Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) ardından Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da beklenenden daha güçlü bir iç talep ve ihracattaki ılımlı toparlanmayı takiben Türkiye için 2022 büyüme tahminini yüzde 4,5'e yükselttiğini açıkladı. Mayıs ayında açıklanan bir önceki tahmin yüzde 2 büyüme yönündeydi. EBRD raporunda Türk bankalarının iyi sermayelendirilmiş olmaları ve yüzde 3'ün altında seyreden takipteki kredi oranlarıyla Türkiye ekonomisinin kuvvetli yönlerinden biri olduğu vurgulanırken, ekonomik faaliyetin nispeten güçlü kalmaya devam ettiğini belirtildi. Raporda, TL'deki hızlı değer kaybı ve yüksek enflasyonun temel kırılganlıklar arasında yer aldığı bildirildi.
2023'TE YÜZDE 3.5
Türkiye'nin, 180 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli dış borcuna ilaveten cari açığının arttığı belirtilen raporda, döviz rezervlerin zayıflamasının önemli endişeler arasında görüldüğü aktarıldı. Raporda, Türk ekonomisinin 2023'te, planlanan seçimler öncesi hanehalkı ve kamu harcamalarının etkisiyle yüzde 3.5 büyümesinin beklendiği kaydedildi.
MALIGE: TÜRK BANKALARI ÇOK DAYANIKLI
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Finansal Kurumlar Direktörü Francis Malige, ayakları üzerinde durabilen, uyarlanabilir, dayanıklı bankalara sahip olmanın son derece önemli olduğunu belirterek, "Türk bankalarının bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Türkiye'deki bankalar çok uyumlu. Sürekli stres testi yapıyorlar ve açıkça değişen koşullara çok hızlı tepki verebiliyorlar" dedi.
Francis Malige, Türkiye'nin, "doğal bir iş merkezi" olduğu için büyük bir potansiyeli bulunduğunu, yurt dışından iş insanlarını bir araya getirerek iş yapmak için İstanbul'da bir finans merkezi açılmasının harika bir fikir olduğunu söyledi.
Malige, pandemi sonrası küresel tedarik zincirindeki sorunlardan dolayı Türkiye'ye yönelik artan uluslararası üretim ve tesis yatırımı iştahının beraberinde finansal yatırımları da getireceğine işaret etti.
Tüm dünyada enflasyonun arttığını, bunun bir sorun olduğunu vurgulayan Malige, yüksek enflasyonun insanların beklentilerine zarar verdiğini ve küresel piyasaları bozabildiğini söyledi. Malige, merkez bankalarının enflasyonu dizginlemek için önlemler aldığını, faiz oranlarını yükseltmenin bunun birincil aracı olduğunu ve bunun tüm dünyada görüldüğünü ifade etti.