AA
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk vergi hukukunda hiçbir bakanın veya idarenin, vergi borcunu silme yetkisi olmadığını belirterek, "Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece yüce Meclis'indir." dedi
Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Asgari ücretin, komisyon tarafından belirlendiğini anımsatan Şimşek, "Bu aşamada değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz, teknolojik boyutu çok yüksek olsun ve asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için zaten yapısal reform gündeminde en büyük başlığı AR-GE'ye, teknolojik, yeşil ve dijital dönüşüme ayırdık." diye konuştu.
Şimşek, en düşük memur maaşının son 22 yılda reel olarak yüzde 238 arttığına, dolar bazında 238 dolardan 1139 dolara çıktığına dikkati çekerek en düşük emekli maaşının reel yüzde 543, dolar bazında yüzde 812 yükseldiğini belirtti. Asgari ücretin reel yüzde 212, dolar bazında yüzde 343 arttığının altını çizen Şimşek, "Çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Geçen sene asgari ücret yüzde 107,5 arttı. Geçen sene enflasyon neydi? Yüzde 65. Bu sene enflasyon yüzde 44'e revize edildi, yüzde 49 vermişiz." değerlendirmesinde bulundu.
Vergi harcamalarıyla ilgili sorulara yanıt veren Şimşek, bu harcamaların 853 milyar lirasının asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklandığına işaret etti. Şimşek, "Asgari ücrete vergi mi getirelim? Siz onu mu istiyorsunuz? Yatırımları teşvik etmeyelim mi? Engelli, yaşlı, emekli, şehit, dul ve yetimler için 259,2 milyar liralık vergiden vazgeçmişiz. AR-GE, yenilik, tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi 147,3 milyar lira. 'Sermaye için 3 trilyon liradan vazgeçtiniz' diyor. Neresi sermaye bunun?" ifadelerini kullandı.
Şimşek, birçok şirketin, indirimlerden yararlandığı için vergi vermediğini, bu yüzden yurt içi asgari kurumlar vergisini getirdiklerini söyledi. Düzenlemeyle şirketlerin en az yüzde 10 vergi vereceğini bildiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Çok uluslu şirketler minimum yüzde 15 vergi verecek. Peki bunu ne zaman getirdik? 'Sermayeyi destekleyen' Mehmet Şimşek'in bakan olmasından sonraki dönemde getirdik. Şirketlerin taşınmaz satışlarında yüzde 50 kazanç istisnasını, serbest bölgede faaliyet gösterenlerin istisnasını daralttık. Kur Korumalı Mevduata (KKM) stopaj vergisi getirdik. Zengini vergilendiriyoruz."
Şimşek, şirketlerin vergi matrahını azaltan bazı giderlerinde yine kısıtlamalara gittiklerini ve buna devam edeceklerini söyledi.
Vergi adaleti konusunda yapılan değerlendirmelere de değinen Bakan Şimşek, gelir vergisi tarifesinin en alt dilimini yüzde 15'e düşürdüklerini, en üst dilimini de yüzde 40'a çıkarttıklarını anımsattı. Şimşek, 850 bin esnafın gelir vergisi istisnasına tabi olduğunu belirterek bunların KDV mükellefiyetinin de bulunmadığını dile getirdi.
Dolaylı ve dolaysız vergiler konusunda Türkiye ile diğer ülkeler arasında karşılaştırma yapılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, şöyle devam etti:
"Uluslararası standartlarda dolaylı ve dolaysız vergi tartışmasında sosyal güvenlik primleri var. Belediyelerin topladıkları vergiler var. Ben OECD tanımını kullanıyorum. 2002'de dolaysız vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 53,1'di. Şimdi yüzde 56,1'e çıkmış. 2002'de yüzde 46,9 olan dolaylı vergilerin oranı yüzde 43,9'a düşmüş. Arzuladığımız yerde değiliz ama yüzde 70 dolaylı vergi dediğiniz zaman uluslararası tanıma uymuyor."
Bakan Şimşek, "Vergi borçlarının silindiği" iddialarına ilişkin, "Türk vergi hukukunda, hiçbir bakanın veya idarenin, vergi borcunu silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece yüce Meclis'indir." ifadesini kullandı.
