ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE
Turizm sektörü, kısıtlamalarla geçen 2 yılın ardından 2022 yılında derin bir nefes aldı. İstanbul ise bu dönemde dünya turizm piyasasında en hızlı toparlanan destinasyonlardan biri oldu. Uzun yıllar Asya'da çalıştıktan sonra bu senenin başında Raffles İstanbul Zorlu Center'da genel müdür koltuğuna oturan Andrew Steele, şehirdeki yıl boyunca 5 yıldızlı otellerin yüksek doluluklarla çalıştığını hatta bazen turistlerin otellerde yer bulmakta zorlandığını söyledi., "İstanbul turizm piyasası eski, görkemli günlerine geri dönüyor" diyen Steele, pandemiyle birlikte seyahatlerine son veren Çinlilerin de önümüzdeki günlerde yeni bir turizm hareketi başlatacağını söyledi.
Son olarak Maldivler'de görev yapıyordunuz. Pandemiden sonra Türkiye'ye geldiniz. İstanbul nasıl bir durak sizin için?
30 yılı aşkın süredir Asya'da bulunuyorum. Pandemiden önce Bali'de yaşıyordum, öncesinde de Çin'deydim. Şimdi 15'inci ülkemdeyim. Geçen yıl aralık ayında bana "Tamam Andrew, sırada yeni bir ülke var" dediler. Bana bazı seçenekler sundular ancak İstanbul'un ismi geçince ben, "Evet, kesinlikle, yüzde 100 İstanbul" dedim. Burada daha önce eşimle turist olarak gelmiştik. Şehri ve ülkeyi çok seviyoruz. İstanbul kesinlikle benim tercihimdi.
Neden hemen İstanbul'u tercih ettiniz?
Ben bir tarih insanıyım. Kültürü seviyorum, yemeği seviyorum. Bu şehirde hepsi var. Bu açıdan bakıldığında sanırım eşimle bu konuyu konuşmam 10 saniye kadar sürdü. Diğer alternatif ülkeler de dünyanın en büyük başkentleriydi. Ama biz İstanbul'u her zaman sevdik, bu şehirden hep keyif aldık. Bilmem reenkarnasyona veya bu tür şeylere inanır mısınız. Bazen bir şehri çok iyi tanıdığınızı, o yerle bir bağlantınız olduğunu hissedersiniz ya benim için İstanbul da bu yerlerden biri. Burası keşif yapmak için harika bir şehir. Bir on yıl da burada olsanız, tamamını göremeyebilirsiniz. İstanbul hakkında bir diğer harika şey ise yürünebilir bir şehir olması. Herhangi bir yere gitmek için arabanızın olmasına gerek yok. Metro da çok iyi işliyor.
Peki, biraz da sektörden bahsedersek, pandeminin turizm sektörü üzerinde güçlü bir etkisi oldu. Yaşananların dünya genelinde sektörü değiştirdiğini düşünüyor musunuz? Değişimler kalıcı mı?
Kişisel görüşüm pandeminin tüm işlerdeki paradigmaları değiştirdiği yönünde. Konaklama ve havacılığın geneli derinden etkilendi ama ister konaklama sektöründe otelini kapatmak zorunda kalan bir işletmeci olun, ister evden çalışan bir bankacı olan, şehir kısıtlamaları tüm sektörlerin canını yaktı. Fakat konaklama sektörüyle ilgili harika şeylerden biri, inanılmaz dayanıklı olmamız. Süreçleri ustaca yönetiyoruz ve hızlı adapte olabiliyoruz. Sanıyorum pek çok otelde bir iki haftalık kriz döneminin ardından işler tersine döndü ve insanlar topluluğumuza nasıl hizmet edebiliriz diye sormaya başladı. Pandemiden çıktığımızda ise, 'intikam turizmi' dönemi geldi. Seyahatte ve turizmde inanılmaz bir geri dönüş var. Otellerimiz bir kez daha doldu. Yara aldığımız birkaç yılın ardından bugün, tüm dünyada 2019 yılındaki sayılara geri dönmeye başladığımızı görüyoruz. Bu inanılmaz!
İstanbul'la ilgili sizin gözleminiz nedir? Dünya turizm pazarında Türkiye'yi nasıl bir konumda?
