Şenay Büyükköşdere
Pandemi, dövizdeki dalgalanma, yüksek enflasyon derken iş dünyası şimdi de savaşın gölgesinde üretimlerini sürdürüyor. Rusya-Ukrayna savaşının gıdadan tekstile, turizme kadar tüm sektörleri etkilemesi beklenirken; bölgeye ihracat yapan şirketler için üretim yapan Sanko Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Adil Konukoğlu, iyimserliğini koruyor. Türk iş dünyasının genlerinde mücadele olduğunu hatırlatan Konukoğlu, "Biz dalgalı deniz seviyoruz" diyor. Türk şirketlerin önünde büyük bir 'Yeşil Mutabakat' fırsatı olduğunu sözlerine ekliyor.
■ Savaşın ve pandeminin gölgesinde çalışmaya, iş üretmeye çalışıyorsunuz. Zorlanıyor musunuz, tıkanmalar var mı?
Çalışıyoruz, elimizden geleni yapıyoruz. Herhangi bir sıkıntı da yok. İhracat verileri açıklandı, gayet iyi. Zaten Türkiye'nin pazarları ağırlıklı olarak, Avrupa, Afrika ve Amerika. Rusya'ya da ihracatımız var tabii. Şimdi bu biraz zorlaşacak. Oradaki en büyük problemimiz, sanayicilerimizin, ticaret erbablarımızın alacaklarının tahsilatıyla ilgili sıkıntılar olabilir. Diğer yandan bu süreçte dünyanın artık yakın coğrafyalardaki alışverişlerinin artmak zorunda olduğunu gördük. Sürekli Uzakdoğu'dan ürün getirip, dünyanın her tarafına dağıtmanın çok sakıncalı olduğunu öğrendik. Bu ne karbon ayak izi ne de Yeşil Mutabakat açısından uygun Bu da Türkiye'nin geleceğinin parlak olduğunu gösteriyor. Biz aslında çok doğru bir lokasyondayız.
BUGÜNLER BULUNMAZ FIRSAT
■ İçinde bulunduğumuz coğrafyanın hep negatif etkilerini görüyoruz. Şimdi avantajlı taraflarını da mı göreceğiz?
Şu ana kadar Rusya- Ukrayna savaşında Türkiye olarak çok doğru bir konumda durduk. İkisi de bizim komşu ülkemiz ve mümkün olduğu kadar, yapıcı şekilde bunun çözülmesi doğrultusunda adımlar atmak gerekiyor. Şu ana kadar bu konuda son derecede başarılı hareket ettik. Biz ülke olarak birliğimizi korursak bugünler bizim için asıl bulunmaz fırsatlar. Hızlı hareket edenin öne geçtiği bir dönemdeyiz. Bunu iyi değerlendirmeliyiz.
EKONOMİLER DÜZELİR CANLAR GERİ GELMEZ
■ Bahsettiğiniz fırsat, 'Yeşil Mutabakat' fırsatı değil mi?
Aynı ürünün aynı malzemelerle bir Uzakdoğu'da, bir de Türkiye'de üretildiğini varsayalım. Avrupa'daki bir tüketici tabii ki Türkiye'yi tercih edecek. Çünkü lojistiğe bakınca o ürünün karbon salınımı Uzakdoğu'nun çok çok altında olacak. Türkiye'deki şirketler yeşil mutabakata uyumlu şekilde üretim yaptığı takdirde önümüzdeki dönemde siparişlere dahi yetişemeyebilirler. Bizim grup olarak hedefimiz önümüzdeki 5 yılda karbon ayak izimizi yüzde 30 indirmek.
■ Sizin grup olarak Rusya'ya veya Ukrayna'ya ihracatınız var mı?
Fazla değil. Rusya'ya da Ukrayna'ya da bir miktar çimento gönderiyorduk. Ancak müşterilerimizin Rusya'ya ciddi tekstil ihracatı var. Neticede bu savaş bir şekilde herkesi vuracak. Bölgeye giden ürünlerimizin bir müddet duracağı aşikar. Temennimiz bir an önce sulhun sağlanması. Ekonomiler düzelir. Bugün eksidesinizdir, yarın artıya geçersiniz. Ama kaybedilen canlar geri gelmez.