"Uzlaşmalarda ana parada hiçbir şekilde indirim yapılamaz" şeklinde yasal düzenleme yaptıklarını anımsatan Şimşek, "Ben vergi borcu asla silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem. Maliye Bakanı'nın hatta Cumhurbaşkanı'nın vergi silme yetkisi yoktur. Ben hiçbir zaman, hiçbir şirketin vergisini silmedim, silmeyeceğim. Çünkü silemem, benim bir yetkim yok." dedi.
Şimşek, Ziraat Bankasının tüm şubelerinin tabelalarının değişmediğini, sadece deprem bölgesinde ve tadilat ihtiyacı olan şubelerin tabelalarının değiştiğini bildirdi.
Demirören Grubu'nun Ziraat Bankasına taksitlerini ödediğini ve vadesi geçen borcunun olmadığını ifade eden Şimşek, bankanın Antalya'daki toplantısına ilişkin eleştirilerle ilgili şunları söyledi:
"Genel Müdürün bana söylediklerini aktarıyorum. Tüm bankaların yaptığı gibi Ziraat Bankası da son 13 yıldır düzenli olarak yılın sonunda, bir sonraki yılın hedeflerini tartışmak, istişarede bulunmak üzere toplanıyor. Yapılan toplantı da bu bağlamda. Bir gazetede, 'Bakan Şimşek 5 bin dolarlık otelde kalacak' diyorlar. Ben nereye gidiyorum, nerede kalıyorum, hangi villada, ben de merak ettim. Bir kere o toplantıya gitmiyorum. Gitsem bile günübirlik, gittiğim yerde kalmıyorum."
Bakan Şimşek, Tip-1 diyabet hastası çocuklar ilgili milletvekillerinin ilettiği taleplere de cevap verdi. Konunun önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, "Biz tabii ki duyarlı olmak durumundayız ve ilgili bakan arkadaşlarımızla konuyu çalışacağız. En kısa süre içerisinde sorunu imkanlarımız çerçevesinde çözmeye çalışacağız." dedi.
"Vergi borcunu ödemeyenlere doğrudan elektronik haciz yapıyorsunuz." iddiasının doğru olmadığını kaydeden Şimşek, ilgilisine haber verilmeden asla doğrudan doğruya e-haciz tatbik edilmediğini vurguladı.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yapılan yatırımları da anlatan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"2003-2024 döneminde sabit fiyatlarla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne tam 1,1 trilyon liralık yatırım yapılmış. Bunun yüzde 14'ü tarıma, yüzde 12'si enerjiye, yüzde 11'i madencilik, yüzde 6'sı sağlık alanına. İmalat sanayisinde 29 OSB kurduk. Batman'ın rakamlarını hatırlıyorum. 1990'da bir OSB kuruluyor, 2002'ye kadar sadece bir un fabrikası. Orayı biz büyüttük. Şimdi 3. Organize Sanayi Bölgesi üzerine çalışılıyor. Bizim kitabımızda asla ayrımcılık olmaz. 60 bin derslik yapmışız, 7 üniversite kurmuşuz, 2 bin 604 kilometre çok şeritli yol yapmışız. Sağlıkta 50 milyar lira yatırım yapmışız."
Şimşek, aynı dönemde Doğu Anadolu Bölgesi'ne önemli yatırımlar yapıldığını dile getirdi. Bu bölgeye 1 trilyon 40 milyar lira sabit fiyatlarla yatırım yapıldığını ve 20 OSB kurulduğunu bildiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kişi başına gelirde Türkiye yüzde 77 büyürken Doğu Anadolu Projesi (DAP) bölgesi yüzde 80 büyümüş, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bölgesi yüzde 98 büyümüş. Kişi başı yıllık ortalama büyüme Türkiye genelinde yüzde 3,2 iken DAP bölgesinde 3,3, GAP bölgesinde 3,9. Daha da gelişemez miydi? Tek engel var o da terördür. Çünkü terörün olduğu bölgede devletin en mükemmel teşviklerini bile devreye aldığınız zaman arzuladığınız yatırımları çekemiyorsunuz. Onun için biz o bölgeye en yüksek teşviki vermeye devam edeceğiz. Çünkü biz bölgesel kalkınmışlık farklarını azaltmak istiyoruz."
