İHA
Gümüşhane Üniversitesi Doğa Bilimleri Fakültesi Jeolojik Mühendisi ve Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nafız Maden, Doğu Karadeniz'de petrol rezervinin bulunup bulunmadığına dair numune almak için denize açıldı. Çayeli ilçesinin yaklaşık 7 Mil açıklarında suyun üzerinde bulunan tabakalardan örnekler alıp petrol potansiyelini öğrenmek için Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) gönderdi.
"BU BÖLGE OSMANLI TARİHİNDEN İTİBAREN BİLİNEN BİR YER"
Çayeli'nde bulunan petrol rezerv alanının Osmanlı dönemlerine uzandığını ifade eden Nafız Maden, "Şu anda Çayeli'nde 7-8 mil açıklarındayız. Mevkie gelmeden önce petrol kokusunu aldık. Daha sonrasında da petrol sızıntılarının üzerindeyiz. Burası Osmanlı döneminden beridir bilinen bir mevki. 1925 yılında Rize'nin kara tarafında bir yerel paşaya buranın ruhsatı verildi. Ancak sondaj faaliyeti gerçekleştirilmediği için 1928 yılında iptal edilmiş. Cumhuriyetle beraber petrol şubesi müdürü Cevat Eyüp Taşman, Kemal Lokman ve eşi Melike Taşman'la birlikte burada 2-3 defa gelinmiş. Bu mevkiden de örnekler alınmış. Bugün bilinen petrol sızıntısından örnekler aldık ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklarına gönderilecek. Jeokimyasal analizleri yapılarak keojen tipi ve petrolün kalitesi buradan tespit edilmeye çalışılacak. Sadece Doğu Karadeniz'de Çayeli'nde yok. Çayeli'nden başka Ünye açıklarında var. Hatta daha doğuda Gürcistan, Batum açıklarında dört mevkiide petrol sızıntıları var. Jeofizik yöntemlerle tespit edilebiliyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklarına ait Barbaros Hayrettin Paşa gemisi şu anda Ünye'nin açıklarında sismik araştırma yapıyorlar. Ondan sonra veriler değerlendirildikten sonra sondaj faaliyetlerine geçilecek" şeklinde konuştu.
"BURADA GÜNDE 1 TON PETROLÜN YÜZEYE SIZDIĞINI YILDA YAKLAŞIK 350 TON OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİR"
Prof. Dr. Maden, petrol rezervinden yılda yüklü miktarda petrolün sızdığını belirterek "Büyük bir alanda sızıntı var. Yapılan hesaplamalar burada günde 1 ton petrolün yüzeye sızdığını yılda yaklaşık 350 ton olduğunu göstermiştir. Bu sızıntılardan hafif olanlar güneşle beraber buharlaşıyor. Ağır olan kısımda yine birikerek yine yoğunluğu arttığı için toplanıyor. Sondaj gemisi gelmeden önce sismik araştırma yapılması gerekiyor. Bu araştırmalar neticesinde sondaj lokasyonunun ilgili uzman kişilerce belirlenecek. Ondan sonrada sondaj faaliyetine geçilecek. Sondaj faaliyetleri sonucunda bu rezervuar alanı sismik yorumlamalarla yapılan sondaj alanı ve oradan da petrolün çıkması gerekiyor. Dolayısıyla bir sondaj gemisinin buraya gelip sondajın yapılması gerekiyor. Birkaç noktadan sondaj yapıldıktan sonra muhtemel rezerv alanı hesaplanabilecek" diye konuştu.