Dünyada 'ticaret savaşı' endişesi artıyor

Uluslararası ticaret uzmanları, ABD Başkanı Donald Trump'ın çelik ve alüminyuma yönelik gümrük tarifelerini, ''ulusal güvenliğe'' dayandırmasının Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) ''elini kolunu bağladığını'' belirtirken, ülkelerin, ABD'ye karşı kendi başlarına misillemeye gitmesinin ''ticaret savaşına'' yol açmasından endişe ediliyor.

1

SBD Başkanı Trump'ın ithal çelik ve alüminyuma yönelik gümrük tarifelerini imzalamasıyla birlikte gözler, diğer ülkelerin ve DTÖ'nün bu karara nasıl karşılık vereceğine çevrildi.

Başta Avrupa Birliği (AB) üyeleri, Çin, Kanada ve Meksika olmak üzere bazı ülkeler, Trump yönetimini misillemeyle tehdit etmişti. Bu tehditlerin henüz gerçeğe dönüşmemesinde, Trump’ın Kanada ve Meksika'ya NAFTA müzakereleri dolayısıyla muafiyet tanımasının yanı sıra diğer ülkelere de açık kapı bırakması belirleyici oldu.

Trump, 8 Mart'taki gümrük vergisi açıklamasında, "ABD spesifik ülkelerle, ürünlerinin artık ulusal güvenliğimizi tehdit etmediği konusunda anlaşabilmek şartıyla gümrük tarifelerini değiştirmeye ve kaldırmaya açık kalmayı sürdürecek." ifadelerini kullanmıştı.

Söz konusu açıklama, Birleşik Krallık, Japonya, Avustralya ve Güney Kore’nin, Trump’ın çelik ve alüminyum tarifelerinden muafiyet talep etmelerine olanak sağladı.

AB de muaf tutulmak istiyor

Trump’ın ilgili müzakereleri yürütmekle görevlendirdiği ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer'ın hafta sonunda AB Ticaret Komiseri Cecilia Malmström’la Brüksel’de yaptığı görüşme de bırakılan açık kapıyla mümkün oldu.

Malmström, geçen cuma günü, AB’nin ABD’nin yakın müttefiki olarak çelik ve alüminyuma yönelik gümrük tarifelerinden muaf tutulması gerektiğini vurgulamıştı.

Öte yandan, Trump’ın AB’ye yönelik suçlamalarının ve agresif tutumunun, küresel ekonominin iki devi arasındaki müzakerelerde fazla yol alınamamasına yol açabileceği belirtiliyor. Bu olasılığın farkında olan AB liderleri, ABD’ye misilleme çerçevesinde hangi ürünlere gümrük vergileri getirebileceğini belirledi bile...

Basına yansıyan bilgilere göre, listede çelik ürünleri, motosikletler, tüp, ızgara, lavabo, vantilatör, merdiven, yat, fıstık ezmesi, pirinç, kot pantolon, nevresim, ruj, burbon viskiler, yaban mersini, portakal suyu, tütün ve puro gibi çok çeşitli ürünler yer alıyor.

Trump ise AB’nin misilleme olarak ABD'ye yönelik ticaret bariyerlerini artırması durumda ABD’ye ithal edilen Avrupa menşeli otomobillere yüzde 25 gümrük vergisi getirileceğini birçok kez dile getirdi.

"Ticaret dalaşı ticaret savaşına dönüşebilir"

Uluslararası ticaret uzmanları, ABD’nin çelik ve alüminyuma yönelik gümrük vergilerinin başlatabileceği karşılıklı misillemelerin bir ticaret savaşına yol açabileceğini vurguladı.

Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Kıdemli Uzmanı Gary Hufbauer, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, şu anda yaşanan durumu "ticaret dalaşı" olarak değerlendirirken, bunun ticaret savaşına dönüşüp dönüşmeyeceğinin Trump'ın AB'nin ve diğer ülkelerin misillemeleri karşısında ne yapacağına bağlı olduğunu söyledi.

Hufbauer, AB'nin, çelik ve alüminyum vergilerinden muaf tutulması durumunda ABD menşeli bazı ürünlere gümrük vergisi getireceğine işaret ederek, "Eğer Trump gerçekten Avrupa’dan ithal edilen arabalara gümrük vergisi uygulamaya başlarsa işte o zaman bir ticaret savaşıyla karşı karşıya kalırız. Bu, DTÖ ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana inşa edilen uluslararası ticaret kuralları açısından çok çok kötü olur." dedi.

Şu anda yaşanan ticaret dalaşının ABD ya da küresel ekonomiye kayda değer bir zararı olacağını düşünmediğini ifade eden Hufbauer, ticaret savaşının olumsuz etkilerinin ise kat kat büyük olacağını söyledi.

