Muhammed Gökalp
Hidrojen, geleceğin petrolü olarak nitelendirilmeye başlandı ve bu unvan, onun temiz enerji üretimindeki devrimci rolünü yansıtıyor.
Karbon salınımını azaltma hedefleri doğrultusunda, geleceğin petrolü, fosil yakıtlar yerine kullanılabilecek sürdürülebilir bir alternatif olarak öne çıkıyor.
Elektrikli araçlar, sanayi ve enerji üretimi gibi birçok alanda hidrojenin kullanımı, dünya çapında hızla artıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen yeşil hidrojen, sıfır emisyonlu yakıt olarak, çevre dostu enerji çözümleri arayan ülkeler için büyük bir fırsat sunuyor.
Hidrojenin bu kadar güçlü bir enerji kaynağı olma yolunda ilerlemesi, dünya genelinde enerji politikalarını yeniden şekillendiriyor.
AVRUPA'DAN GELECEĞİN PETROLÜ ADIMI
Bilim insanları, Dünya yüzeyinin altında saklı hidrojenin yalnızca küçük bir kısmının Dünya'ya 200 yıl yetecek kadar güç sağlayabileceğini ifade ettiler. Bu bağlamda Avrupa'dan hidrojenle ilgili yeni bir haber geldi.
Avrupa, yenilenebilir hidrojen üretmek için Kuzey Denizi'ndeki trilyonlarca litre suyu "madenlemeyi" düşünüyor.
Kuzey Denizi bölgesindeki ülkeler, açık deniz rüzgar enerjisi üretim sistemlerini 2030 yılına kadar 30 GW'ın altından 120 GW'a ve 2050 yılına kadar 300 GW'a çıkarmayı hedefliyor.
Uzmanlar, bunun bir kısmının, yeşil enerji geçişinin kavşağında Avrupa için kritik olan rekabetçi fiyatlarla hidrojen üretmek için yönlenebileceğini vurguluyor.
Avrupa, Kuzey Denizi'nde hidrojen üretimiyle enerji dayanıklılığını artırmaya hazırlanıyor.
Acilene yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapma baskısı altında olan Avrupa, Kuzey Denizi'nde hidrojen üretimiyle rahatlamak istiyor.
Hidrojen üretmek için açık deniz rüzgar enerjisinden yararlanmak isteyen Avrupa için bu enerji enerji kaynağı hayati önem taşıyor.
NEDEN KUZEY DENİZİ?
Kapasite: Kuzey Denizi açıklarındaki rüzgar santrallerinin kapasite faktörü %50'dir ve bu oran karadaki santrallere göre önemli ölçüde daha yüksektir.
Kuvvetli rüzgarlar: Kuzey Denizi üzerindeki rüzgarlar sağlıklı bir verim sağlayacak kadar kuvvetlidir.
Tutarlı üretim: Rüzgarlar gün veya gece boyunca tutarlı bir şekilde eser.
Sığ sular: Bölgenin nispeten sığ suları, kurulumları daha kolay ve daha uygun maliyetli hale getiriyor.
Yüksek elektrik talebi bölgelerine yakınlık: Kuzey Denizi, büyük enerji talebi olan ülkelerle çevrili olduğundan, konumu tedarik kolaylığı açısından idealdir.
Uzmanlık ve altyapı: Bölgenin köklü bir enerji altyapısı ve onlarca yıllık deneyime sahip uzman bir iş gücüne erişimi bulunmaktadır.
Mekân: Açık deniz rüzgar çiftlikleri hiçbir mekânla rekabet etmez ve büyük ölçekli kurulumlara olanak sağlar.
Devlet desteği: Kuzey Denizi çevresindeki pek çok ülkenin hükümetleri, rüzgar üretim sistemlerinin kurulumu için sübvansiyonlar ve diğer destek biçimlerini sunuyor.
Enerji uzmanları, Avrupa ve AB üyeleri hidrojen üretim vizyonunu tutarlılıkla, doğru planlamayla ve kusursuz bir uygulamayla uygularlarsa, kıtanın dünyanın hidrojen santrali haline gelmesinin hiç de uzak bir ihtimal olmadığını vurguluyorlar.