■ Peki karbon nötr olma hedefiniz var mı? Size maliyeti ne olacak bu yatırımın?
Bir sonraki hedefimiz de karbon sıfıra ulaşmak. Ama burada amaç gerçekten daha az karbon salınımı yapmak. Yoksa bugün yenilebilir enerji firmalarında gidip, ürettiğim karbonun karşılığı neyse parasını verip, hemen de karbon sıfır olabilirim. Biz bunu tercih etmiyoruz. Salınımımızı azaltmak için 35 milyon dolar yatırım yapıyoruz.
■ Sanko 2021 yılını nasıl geçirdi, hedeflerinize ulaştınız mı?
2021 zor bir yıldı. Ama bunun yanında çok büyük de fırsatlar doğuran bir yıl oldu. Biz hedeflerimizi pandemi yokmuş gibi belirlemeye karar verdik. Ve 1.1 milyar dolar ciro hedefi belirledik. Çok şükür iyi bir yıl oldu ve hedeflerimizi aştık.
■ Nasıl oldu bu artış peki?
2020'de insanlar gıdanın dışında pek bir şey almadı. 2021'de ise biz bu biriken alışverişlerin avantajını yaşadık. Kapasite artırmak için yatırımlara da başladık. Bu sene devam eden yatırımlarımızı tamamladığımız zaman otomatikman 2-3 sektörümüzde daha fazla bir büyümemiz olacak. Tekstilde yüzde 30 civarına bir kapasite artışımız olacak. Bu seneki toplam yatırımımız ise 350 milyon dolar civarında olacak.
■ Peki bu savaşın hedeflerinizi etkileme olasılığı nedir? Türkiye'ye dair bir olumsuz senaryonuz da var mı?
Biz ülke olarak normal sularda yüzmekten hoşlanmıyoruz. Dalgalı, fırtınalı havaları seviyoruz. Yani bizim genlerimizden sürekli bir mücadele var. Ne zaman ki sakinleşiyoruz, biraz rahatlıyoruz. Kendi kendimize mücadele edecek başka bir şey buluyoruz. Yeni bir adrenalin yaratmaya çalışıyoruz. Çünkü bundan besleniyoruz. Yani biz millet olarak bunların hepsini rahatlıkla atlatırız. Çünkü baskı altında karar vermesini çok iyi biliriz. Üzerimize gelen bir konuda, bunu nasıl bertaraf edeceğimizi çok iyi biliriz. Ayrıca bizim millet olarak, ırk olaraktan en büyük özelliğimiz bir noktaya geldiğimizde hemen kenetlenmemizdir. Ve bunu hiç bir şekilde hiç kimse bozamadı. Bu yüzden ben son derece rahatım. Yani bunların hepsi geçer. Aşağı yukarı 1984'ten bu yana bilfiil işin içerisindeyim. Bu 38 senede 88 krizini gördük, 90 krizini gördük. 94'ü gördük. 91'i, 2008'i gördük. Darbeler, muhtıralar gördük. 15 Temmuz'da tekrardan bir kurtuluş mücadelesi verdik. Bu ülke oyunları bunların hepsini gördü, geçirdi. Ve doğru bir yola doğru ilerliyor. Ve bu yolla da devam eder. Ben her zaman ülkeme güveniyorum. Ve bu ülkede bizim yapamayacağımız hiçbir şey yok. Türkiye'den başka gidecek yerimiz de yok. Biz bu gemiyi yürütür, rahatlıkla bu fırtınalardan çıkartırız.
Yüzde 10 büyüme hedefi koyduk
■ Bu yıl için hedefleriniz nasıl?
Tabii biz geçen yılın vermiş olduğu heyecanla 2022 yılı bütçelerimizi de ona göre yaptık. Ve yüzde 10'luk bir büyüme hedefli koyduk. Ama biz bütçelerimizi yaparken ortada bir savaş ihtimali yoktu. Tabii bunu öngörmek de mümkün değildi. Ben sadece bundan 3 ay önce 'Dünyada pandemilerden sonra hep savaşlar olmuş. Acaba ekonomik zorluklarla birlikte dünya karışır mı' diye aklımdan geçiriyordum. Fakat, Rusya ve Ukrayna arasında böyle bir savaş olabileceğini hiç düşünmemiştim.