"Ulusal güvenlik çok güçlü bir istisna"

Gary Hufbauer, Trump’ın gümrük ve alüminyuma getirdiği vergileri ve 1962 tarihli Ticaret Genişletme Yasası’nın 232 numaralı "ulusal güvenlik” bölümünü kullanmasını değerlendirirken, "Başkan Trump, Ticaret Bakanı ve Ticaret Temsilcisi, sınırsız hareket özgürlüğüne sahip olmak istediler ve bu nedenle 232. bölümü tercih ettiler. Eğer başka bir bölümü, örneğin, 201’i kullansalar tüm ülkelerden gelen bütün çelik ürünlerini kapsayan bir tarife uygulayamazlardı. ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu ve DTÖ’nün incelemesine gerek duymamak için 232’yi kullandılar." şeklinde konuştu.

Hufbauer, Trump’ın söz konusu gümrük vergilerini, ulusal güvenliği korumak gerekçesiyle getirmiş olmasının AB’nin en büyük sorunu olduğunu vurguladı.

DTÖ’nün Uruguay Round müzakereleri sonunda imzalanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'nın (GATT) 21. maddesinin ulusal güvenlik istisnasını ele aldığını hatırlatan Hufbauer, "Ulusal güvenlik çok güçlü bir istisna. Eğer bir ülke bir tedbiri ulusal güvenlik gerekçesiyle aldığını deklare ederse DTÖ’nün kurallarını ihlal edebilir." dedi.

Hufbauer, Trump’ın, ulusal güvenlik gerekçesine dayanmasını "gerçekten uzak ve uydurulmuş" bir durum olarak nitelendirirken, buna karşın DTÖ’nün, ülkelere neyin ulusal güvenlikleri için iyi, neyin kötü olduğunu söyleyebilecek bir kurum olmadığını söyledi.

Hufbauer, şunları kaydetti:

"DTÖ, ülkelerin ulusal güvenlik meselelerine karışması, güvenlikleri için neyin iyi, neyin kötü, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söylemeye kalkması durumunda tarihe karışır. Dolayısıyla Trump'ın ulusal güvenlik gerekçesi DTÖ’nün elini kolunu bağlıyor. AB de bu gerçeğin farkında.

Eğer AB, ABD’ye karşı DTÖ’de dava açarsa davanın karara bağlanması en az bir yıl alır ama AB kazanan taraf olmaz diye düşünüyorum. AB de bunu fark ettiği için dava açsa bile sonucunu beklemeden kendi karşı tedbirlerini alacaktır."

"ABD, GATT’ın ulusal güvenlik maddesine başvurursa kazanır"

Merkezi Washington'da bulunan düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin (CSIS) Uluslararası Ticaret Başkanı Bill Reinsch de AB’nin, Trump’ın getirdiği ithalat tarifelerini, ulusal güvenliği değil, çelik ve alüminyum sektörlerini korumak için aldığı perspektifiyle hareket edeceğini söyledi.

Reinsch, bu yaklaşımın AB’ye, Trump’ın tarifelerine karşı anında tazminat niteliğinde ticaret bariyerleri getirme olanağı sağlayacağını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Eğer AB, Trump’ın gümrük tarifelerini 'korunma önlemi' olarak kabul ederse bunun onlara bir avantajı, bir de dezavantajı olur. DTÖ’nün anlaşmazlıkların çözümü için gerekli olan süreçleri beklemeden ABD’ye eşit değerde tarifeler getirebilmeleri avantajları olur. Dezavantaj ise ABD’ye yasa dışı bir uygulamadan ötürü dava açma hakkını kaybederler. Çünkü korunma önlemleri DTÖ kurallarına göre yasal."

Reinsch, AB’nin talebiyle başka bir ülkenin ABD’ye "yasa dışı eylem" davası açmasının mümkün olduğunu, buna karşın Trump yönetiminin, GATT’ın ulusal güvenlik istisnası yürürlüğe sokmasının bu çerçevedeki davaları kazanmasını sağlayacağını kaydetti.

Reinsch, "GATT'ın ulusal güvenlik istisnası oldukça geniş kapsamlı. Bir ülkenin ulusal güvenliğinin riske maruz kalıp kalmadığına kendisinin karar vereceğini söylüyor. Dolayısıyla ABD, GATT’ın ulusal güvenlik maddesine başvurursa kazanır." değerlendirmesini yaptı.

"AB eş değer tarifeler getirirse Trump belki karşı adım atmaz"

Bill Reinsch, ABD Başkanı Trump’ın ülkesine Avrupa’dan ithal edilen otomobillere yüzde 25 gümrük vergisi getirme tehdidini gerçekçi bulmadığını ifade ederek, "Böyle bir şey yaparsa çok şaşırırım. Çünkü bu DTÖ kurallarının açık ihlali olur. Trump, şimdiye kadar her söylediğini yapmadı. Yine de ne olacağını bekleyip görmemiz lazım." dedi.

Reinsch, Trump'ın tüm eleştirilerine rağmen ABD'nin DTÖ'den ayrılmasını olası bulmadığını da sözlerine ekledi.

(AA)