Yerin altındaki güneş olarak bilinen jeotermalden enerji üretimi Türkiye’de 2010-2017 dönemini kapsayan 10 yılda 11 kat artmasına rağmen halen mevcut potansiyel kullanılamıyor. Bu potansiyelin kullanılmamasında jeotermale ilişkin algı karmaşası ve yanlış bilgiler önemli faktör olarak görülüyor. Verilere göre Türkiye’de halen ülke geneline yayılmış yaklaşık 1.000 adet doğal çıkış şeklinde değişik sıcaklıklarda jeotermal kaynağı bulunuyor. Türkiye’de jeotermal potansiyeli oldukça yüksek olup potansiyel oluşturan alanların yüzde 78’i ise Batı Anadolu’da yer alıyor.Uzmanlara göre, Türkiye’nin enerji sektöründeki dışa bağımlılığını azaltmanın yolu temiz enerjiden geçiyor.
FIRSATI KAÇIRMAYALIM
Dünyanın en büyük jeotermal rezervine sahip ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de ise jeotermal enerjiye ilişkin yanlış ve eksik bilgilendirme ve bazı yanlış uygulamalar nedeniyle çok önemli fırsatlar kaçırılıyor. Türkiye’de ilk akla gelen otoritelerden biri olarak gösterilen, bu alanda dünya çapında araştırmalara imza atmış isimlerden biri olan Nevada Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Çengel, fosil yakıtlardan enerji üretiminin, soluduğumuz havadan, iklim değişikliğine kadar pek çok olumsuz faktöre yol açtığını söyledi.
ÇEVRE DOSTU ENERJİ
Jeotermal enerjiye ilişkin oluşan algı karmaşasına ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yunus Çengel “Jeotermal değil yanlış bilgi zarar veriyor” dedi. Prof. Çengel “Ülkemizde bolca bulunan jeotermal kaynak, gerekli hassasiyet gösterildiği ve en iyi uygulamalar örnek alındığı takdirde dünyada en çevre dostu enerji türlerinden biri olarak biliniyor. Yerli ve yenilenebilir bir enerji olan jeotermal enerji, aynı zamanda üretilen birim elektrik enerjisi başına çevreye ve sağlığa en az zarar veren enerji türleri arasında yer alıyor. Ancak jeotermal enerjiyle ilgili de çok sayıda doğru bilinen yanlış bulunuyor. Kulaktan dolma ve kim tarafından üretildiği bilinmeyen bilgilere kesinlikle itibar etmemek gerekiyor. Bu yanlışların önüne geçmek için bilimsel makaleleri referans almak şart” dedi.
REKOLTE ARTTI
Prof. Çengel şunları söyledi: “Özellikle Aydın Bölgesi’ndeki jeotermal rezervlerinin, incir ve zeytin gibi doğal bir zenginlik olarak görülmesi gerekiyor. Kamuoyundaki bilgi kirliliğinin aksine, resmi veriler jeotermal enerjinin incir ve zeytin üzerinde olumsuz bir etkisinin olmadığını ortaya koyuyor.”
SAĞLIĞA ETKİSİ YOK
Prof. Dr. Yunus Çengel “Jeotermal enerjinin insan sağlığını olumsuz etkilediği düşüncesi yanlış bilgilerin başında geliyor. Jeotermal enerjinin sağlığı olumsuz etkileyen hiçbir etkisi bulunmuyor ve insan hayatını tehdit etmiyor. Buna rağmen zaman zaman jeotermal enerjinin sağlığı etkilediği savunulup jeotermale karşı çıkan bir yaklaşım gözleniyor” dedi.
JEOTERMAL NEDİR?
Jeotermal kaynak, dünyanın alt yüzeyinde elde edilen ısıdır. Su ve / veya buhar jeotermal enerjiyi dünya yüzeyine taşır. Özelliklerine bağlı olarak, jeotermal enerji ısıtma ve soğutma amacıyla veya temiz elektrik üretmek için kullanılabilir. Farklı sıcaklıklardaki jeotermal kaynaklar için farklı teknolojilerden yararlanılır. Bununla birlikte, elektrik için, genellikle tektonik olarak aktif bölgelere yakın konumdaki yüksek veya orta sıcaklık kaynaklarına ihtiyaç duyulur. Jeotermal kaynağı enerjiye dönüştürmek için kullanılan 3 farklı santral vardır.
NASIL ELEKTRİĞE DÖNÜŞÜR?
Kuru buhar santrallerinde, yeraltından gelen basınçlı buhar direkt türbinlere gönderilir ve türbinler dönmeye başlar. Bu sayede elektrik üretimi gerçekleşir. Flaş buhar santrallerinde, yeraltından gelen basınçlı sıcak su ayrıştırıcıya girer. Ayrıştırıcıda sıcak su soğutulur ve yeraltına geri gönderilir. İşlem sırasında ortaya çıkan su buharı, türbinleri döndürerek elektrik üretimini sağlar. Çift çevrim santrallerinde ise, yeraltından gelen sıcak su borular ile bir tankere yönlendirilir. Önceden tankerin içerisinde bulunan suyu ısıtır. Oluşan basınçlı buhar da türbinlere yönlendirilir. Türbinlerin dönmesi sayesinde jeneratör elektrik üretmeye başlar.