Şimşek, Özelleştirme İdaresinde 1000'in üzerinde araç toplandığını ve bu araçların yakın zamanda açık artırmayla satılacağını bildirdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, şu anda Türkiye'nin dezenflasyon döneminde olduğunu belirterek, "Özellikle 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani enflasyonun artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı şekilde kontrol altına alındığı dönem olacak." ifadelerini kullandı.
Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Milletvekillerinin gelir dağılımı ve enflasyona ilişkin değerlendirmelerine değinen Şimşek, son 22 yılda gelir dağılımının iyileşmesi için önemli adımlar atıldığını, uygulanan politikalar sayesinde yakın dönemde gelir dağılımı göstergelerinde önemli iyileşmeler olduğunu belirtti.
Şimşek, enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, alım gücünü düşürdüğünü ve büyümenin kapsayıcılığını azalttığını söyledi. Bu nedenle programı tasarlarken birincil hedeflerinin fiyat istikrarı olduğuna dikkati çeken Şimşek, yolun uzun olduğunu ifade ettiklerini anımsattı.
Para politikasının yeniden inşasının zaman aldığını anlatan Şimşek, koşulların artık kalıcı şekilde dezenflasyona elverişli olduğunu vurguladı. Bu süreci 3 aşamalı planladıklarını dile getiren Şimşek, ilk yılın dezenflasyona geçiş dönemi olduğunu söyledi.
Şimşek, "Şu anda dezenflasyon dönemindeyiz. Özellikle 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani enflasyonun artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı şekilde kontrol altına alındığı dönem olacak. Amacımız enflasyonu kalıcı olarak düşük tek haneye düşürmek. Çünkü fiyat istikrarının tanımı da budur."
Şimşek, uluslararası kurumlarda tahmin değişikliklerinin olup olmadığına ilişkin soruya, "Uluslararası kuruluşların da bizim de tahminlerimizde değişiklikler oluyor." yanıtını verdi.
Uluslararası Para Fonunun (IMF) da enflasyon tahminlerinde değişiklik yaptığına işaret eden Şimşek, "Uygulanan politika ve gelişmelere göre bazı tahminler revize edilebilir. Çünkü tahmin süreçleri dinamiktir. Merkez Bankamız ne diyor? Yüzde 70 olasılıkla enflasyon şu olacak diyor. Çünkü küresel ve yurt içi konjonktüre ilişkin birtakım varsayımlar yapmak zorundasınız ve bu varsayımlar zamanla değişebiliyor. Şartlar değişebiliyor." ifadelerini kullandı.
Şimşek, Türkiye'de ilgili kurumların iç ve dış gelişmeleri takip ettiğini ve değerlendirdiklerini belirterek, Bakan olarak kendisinin tahmin yapma imkanının olmadığının altını çizdi. Şimşek, geçen sene için program tahminleri ve gerçekleşmelerine dikkati çekerek, performansın iddia edildiği kadar kötü olmadığını söyledi.
Bu yılın ekonomi göstergelerindeki performansları değerlendiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Bu sene büyük ihtimalle cari açık öngörülerimizin çok altında kalacak. İşsizlik oranı da öngörülerimizin oldukça altında. Bu, iyi bir şey. İstihdam artışı da böyle. Enflasyon öngörümüzün üstünde. Niye? Para politikasının etkili olduğu alanlar var, etkili olmadığı alanlar var. Mesela hizmetlerin bir kısmı, temel mallar para politikasına iyi tepki veriyor. Hizmetler o düzeyde vermiyor."
Şimşek, enflasyonun öngördüklerinin üzerinde seyrettiğini ifade ederek, "Enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek için gereken ilave tedbirleri almak zorundayız. Alacağız." diye konuştu.
Bütçe harcamalarında deprem kaynaklı ağırlıklı azalış öngördüklerine dikkati çeken Şimşek, bunun dezenflasyonu destekleyeceğini söyledi. Bütçe açığındaki daralmanın dezenflasyonist olduğunun altını çizen Şimşek, "Bütçe imkanlarına göre belki yeni yılda klasik artışlarda farklı bir değerlendirmeye gidebiliriz. Bütçe hususunu değerlendireceğiz." dedi.
