Dünyaca ünlü ekonomistten çarpıcı yorum: Türkiye durgunluk döneminden çıktı

Dünyaca ünlü ekonomist Roubini, Türkiye ekonomisinin durgunluk döneminden çıktığını belirterek, “Türkiye'de ekonomik büyüme pozitif seyredecek ve önümüzdeki yıl için büyüme yüzde 3 civarında olacak.” dedi.

Dünyaca ünlü ekonomist Nouriel Roubini, AA muhabirine küresel piyasalar ve Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ABD ve Çin arasında yaşanan ticaret ve teknolojik gerilimler, sert Brexit ihtimali ve Orta Doğu'daki jeopolitik risklerin artmasından dolayı merkez bankaları tarafından gevşetilen para politikalarının küresel finansal durumu hafiflettiğini ifade eden Roubini, küresel durgunluk riskini azalttığını belirtti.

Roubini, ABD ve İran arasında petrol fiyatlarını artırabilecek bir gerginliğin şimdilik söz konusu olmadığını ifade etti.

Küresel büyümeyi vasat seviyede yani yüzde 3 civarında tutmak için gereken temel sorunların iyileşmesinde bir değişiklik görülmediğini dile getiren Roubini, piyasaların gelecekteki genişleme ve deflasyon konusunda daha iyimser hale geldiğini kaydetti.

Roubini, Çin, Avrupa, Japonya ve gelişmekte olan ülke ekonomilerden gelen verilerin, finansal piyasaların gelişimine dair iyimser hava ile tutarlı gözükmediğini ve gelecek dört ay içinde küresel büyümenin önemli bir ivme kazanmayacağını söyledi.

Yavaş bir küresel ekonomik büyümenin vasat bir durgunluğunda kalınacağını belirten Roubini, "Pek çok merkez bankası yapabileceklerinin sınırına ulaşıyor. Kasabadaki tek oyuncu olmadıklarını ifade ediyorlar. Eğer bir zayıflık varsa, mali otoritenin büyümeyi teşvik edici şekilde harekete geçmesi gerekiyor. Dünyadaki pek çok ülkede milli gelirlerinin üzerinde kamu borcu var. Bu nedenle çok fazla mali alana sahip değiller." diye konuştu.

"AVRUPA'DA POTANSİYEL BÜYÜME DÜŞÜK"

Nouriel Roubini, Avrupa'nın birçok ülkesinde halen vergi oranlarının yüksek olduğunu, Almanya ve Hollanda'nın, mali teşvikler yapmak istemediğini belirtti. 

Eski Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde'ın mali politikayı, ekonomik gelişim ve talep için yönlendirici olarak kullanmasına rağmen, gelecek 12 ay içerisinde mali politikanın sadece ılımlı bir genişleme göstereceğini ifade eden Roubini, gelişmiş ülke merkez bankalarının gidebileceklerinin sınırına ulaşsalar bile, daha fazlasını yapmaya zorlanacağına işaret etti.

Roubini, Avrupa ekonomisine ilişkin şunları kaydetti:

"Avrupa'da, zayıf olan ekonomik faaliyetler mevcut. ABD ve Çin arasında olan ticaret riski ve gelişmekte olan piyasaların yavaşlaması nedeniyle, hali hazırda bir üretim durgunluğu var. Sert Brexit riskinden dolayı Almanya potansiyel durgunluğun sınırındaydı, son anda kaçınabildi. Avro Bölgesi'ndeki problemler sadece bunlar ile sınırlı değil. Avrupa'da yaşlanan bir nüfus var. Yavaş bir reform süreci var. Bu nedenle potansiyel büyüme düşük. Asya ve Çin'de talep azalmasından dolayı otomobil sektörünün zayıf olması durumu var. Yeni emisyon standartları da otomotiv talebini ve üretimini etkiledi."

