ABD Yüksek Mahkemesi, önceki gün Halkbank hakkında alt mahkemenin 'yaptırımları delmek için İran'a yardım ettiği' iddiasına ilişkin cezai kovuşturmanın devam etmesi yönündeki kararını iptal etmişti. Halkbank da ABD Yüksek Mahkemesi'nin aldığı kararla ilgili olarak dün Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) şu açıklamada bulundu: "ABD Yüksek Mahkemesi, Halkbank davasıyla ilgili başvurumuzu inceleyip, 19 Nisan 2023 tarihinde oyçokluğuyla karara bağlamıştır. Başvurumuzda, Halkbank'ın Devlet Bankası olması sebebiyle; 1'inci FSIA (Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası) kapsamında, 2'nci ABD mahkemelerince bugüne kadar verilen kararlardan oluşan teamül hukuku (common law) kapsamında, ABD mahkemelerinde yargılanamayacağımız ileri sürülmüştür. ABD Yüksek Mahkemesi bu argümanlardan ilkini reddetmesine rağmen, İkinci İstinaf Mahkemesi'nin kararını iptal ederek, dosyayı teamül hukuku bakımından incelenerek yeniden karar verilmesi için İkinci İstinaf Mahkemesi'ne iade etmiştir. Bundan sonraki aşamada, Halkbank dosyası Yüksek Mahkeme'nin görüşleri doğrultusunda, İkinci İstinaf Mahkemesince yeniden değerlendirilip tekrar karara bağlanacaktır. Alt mahkemenin tekrar aleyhimize bir karar vermesi halinde yeniden Yüksek Mahkemeye (Supreme Court'a) başvuru hakkımız saklıdır."
NELER OLMUŞTU?
ABD Yüksek Mahkemesi, Manhattan merkezli ABD 2'nci Temyiz Mahkemesi'nin Halkbank hakkında cezai kovuşturmanın devam etmesine izin veren kararını iptal etti. Öte yandan, alt mahkemenin 'Halkbank yargılanmalı' kararını da desteklemedi.
ABD yüksek mahkemesi, İran'ın ABD tarafından uygulanan ekonomik yaptırımları ihlal etmesine yardımcı olmakla itham edilen Halkbank'ın temyiz başvurusunu değerlendiriyordu.
Halkbank, 'Yabancı Devlet Dokunulmazlık Yasası' çerçevesinde hakkındaki davanın düşmesi talebiyle başvuruda bulunmuştu.
Daha önce ABD'deki alt mahkeme Halkbank'ın ABD'de yargılanmasına imkan veren bir karar almıştı.
Halkbank alt mahkemenin kararına itiraz etmiş, çoğunluğu Türk devletine ait bir kamu bankası olması nedeniyle ABD mahkemelerinde yargılanamayacağını, devletlerin sahip olduğu dokunulmazlıktan yararlanma hakkı olduğunu savunmuştu.