Şenay BÜYÜKKÖŞDERE
Türkiye’de alışveriş merkezlerine yatırım yapan Prime Development’ın CEO’su Dr.Artuğ Çetin aynı zamanda bir ekonomist ve Uluslararası Para Reform Hareketi Derneği’nin de Türkiye temsilcisi. Geçtiğimiz günlerde ‘Nomisma - Bağımsız ve Milli Para Kitabını’ yayımlayan Çetin; kitapta dünyada paranın geleceği konusunu irdeliyor. ‘Uluslararası para reformuyla’ kaldıraç sistemini devletlerin ve milletin lehine kullanabiliriz” diyor.
Neden ‘yeni bir para düzeninden’ bahsediyorsunuz.
Banknotların kullanım oranı çok düştü. Birçok ülkede yüzde 10’un altında, İsveç gibi gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 1’in dahi altına inmiş durumda. Türkiye’de ise bu oran şu anda yüzde 10-15 arasında. Ama her geçen gün düşüyor. Çünkü dünyada elektronik para devreye girdi. Geleceğin para düzeni de bu yöne doğru gidiyor. Blokzincir tabanlı para sistemleri devreye girdi. Birçok ülke de bu konuda harekete geçti. Merkez Bankası bazlı kripto veya elektronik paralar çıkarmak için ciddi çalışmalar başlatıyorlar. Aristo parayı ‘gücünü kanundan alan’ anlamında ‘nomisma’ dermiş. Bir devlet çakıl taşına para derse biz hepimiz çakıl taşı kullanırız. Devletler de buradan yola çıkarak dedi ki ‘bizim böyle bir gücümüz var, bunu doğru kullanalım, biz bu para birimlerini elektronik ortamda oluşturalım, geleceğe hazırlanalım’. 10 yıla kadar her ülkenin dijital merkez bankası parası gelecek.
Kitabınızda günümüz para sisteminde yapılacak birkaç düzeltmeyle, devlet ve kamu borçlarının geri ödenebileceğini, halkın zenginleşebileceğini iddia ediyorsunuz. Nasıl olacak bu?
Merkez Bankaları, artık para üretmemektedir. Sistem devletler açısından kabul edilemez bir noktadadır. Adı üzerinde kısmi rezerv bankacılık sistemi, kısmi bir parayı referans vererek misli bir parayı kullanıma sürüyor. Bu da yeni üretilen paranın adeta karşılıksız olması anlamına geliyor.
TOPLUM REFAHI İÇİN
Diğer taraftan günümüz para ve bankacılık sistemi gereği kredi vermek suretiyle ticari bankalar tarafından yani “borç” karşılığı gerçekleşen bir para üretiminden bahsetmekteyiz. Buradan anlaşılan, kullanıma sürülen her birim paranın karşılığının “borç” olduğu gerçeğidir. Yani para hacminde Merkez Bankaları’nın payı yüzde 10’lara düşmüştür. Dolayısıyla parasal hacmin kontrolü meşru Merkez Bankaları’ndan çıkıp, ticari bankalara geçmiştir. Bağımsız ve Milli Para Sistemi’nin hayata geçmesi durumunda Merkez Bankaları para hacminde tam kontrole ulaşabilecek ve buna bağlı olarak da devletler halihazırdaki kamu borçlarını önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde geri ödeyebilecek finansal kabiliyete erişebilecekler. Böylelikle vergi gelirleri, borç ödemek yerine; toplumun refahı için kullanılabilecek.
KALDIRAC SİSTEMİ MİLLET LEHİNE OLSUN
Uluslararası Para Reform Hareketi Derneği (IMMR) olarak tam olarak ne yapıyorsunuz?
IMMR içinde uluslararası eski merkez bankası başkanlarının, ekonomistlerin olduğu bir dernek. Tek derdi var, her devlet, her millet parasının sahibi olsun. Uluslararası Para Sistem Reformu paranın bugünkü gibi karşılıksız üretimi yerine, bire bir karşılığı devlet tarafından üstlenilerek eskiden olduğu gibi üretilsin ve bu kaldıraçlı sistemi devletlerin, milletin lehine kullanabilelim diye uğraşıyor. Yani paranın aslında bağımsız ve milli olabilmesi adına, para sisteminin temiz olabilmesi için kurgulanmasını sağlamaya çalışıyor.
DEVLET BANKALARININ ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK
Peki burada bankaların rolü ne olacak?
Bankaların ayakta kalması hayati önemli. Bankalar bu kripto çılgınlığı içinde fonksiyonunu kabetmemeli. Bankacılık sektörü burada devletin dijital parasını alır tasarruf sahiplerine kredi olarak verir. Burada kaliteli aracılık görevini üstlenir. Bu arada bu geçişte bütün bu kurguda devlet bankanının önemi büyük.
SENYORAJ GELİRİ DEVLETE GELSİN
Merkez Bankası’nın dijital parası, sistemde nasıl yer bulacak?
Dijital Merkez Bankaları hayata geçerken bugüne kadar sisteme sokulmuş olan kaydi paralar, yeni elektronik dijital merkez bankası paralarıyla replase edilsin, sistemdeki karşılıklılık oranı artırılsın. Böylece senyoraj geliri de devlete aksın diyoruz.