Kur Korumalı Mevduatın (KKM) neden uygulamaya alındığına ilişkin soru üzerine Şimşek, Aralık 2021'de kurlarda baskı oluştuğunu ve KKM'nin geçici tedbir olarak devreye sokulduğunu anımsattı. Şimşek, KKM'nin aslında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) para, döviz politikası ve rezerv yönetimiyle ilişkili bir konu olduğuna işaret ederek, "Bu nedenle uygulamaya ilişkin usul ve esasların TCMB tarafından belirlenmesi ve yönetilmesi daha uygundur." ifadelerini kullandı.
Şimşek, KKM'den çıkış sürecinin süreceğine işaret ederek, KKM stokunun Ağustos 2023'te zirveyi gördüğünü, 8 Kasım itibarıyla 1,3 trilyon liraya gerilediğini söyledi. Şimşek, "Eğer öngörmediğimiz bir şey yaşanmazsa buradan çıkış yakındır." dedi.
Türkiye'ye gelen dış kaynakların çoğunlukla "carry trade" olup olmadığına ilişkin sorulara ise Şimşek, açık ve örtülü kur hedeflerinin olmadığını söyledi. Şimşek, sermaye akımlarını yönetmenin zor iş olduğuna dikkati çekerek, carry trade'e dayalı bir modellerinin ve niyetinin olmadığının altını çizdi.
Kamu harcamalarına ilişkin sorulara yanıt veren Şimşek, deprem harcamalarına ilişkin tasarrufta bulunmanın söz konusu olmadığını dile getirdi.
Şimşek, bütçe esnekliklerinin yüksek olmadığını belirterek, "Bütçe harcamalarımızın yüzde 41,6'sı personel ve bu personelin sosyal güvenlikle ilgili prim transferlerine gidiyor. 2025 yılında bütçe açığını azaltacağız. Bu sayede mutlaka Merkez Bankasının dezenflasyon sürecini çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Tasarruf tedbir paketini açıkladıklarını anımsatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Meclisimizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasındaki faiz dışı harcamalardaki yukarı yönlü sapmanın, son 10 senede yıllık ortalaması yüzde 9,1'dir. 2024'te bu sapmanın yüzde 0,8'e düşeceğini öngörüyoruz. Bir harcama disiplini olmasaydı, tasarruf felsefesi olmasaydı sapma yüzde 9,1'den yüzde 0,8'e düşürülebilir miydi? Sapma son 10 yılın ortalamasında gitseydi bu, 814 milyar liraya denk gelecekti. Muazzam harcama disiplini var, tasarruf var."
Şimşek, bu yıl kamuda taşıt sayısının 2023'e göre 3 bin 848 adet arttığına, bunun yüzde 90'ının güvenlik, sağlık ve afet yönetimi için edinilen taşıtlar olduğuna işaret etti. Makam aracı eleştirilerine değinen Şimşek, yenilenme taleplerinin tamamını mevcudun tasfiyesi şartıyla onayladıklarını vurguladı. Kendisinin onay verdiği binek araçların tamamının TOGG olduğunu dile getiren Şimşek, vadesi dolan ve yenilenmesi gereken kiralık araçlardan 2 bin 671'ini azalttıklarını aktardı.
EYT maliyetine de değinen Şimşek, maliyeti Sosyal Güvenlik Kurumuna sorduklarını söyledi. Şimşek, "Aktüeryal dengeyi bozan bir uygulama mı? Evet. Şu anda OECD'de 38 ülke var. Bu ülkelerin bir tanesini gösterin 30'lu yaşlarda, 40'lı yaşlarda emekli olan. Hatta 50'li yaşlarda emekli olunan ülke neredeyse kalmadı. Birçok ülke 65'in üzerine çıktı." ifadelerini kullandı.
Şimşek, faiz harcamalarının milli gelire oranının son 22 yıldır düştüğünü vurgulayarak bu oranın 2002'de yüzde 14,3 olduğunu, 2024'te ise yüzde 2,9 seviyesine düştüğünü dile getirdi. Son 22 yılın ortalamasının yüzde 4,5 olduğunun altını çizen Şimşek, Orta Vadeli Program sonunda bu oranı yüzde 3 seviyesinde tutmayı hedeflediklerini anlattı.
Görüşmelerin ardından, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Yatırımcı Tazmin Merkezi ile Bankalararası Kart Merkezi AŞ'nin Sayıştay raporları kabul edildi.