Eczacıbaşı: Mutfak satıyoruz ama eğlence şirketine dönüşeceğiz

Eczacıbaşı’nın 3’üncü kuşak temsilcisi Emre Eczacıbaşı, İntema Yaşam’ın başına geçti şirketin vizyonunu tamamen değiştirdi. Harvard mezunu olan Eczacıbaşı, “Değişkenlik standart halimiz. Yakında bir eğlence şirketine dönüşmeyi öngörüyoruz. En sonunda da hedefimiz başarısını reyting üzerinden ölçen bir medya şirketi haline gelmek” diyor.

ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE

Bu sene 75. yılını kutlayan Eczacıbaşı Topluluğu’nda 3’üncü kuşak yönetime ısınıyor. Grubun yönetim kurulu başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın oğlu Emre Eczacıbaşı, 2.5 yıldır İntema Yaşam’ın başında. Harvard mezunu olan Eczacıbaşı, grup için ‘geleceği belirsiz’ olan mutfak işini ele aldı; şirketi, ‘klasik mutfak satıcılarından’ çok bambaşka noktalara taşımak için de kolları sıvadı.

İlk adımı kanyon’da attı

Şirketi ve ekibini ‘beta modda’ diye tanımlayan Eczacıbaşı, “Değişkenlik bizim standart halimiz. Üretim şirketinden, perakende şirketine döndük. Yakında bir eğlence şirketine dönüşmeyi öngörüyoruz. En sonunda da hedefimiz başarısını reyting üzerinden ölçen bir medya şirketi olmak” diye anlatıyor. İntema, bu stratejinin ilk adımını Kanyon Alışveriş Merkezi’nde şov üzerine tasarlanmış, çok fonksiyonlu bir mağaza açarak attı. Emre Eczacıbaşı’yla İntema Yaşam Mağazası’nda mutfağa girdik. 

Sizin mutfakla aranız nasıl, yemek yapıyor musunuz?

Yapmıyorum ama yapacağım. Aslında ben daha çok yemeğe çok meraklıyım. Farklı kültürleri yemek üzerinden tanımayı, yemeğin insanları birleştirmesini seviyorum. Doğal ve sağlıklı yaşama meraklıyım. İlgi alanlarını biraraya getirince de ortaya bu mağaza çıktı. 

BU MAĞAZAYLA DOĞDU

İntema’nın bu vizyonu siz işin başınıza geçtikten sonra mı oluştu?

Mutfak işi bizim için hep geleceği belirsiz bir işti. Karo ve banyo işlerimizin yanında o kadar büyük değildi. 2015’in başında İntema’nın başına geçtim. Bizim için bir yol ayrımı vardı. Ya toplu işten devam edip, perakendenen yavaş yavaş çekilecektik. Ya da perakendeye ağırlık verip, tasarımla ayrışacaktık. Biz ikinci yolu seçtik. 2015 

yazında Habitat bu mağazadan çıkınca da ‘burada mutfakla ilgili her şeyi bulabileceğiniz bir mutfak AVM’si yapabilir miyiz’ diye düşündüm. Zamanla  fikir evrimleşti. Ve biz şirketi burayla doğurduk diyebilirim.  

Bu konsept devam edecek mi?

Bundan sonra bu konseptte açacağımız mağazalar da İntema Yaşam olacak. Bu mağazada 4 tane modul var. Biri restoran, biri akademi diğeri mutfak satışı ve aksesuvar satışı. Bu modüller genelde tek tek mağazalarda satılıyor. Biz mekana göre, tamamını ya da bazılarını biraraya getirdiğimiz mağazalar düşünebiliriz. Sadece aksesuvar sattığımız bir yer de olabilir. Fırsatlara bakacağız. Burası da bizim ilham kaynağımız olacak.

Standart halimiz değişken

Ekip olarak ‘beta moddayız’ derken neyi kastediyorsunuz?

Yani sürekli değişiyoruz. Ve değişmemiz bir şeye hazır olmadığımız anlamına gelmiyor. Bu bizim normal halimiz. Standart halimiz değişken. Kimbilir yarın kendimizi nasıl tanımlayacağız. Biz kendimize bir ‘üretim şirketi’ diyorduk. Sonra ‘perakende şirketi’ demeye başladık. Yakında bir eğlence- entertainment şirketine dönüşmeyi öngörüyoruz. Sonra belki sosyal sorumlulukla misyonu birleştiren bir şirket olarbiliriz. En sonunda da hedefimiz başarısını reyting üzerinden ölçen bir medya şirketi olmak. 

Şov üzerine tasarladık

Burada standart medya şirketlerinden bahsetmiyorsunuz herhalde?

Medya şirketi derken, başarısını ‘insanlar beni ne kadar satın alıyorla’ değil, ‘insanlar beni ne kadar konuşuyor ve bana ne kadar bakıyorla’ ölçen bir şirketten bahsediyorum. Bu kavramsal olarak çok aklıma yatan bir model. Çünkü artık şirketlerin değerlenmesi için satış yapması gerekmiyor. Herhangi bir ürün satmamış muazzam değerli şirketler var. Bu mağaza da aslında medya şirketi olmak için ilk adım. Bu yüzden de tamamen şov üzerine tasarlandı. Burada yapılan her şey insanların ilgisini çekmek için tasarlandı.

Bir pazarlama aracı

Peki kâr kaygısı taşımıyor musunuz yani bu mağazada?