Türkiye'nin sahip olduğu ve sunabileceği pek çok şey var. Mesela konferanslarla iş turizminden cruise turizmine, pek çok alan söz konusu. Ben de tam olarak bu sebepten buradayım. Raffles ve diğer lüks oteller gibi istisnai tesisleriniz var. Bildiğiniz gibi pandemi süresinde iki lüks marka daha pazara giriş yaptı. Gelecek yıl da bu şekilde devam edecek. Bunların gelmelerinin bir sebebi var. Bu pazarın gücünün bir kanıtı. Ben bir ekonomist değilim ve bu sebeple ülkedeki mevcut ekonomik zorluklar hakkında yorum yapamam ama yeterince şey görecek kadar yaşadım. Kişisel gözlemimle her şeyin güvende olduğunu, düşünüyorum. İyimserim. İstanbul turizm piyasası eski, görkemli günlerine geri dönüyor.
PANDEMİ ÖNCESİNE DÖNDÜK
Raffles'ta ve şehirdeki diğer beş yıldızlı otellerde doluluk nasıl?
Pek çok küresel otelin bilgilerini paylaştığı bir sistem var ve biz rakiplerimizle pazarın genelinde nerede olduğunu ona bakarak anlayabiliyoruz. Buna göre kesinlikle söyleyebilirim ki, tüm rakiplerimiz inanılmaz bir performans sergiliyor. Biz de öyle. Pandemi öncesi olduğumuz yere geri döndük. Doluluk olarak yüzde 70-80 seviyelerinden bahsedebiliriz.
ÜST SEGMENT OTELLER TÜRKİYE'DE DAHA UYGUN
Dövizin değer kazanmasının Türk turizmine nasıl bir etkisi var. Sizce İstanbul fiyat açısından rakip ülkelere göre daha cazip bir şehir mi?
Bunların hepsi göreceli biliyorsunuz. Örneğin ben sokak yemeklerini, etnik ve yerel yemekleri severim. Bunları elbette daha ucuza yiyebilirsiniz ama üst segment bir fine dining restoranında yemek istiyorsanız, bilin ki şehirdeki restoranlar Avrupa veya Asya'da yer alan aynı seviyedeki diğer tüm yerlerle aynı fiyatlandırmayı yapıyor. Ama, örneğin Raffles'ta sunduğumuz yüksek hizmet seviyesi göz önüne alındığında, diğer pazarlara göre paranızın karşılığını inanılmaz derecede iyi aldığınızı düşünüyorum. Bu açıdan otel fiyatlarının, özellikle üst segmette daha uygun olduğunu söyleyebilirim.
Uygun fiyatlar Avrupa veya Amerikalılar için bir motivasyon mu?
Evet, öyle. Burada ince bir çizgi var. İnsanlar bir destinasyona belli bir amaç için gitmiyorsa, genellikle birkaç yeri birden araştırır. İnternete ve sosyal medyaya bakar. Arkadaşlarının anlattıklarına kulak verir. Ben bu anlamda Türkiye'nin insanlar için davetkar bir yer olduğunu ve harika bir değer sunduğunu, sahip olduğu muhteşem tarihi, kültürü, yemekleri ve gezilip görülecek yerleri paylaşmanın da bizim sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum.
1 MİLYAR KİŞİLİK ÇİN HAREKETİ BAŞLIYOR
İstanbul'daki otellerde Ortadoğulu turist ağırlıkta mı? Bir şehirde homojen bir turist kitlesi olması veya şehri tek bir pazarın domine etmesi sorun mu?
İstanbul'da böyle bir durum yok. Üstelik bence Çin kapılarını yeniden açtığında dışarı çıkmak isteyen yaklaşık bir milyarlık bir insan dalgası olacak. Ve onlar seyahat etmek isteyecekler. Sonbahar Ortası Festivali'nde yani kısa süre içinde Çinlilerin seyahatlerine başlayacakları tahmin ediliyor. Güneydoğu Asya henüz seyahat etmiyor. Onu da düşünebiliriz. Bu yaz Kapadokya'daydım ve İngilizce duyduğumdan daha fazla Portekizce duydum. Brezilya'nın, Latin Amerika'nın, Hindistan'ın yarısı Kapadokya'da. Dünyanın dört bir yanından, İngiltere'den, Avustralya'dan buraya gelen arkadaşlarım var. Dolayısıyla burayı tek pazarın domine ettiğine dair bir fikir yersiz olur.