"GELECEK YIL ÇİN EKONOMİSİNDE DÜŞÜŞ YAŞANABİLİR"

Roubini, ABD'nin, Avrupa'nın otomobil ihracatına tarife getireceğini belirterek, "Avrupa'daki en büyük dört ekonomiyi ele alırsak, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya'da süren halen politik ve ekonomik belirsizlikler olduğunu görebiliriz. Avro Bölgesi'nin sadece yüzde 1 oranında büyüdüğü bir dünyada yaşıyoruz. Potansiyel olarak bu yıl gelecek yıldan daha iyi geçmeyecek." dedi.

ABD ve Çin arasındaki "Faz 1" anlaşması ile ticaret anlaşmazlıklarının durmasının küresel piyasaları iyileştirdiğini ifade eden Roubini, gümrük vergilerinin düşeceğini, bu gelişmenin de piyasadaki ticari duyarlılık ve küresel ekonomideki mütevazı iyileşme için olumlu olacağını dile getirdi.

Roubini, ticaret savaşlarından bağımsız olarak gelecek yıl Çin ekonomisinde bir düşüş yaşanabileceğini ve büyümesinin büyük olasılıkla yüzde 6'nın hemen altında gerçekleşebileceği tahmininde bulundu.

"ARTAN FİNANSAL SAVUNMASIZLIKLAR BİR KRİZİ DAHA TETİKLEYECEK"

Kriz kahini olarak bilinen Roubini, ABD ile Çin arasında ayrışma yaşanacağına dikkati çekerek, "Bence teknoloji savaşı gerçekleşecek ve bu savaş geleceğin endüstrisi ile ilgili olacak." dedi.

İki ülke arasındaki ayrışmanın, küresel tedarik zincirlerinin parçalanmasının teknolojiden üretime kadar pek çok alanda ABD ve Çin arasında soğuk savaş riskini tehlikeli bir şekilde artırdığına işaret eden Roubini, aradaki soğukluğun tam olarak yok edilemediğinin altını çizdi.

Roubini, küresel ekonomide durgunluk, finansal veya bankacılık krizi beklemediğini ifade etti.

ABD'nin Çin ile İran arasındaki ilişkilerde ve Brexit süreçlerinde risklerin azalmasıyla merkez banklarının politikalarında gevşeme yaşandığını belirten Roubini, "Finansal bir şok yaşanırsa kredi dağılımı artar ve bu finansal krizlere karşın bir güç oluşturur. Bir kriz olacaksa da onu şu an için söylemek zor. Ancak finansal savunmasızlıklar artıyor. Bunlar özel ve kamu borçlarıdır. Nihayetinde bir krizi daha tetikleyeceklerdir." değerlendirmesini yaptı.

"TÜRKİYE GELECEK YIL YÜZDE 3 CİVARINDA BÜYÜYEBİLİR"

Nouriel Roubini, Türkiye ekonomisinin, 2018 yılının ikinci yarısında döviz krizi ve finansal baskılar sonucu meydana gelen durgunluk döneminden çıktığını ve Türkiye'nin ihracatının daha rekabetçi olmasıyla cari açığın düştüğünü belirtti.

Türkiye'de ekonomik büyümenin pozitif seyredeceğini ve gelecek yıl için büyümenin yüzde 3 civarında olacağını tahmin eden Roubini, bunun dış talebe bağlı bir durum olduğunu söyledi.

Roubini, politik teşviklerle elde edilen kazanımların sürdürülebilir olmadığını dile getirdi.

Faiz oranlarının enflasyona kıyasla çok fazla ve hızlı bir şekilde düşürüldüğünü söyleyen Roubini, "Cari işlemler dengesindeki iyileşme yapısal değil. Durgunluk nedeniyle, para politikası çok yakında gevşek hale gelebilir. Enflasyon düşüyor, ancak faiz oranlarının hızlı düşmesi para biriminde şokların yaşanmasına sebep olabilir. Potansiyel büyümeyi artırmak için yapısal reformlar gerçekleşmeli. Bu yapılmazsa şoklar tekrarlanabilir, ekonomi sağlam şekilde iyileşemez." değerlendirmesinde bulundu.

Roubini, resmi maliye politikasının, devlet bankalarının ve diğer kredi kurumlarının iç talebi artırmanın bir yolu olarak kullanılmasının riskli olabileceğini sözlerine ekledi.

(AA)