ifade edilebilecek para arzını sağlayan aracı kurumun harcama yapan hükûmetten farklı bir kurum olması gerektiğini ifade etti. 

TABU YIKILMAYA BAŞLADI 

1824’ten beri bu fikir gerek ekonomistler gerekse siyasetçiler arasında sık sık tartışıldı. Ülkelerdeki sosyoekonomik gelişmeler ve uluslararası ilişkilerdeki değişiklikler bu tartışmanın yönünü belirledi. 21. yüzyıla gelindiğinde ise serbest piyasa, özellikle likidite ihtiyacı bulunan gelişmekte olan ülkelere katı bir bağımsızlık anlayışını adeta dikte etti. Son yıllarda ise Türkiye’de oluşan güçlü siyasi irade neredeyse tabu haline getirilen bu konuyu tartışmaya açtı. Uzmanlar merkez bankasının görev tanımı konuşunda sağlıklı bir özerklik tartışmasının yararlı olacağını düşünüyor. 

MERKEZ UYUMLU OLMALI 

Adnan Bali’nin “Merkez Bankası’nın görev tanımı değişmeli” tespitini AKŞAM’a yorumlayan uzmanlara göre ‘Merkez Bankası kararları tartışılamaz’ yaklaşımı doğru bir yaklaşım değil. Bu noktada, Merkez Bankası’nın da seçimle işbaşına gelen hükümetlerin ekonomik programlarına uyumlu kararlar alması gerekiyor. Üstelik ‘Uyumlu karar’ tanımı, siyasetin doğrudan müdahalesi anlamına da gelmiyor.

Tartışılabilir olmak zorunda

Denizbank Menkul Değerler Yetkilisi Erhan Aykut: Merkez Bankası kararları tartışılamaz, kimse bunlara dokunamaz yaklaşımını doğru bulmuyorum. Hükümet birçok kararlar alıyor, 5 yıllık program yapıyor. Merkez Bankası’nın da buna uyumlu kararlar alması gerekir. Uyumlu karar alınması veya siyasetin kararlarda söz sahibi olması doğrudan kararlara müdahale anlamına gelmiyor. Bu açıdan özerkliğin sınırları ve yetki alanları dikkatlice tartışılmalı. Ayrıntılı bir şekilde istişare edilmeli.

Konsensüs halinde politika üretilmeli

ALB Forex Araştırma Uzmanı Enver Erkan: Son yıllarda Merkez Bankası’nın sürekli olarak hedeflenen enflasyon seviyesinin üzerinde kaldığını gördük. Merkez Bankaları’nın para politikaları nezdinde ekonomiye yapacakları etki bir noktada son bulmakta ve burada kalıcı iyileşme için mali politikaların devreye girmesi gerekiyor. Mali politikalar Merkez Bankası’nı kısıtlayıcı değil, Merkez Bankası para politikalarıyla konsensüs halinde olursa ideal ekonomik iyileşme sağlanır."

Özerklik tartışması yeniden alevlendi

Siyasi alanda sorumluluğu olmayanın sözünün de olmaması gerektiğini söyleyen Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali “Ekonomik büyüme, enflasyon dış ticaret açığı cari denge, istihdam gibi bir çok hedef var. Bunların bir kısmı teknik alanın içine, bir kısmı da siyasi alanın içine girer. Finansal İstikrar Komitesi alanındaki bazı başlıkların da siyasal sonuçları var. Bunu nasıl Merkez’in özerkliği içinde tanımlayabiliriz? Görev alanı yeniden tanımlanmalı” açıklamasında bulunmuştu.