NASIL KULLANILIR?
Jeotermal enerjinin başlıca avantajları, yüksek kapasiteye sahip olması ve hava koşullarına bağlı olarak değişmemesidir. Yani jeotermal enerjiden, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından farklı olarak yılın 365 günü yararlanılabilir. Bu nedenlerden dolayı, jeotermal enerji santralleri, bazal yük elektriği sağlamanın yanı sıra, bazı durumlarda diğer elektrik üretim yöntemlerine yardımcı hizmetler sağlayabilir.
NEVADA ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. YUNUS ÇENGEL: DÜNYADA KARŞI ÇIKAN ÜLKE YOK
Nevada Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yunus Çengel “Çevre konusunda dünyanın en hassas ve bilinçli yeri olan ABD’nin Kaliforniya eyaleti dahil, dünyanın hiçbir yerinde jeotermal enerjiye karşı çıkılmıyor. Aksine, jeotermal enerji doğal zenginlik olarak görülür” dedi. Prof Çengel’in tespitleri şöyle:
Jeotermal enerji hakkında akıl ve bilimi rehber edinip benzer yapıcı bir yaklaşımla, varsa yapılan yanlış uygulamalara, suiistimallere, odaklanıp bunların düzeltilmesi için yerel yönetimler ile eşgüdümlü çalışmak gerekiyor.
Jeotermal enerji hakkında uzlaşmacı bir yaklaşımla ortak bir zemin oluşturup birlik olmak, ancak bilimsel veriler ışığında bilimin birleştirici gücü ile gerçekleştirilebilir. Bu da Aydın’da hava, su, toprak ve tarım ürünlerinde düzenli ölçümler yaparak ve bilimsel verilere dayanarak halkın bilgilendirilmesi ile mümkün. Aynı zamanda sorunlara cevap bulmak için gerekli Ar-Ge’nin yapılması, yapılan çalışmaların da kamuoyu ile de paylaşılması önemli.
KANSERE NEDEN OLMAZ
“Jeotermal ile ilgili sıklıkla dile getirilen iddialardan biri de jeotermal enerji üretimi sırasında bölgedeki kanser vakalarının arttığı. Ancak bu iddiaları destekleyecek hiçbir veri bulunmuyor. Jeotermal gaz atıklarının kanserojen bir etkisi yoktur. Doğru uygulamalarda tüm jeotermal su, kanun gereği tekrar yer altına reenjekte edildiği için jeotermal sular dünyanın hiçbir yerinde insan sağlığına bir tehdit olarak görülmez. Modern jeotermal santrallerde yüksek basınçlı dalgıç pompalar kullanılarak çıkarılan su gün yüzü görmeden yer altına geri basılır. Bu nedenle de hiçbir olumsuz etkiyle karşılaşılmaz.’
“Türkiye’de 2010-2017 döneminde jeotermal elektrik santralleri kurulu gücü 97 MW’tan 1064 MW’a çıkmış yani 11 kat artmıştır. Aydın Ticaret Borsası’nın 2017 raporunun TUİK kaynaklı incir ile ilgili verilerine göre: Ağaç başına verim 2010’da 27 kg iken, bu miktar 2017’de 31 kg oldu. Yani azalmak şöyle dursun, jeotermal santrallerin hızla hayat geçtiği bu 7 yıl zarfında %15 arttı. İncir üretim miktarı 2010’da 255 bin ton iken, 2017’da 306 bin tona çıktı (%20 artış). Kuru incir üretimi de aynı dönemde 59 bin ton’dan 78 bin tona yükseldi (%32 artış). Keza, 2010’da 185 milyon dolar olan toplam incir ihracatı da 2017’de 299 milyon dolara yükseldi (%62 artış). İhracat birim fiyatı da 2010-2017 döneminde kg kuru incir başına 3.75 dolardan 4.34 dolara çıkmış (%16 artış). Bu veriler, incirde gidişatın iyi mi yoksa kötü mü olduğunu gayet net gösteriyor.”
“Silikon Vadisi’nin ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yer aldığını hemen hepimiz biliriz. Ancak ABD’de tarım deninde de Kaliforniya eyaleti akla geldiğini herhalde çoğumuz bilmeyiz. İlginçtir ki, ABD’de jeotermal enerji denince yine Kaliforniya eyaleti akla gelir. Çevre duyarlılığı en yüksek olan ve hava kirliliği konusunda en yüksek standartları hassasiyetle uygulayan yer de Kaliforniya eyaletidir. Bu da göstermektedir ki tarım, temiz çevre ve jeotermal enerji birlikte var olabilirler.”