Şenay BÜYÜKKÖŞDERE
Altın Tasarruf Ekosistemi Projesi'nin açıklanmasının ardından altınını bankaya yatıranların sayısı arttı. Ancak asıl sıçramanın, vatandaşa bunun karşılığında getiri sunulduktan sonra yaşanması bekleniyor. Kuyumcu Altın Değerleme Sistemi'nin (KAD-SİS) geliştiricisi, aynı zamanda da dünyanın en büyük ikinci altın rafinerisi konumunda bulunan İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) CEO'su Ayşen Esen, sistemin kapsayıcılığını geliştirmek için yazılım üzerinde çalışmaya devam ettiklerini, 2-3 aya kadar KAD-SİS'i tüm Türkiye'ye yaymayı planladıklarını söyledi. Esen, aynı zamanda yastık altından çıkan altın için yüzde 2-2.5 civarında getiri sağlanmasını da beklediklerini belirterek, "Bakanlığa bu konuda farklı önerilerimiz de oldu. Mesela Anadolu'da düğün altınlarını teminat gösteren kadınlara girişimci kredisi verilebilir, iş kurmak için finansman sağlanabilir" diye konuştu.
■ İAR bir devlet şirketi olarak kurumuştu değil mi, şu anda şirketin ortaklık yapısı nasıl?
Altın Borsası ve İAR, 1996'da Türkiye'de altın konusunu daha kurumsal bir yapıya dönüştürmek adına devlet tarafından aynı anda kurulmuş. Ve tamamen bir devlet şirketi olarak başlamış. Ama daha sonra şirketin özelleştirilmesine karar verilmiş ve devreye kuyumculuk sektöründe yarım yüzyıllık deneyimi olan Halaç Ailesi girmiş. Aile, hisse oranını git gide büyütmüş ve şu anda artık yüzde 99,9'unun aileye ait olduğu bir yapı ortaya çıkmış durumda.
■ Rafinerinin çapı nedir, ne kadarlık bir altın üretiminiz var yıllık?
Şu anda kapasite açısından dünyanın en büyük ikinci rafinerisiyiz. Dünyanın arz talep dengesini oluşturan rakam yaklaşık 4 bin ton. Bizim kapasitemiz ise bin ton. Yani dünyanın bütün arz talebinin 4'te birini karşılama imkânına sahibiz. Ortalama üretimimiz ise yıllara ve talebe göre değişmekle birlikte 200 ton civarında diyebilirim. Dünya pazarında Türkiye'nin temsilcisi biziz. Yaklaşık 6-7 senedir milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiriyoruz.
300 MİLYAR $ LİG DEĞİŞTİRİR
■ Geçen ay başlayan Altın Tasarruf Ekosistemi Projesi'yle yastık altındaki altının sisteme girmesi hedefleniyor. Bu neden önemli?
Biz, 10-12 yıldır sürekli yastık altındaki altının öneminin altını çiziyoruz. Bundan 12 sene evvel bankalarda altın, mevduat olarak dahi kabul edilmiyordu. Yani bu bir finansal enstrüman değildi. Bu süreci biz başlattık. Türkiye'de yastık altında en az 5 bin ton altın var. Bu 300 milyar dolar kaynak demek. Bu rakam çoğu ülkenin ekonomisini değiştirecek, yönünü değiştirecek ciddiyette bir rakam. Ayrıca son 15-20 yıla baktığımız zaman Türkiye'nin her yıl 100 ila 200 ton arası ithalatı var.
■ Şu anda sistem nasıl işliyor?
Eskiden vatandaş bankaya 100 gram altın yatırdığında, yarın 5 grama ihtiyaç duyarsa, bunu sadece TL olarak çekebiliyordu. Şimdi ise vatandaşa diyoruz ki; devlet tarafından belirlenen standarta göre, sizin getirdiğiniz altınların has altın olarak karşılığı şu kadar gram. Tekrar altına ihtiyaç duyduğunuzda da altınınıza altın olarak kavuşabilirsiniz. Bu sistem kuyumcuları kendi içine dahil ediyor. Biz de şu anda bunun yazılımı üzerine çalışıyoruz. Yani siz bu sisteme dahil olan 'Altın Değerleme Noktası' (ADN) diye adlandırdığımız seçkin kuyumculara gittiğinizde bileceksiniz ki; yatırdığınız altın, anı anına bankadaki hesabınıza geçecek. Ve daha siz noktadan dışarı çıkmadan banka size 5 gram altınınız hesabınıza yatırıldı diye teyit mesajı gönderecek. Aynı şekilde bankaya gidip ben 5 gram çekmek istiyorum dediğinizde banka size bir kod, bir şifre verecek. Siz onunla ADN'ye gelip, bankaya bildirmiş olduğunuz 5 gramı hızla çekebileceksiniz. ADN logosunun bir eczane logosu gibi güvenli bir anlam taşıması bu açıdan büyük önem taşıyor.