Var tabii… Biraz öyle anlatıyor olabilirim. Kâr kaygısı var ama kar kaygısı bütün sistem için var. Şirketin bir çok bayisi ve satış noktası var. Burası kâr kaygısı olmasının üstüne, aynı zamanda aslında diğer satış noktaları için bir pazarlama aracı. Ama tabii bu mağazanın da kendini çevirmesi lazım ve mutfak satması lazım. 

Yüzde 30 artış hedefliyoruz

Bu mağazayla beraber belirlediğiniz hedeflerinizi de yukarı çektiniz mi?

Bir tek bu mağazadan senede 20’ye yakın Bulthaup satmak istiyoruz. Toplu olarak da toplam 30-40 tane satış yaparız diye düşünüyorum. 2018 yılında bu mağazanın toplam 60 mutfaklık bir potansiyeli var diye düşünüyoruz. İntema genelinde de en azından yüzde 30’luk bir artış hedefliyoruz.

İnsanlarburanın müdavimi olsun istiyoruz. Sürekli içeriği, aktiviteleri yenilemek istiyoruz.

Doğaya entegre bir trend doğdu

Son dönemde trendler nasıl mutfakta?

 Dünyada artık doğaya entegre mutfaklar fikri var. İçinde mikro filizlerin yetiştiği mutfaklar var. Renk olarak da toprak tonları ve doğal renkler tercih ediliyor. Gizli mutfaklar çok revaçta. Kapattığınızda düz bir dolap gibi görünen, kapağı açınca mutfağın ortaya çıktığı modeller var. Bir de son dönemde Retro-klasik tarz yükselmeye başladı.

18 yaşından itibaren Eczacıbaşı’ndaydım. Babam toplulukla ilgili bir fikrim olmasını istiyordu. 

100 bin euroya mutfak satılıyor

Türkiye’de mutfak pazarı ne boyutta?

Yıllık 1 milyon adetlik bir pazar tahmin ediliyor. Yüzde 15’i de markalı mutfaklar. Amacımız önce markalı pazarın payını artırmak. 3 markayla pazardayız. Lokal markamız İntema ile ithal Berloni ve Bulthaup. Bulthaup pazarın yüzde 1’ine hitap eden üst sınıf bir marka. 1 mutfağın fiyatı 100 bin euroları buluyor.

Bulthaup satmak çok zor değil mi, mutfağa 100 bin euro veren kaç kişi vardır...

Yeni tasarımları daha ulaşılabilir seviyelere geliyor. Bir de mutfağı yaşam alanı olarak düşününce, bu para verilebilir diye düşünüyorum. Biz perakendede 10-12 tane Bulthaup mutfak satıyorduk yılda. Ama kurumsal satışlar da var. Mesela geçtiğimiz yıllarda hayata geçen İstanbul’un en lüks konut projelerinden birinde mutfakların tamamı Bulthaup.

Burada ‘Kiralapişir’ konseptine başladık. Biletix’ten bilet alınıp, mutfak kiralanabilecek.

Zanaatkarlar için çalıştım

İntema’dan önce neler yaptınız? Sizi yurtdışında bir sosyal sorumluluk projesiyle duymuştuk….

2006’da Harvard’dan mezun oldum. Sonra PriceWaterhouseCoppers’a girdim. 1 yıl kaldıktan sonra Eczacıbaşı Yapı Grubu’nda bir deneyimim oldu. Sonrasında Colombia’ya gidip, işletme okudum ve bir süre daha Amerika’da kaldım. Bir sosyal sorumluluk projesi yapmaya soyunduk. Zanaatkarların ürünlerini internetten satıyorduk. Doğu Anadolu’yu Güneydoğu’yu gezdim. Online satıştan elde edilen gelirleri bu zanaatleri yaymak için kullanıyorduk. Sonra Türkiye’ye taşındım ve Vitra’da başladım. 

Telkâri, Antep işi gibi zanaatleri ayakta tutmak için projelerde görev yaptım.

Müge Boz kendi dükkanını açtı

Oyuncu Müge Boz da kendi markasıyla İntema Yaşam’da yerini almış. Bunun gibi başka girişimcilere de kapınız açık mı?

Biz girişimciliğe çok önem veriyoruz. Buranın tasarımı çok hızlı değişebilecek modüler bir yapıyla tasarlandı. Bu sayede yeni bir girişim veya herhangi bir marka gelip 15 metrekare alan kiralayıp, ‘yarın burada şu ürünü satmak istiyorum’ dediğinde, mağaza kendini çok hızlı bir şekilde buna adapte edebiliyor. Biz girişimcileri desteklemek için İTÜ Arıkent’e gidip, bayağı bir sunum dinledik. Onların bir kısmını da buraya entegre ettik. 

Türk kültürünü anlatacağız

Girişimcilere kapıımız açık. Mağazamızda tüm ürünlerini sergileyebilirler.  

Yurtdışı planlarınız var mı?

Kesinlikle ilk başta e-ticaretle açılacağız. Sayfamızı bu sene sonunda açmayı planlıyoruz. Dünyanın her yerninden alışverişe açık bir noktaya gelecek. Bu mağazanın bir örneğini de İngiltere’de açmak istiyoruz. Keşke Londra’da olsa. Mutfak Türk kültürünü anlatmak için iyi bir araç. 

Bu mağaza da topraktan tabağa kadar bir hikaye anlatabilmek üzerine kuruldu.