■ Şu ana kadar talep nasıl?
10-11 yıl gibi bir sürede, altın bankacılığı eksper sistemi ile 100-120 ton civarında bir altın geldi. Ancak Altın Tasarruf Sistemi açıklandıktan sonra ne kadar geldi diye ayrıştırmak çok kolay değil ama ilginin arttığı kesin. Bu çalışmanın duyurulması gerekiyor. Yeni kamu spotları çalışılıyor şu anda. Arkasından reklamlar, tanıtımlar gelecek. Bir de şu anda sistem henüz Türkiye sathına yayılmadı. An itibarıyla bu sistem 60 ilde 200 noktada çalışıyor. Bizim amacımız, önce bunu 81 ile daha sonra da ilçeler bazında yayarak 1000-1500 noktaya ulaşmak. Birkaç ayda bunu başarırız diye düşünüşorum. 12 yıldır, yıllık ortalamada 10 ton altık yastık altından çıkarken, KAD-SİS ile hedeflenen il ve ADN sayılarına ulaşılmasıyla birlikte, yıllık 100 tonun üzerine de çıkarabiliriz.
Hindistan'da rafineri kuracağız
Bir dünya oyuncusu olarak, farklı ülkelerde yatırım planlarımız da var. İlgilendiğimiz pazarların başında Hindistan geliyor. Çünkü kendi içinde dünyanın bir numaralı altın pazarı ama bir yandan da son derece kapalı bir pazar. Ben, bugün İngiltere'nin mal alım satımının önemli bir kısmını Türkiye'den karşılayabilirim ama Hindistan'ı karşılayamam. O yüzden de Hindistan'da bir rafineri kurmayı düşünüyoruz. Konjonktüre bağlı olarak, bu yıl içinde yatırıma başlamaya karar verebilir veya yatırımı erteleyebiliriz.
Yüzde 2.5 getiri hareket sağlar
■ Bir getiri elde etmek de söz konusu olur mu peki?
Kazanç elde etme kısmı da en geç birkaç ay içinde devreye girecektir. Hatırlarsınız, Hazine Bakanımız Sayın Nebati konuşmasında "Yastık altından çıkan altınların bankalarımız tarafından değerlendirilmesiyle elde edilen nemanın bir kısmı da halkla paylaşılacak" demişti. Hepimiz bunun üzerinde çalışıyoruz şu anda. Yüzde 2-2.5'luk bir oran vatandaşı harekete geçirecektir. Sadece faiz değil, farklı faydalar da sunulabilir. Koyduğunuz altının karşılığında düşük faizli krediler verilmesi de önerilerimizden biri. Mesela, Anadolu'da düğünde takılan altın kadınındır. Diyoruz ki kadının elinde 150 gram altın varsa, onu bankaya koysun. Banka, kişinin altınını teminat olarak kabul ederek ona bir küçük işletme kredisi versin. O kadın böylece üretici haline gelsin.
Güvenli liman özelliğini korur
■ Savaşın etkisiyle altın fiyatlarında ciddi bir artış oldu. Herkes, 'bu artış ne kadar sürecek, rakamlar nereye gider' diye merak ediyor. Sizin bir öngörünüz var mı?
Bir para biriminin değeri, o ülkenin gücüyle eşdeğer oluyor. Dolayısıyla paralar zaman içinde değer kazanıp, değer kaybedebiliyor ama altın, dünyadaki bütün paralar yok olsa dahi bir değere sahip. Çünkü altın değerli bir metal ve bu değerli metal dünyanın her yerinde aynı fiyata satılıyor. İşte bu nedenle savaş zamanlarında, kritik dönemlerden geçerken altın daha da değer kazanıyor. İnsanlar "Benim 2 evim, bir arabam olabilir ama savaş varsa kimse o evi satın almaz. O yüzden yatırımlarımı altına yapayım. Birtakım şeyleri elimde nakde hızlı dönebilir halde tutayım" diye düşünüyorlar. Şu an sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın konuştuğu bir enflasyon döneminden geçiyoruz. Dolayısıyla finansal ortamların karışmaya başladığı, riskin ve gelecek endişesinin arttığı ortamlarda fiziksel yatırım araçları önem kazanıyor. Önümüzdeki dönemde de altın güvenli liman özelliğini korumaya devam edecektir.