Alman iş dünyası çifte standarttan rahatsız

APG İnşaat İcra Kurulu Başkanı ve İTO Başkan Yardımcısı Kalsın, ''Alman iş dünyası Türkiye’yi izliyor ve hikayemize inanıyor'' diyor.

Şenay Büyükköşdere

Almanya yıllardır Türkiye'nin en önemli ticari ortağı konumunda. İki ülke arasındaki ticaret geçen yıl 37.3 milyar euroya ulaştı. Almanya Hollanda'nın ardından Türkiye'deki en büyük yatırım hacmine sahip ülke. Türkiye'nin ihracat pazarları içinde de Almanya liderliğini koruyor. Son dönemde Almanya Türkiye arasındaki iplerin gerilmesi ise iki ülkenin ekonomisi için de ciddi sorunlar teşkil ediyor. Türkiye cephesinden ekonomi konusunda yapıcı açıklamalar gelirken, Almanya dışişleri bakanlığının, Türkiye'nin Alman şirketlere dair bir 'kara liste' tuttuğunu iddia etmesi gerginliğin iyice tırmanmasına neden oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise kesinlikle böyle bir listenin olmadığını, Türkiye'nin kapılarının her zaman açık olduğunu vurguladı. 

Alman iş dünyası ve sermaye sahipleriyle yakın ilişkiler içinde olan Türk işadamları, Alman paydaşlarının bu durumdan son derece rahatsız olduğunu ifade ediyorlar.  APG İnşaat İcra Kurulu Başkanı ve İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, durumu şöyle özetliyor: "Başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye karşı uyguladıkları çifte standart, Avrupalı sermaye sahiplerini de rahatsız etmeye başladı. Avrupalı paydaşlarımızla yaptığım ikili görüşmelerimde bu çifte standarda yönelik eleştirilerde artış gözlemliyorum." Murat Kalsın'la gelişmeleri konuştuk.

TÜRKİYE 'BEN DE VARIM' 

Avrupa - Türkiye ilişkileri biraz gerilmiş durumda. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu süreci?

Yakın zamanda yurtdışından bir heyet ağırladık. O heyetten bir Avrupalı dostum dedi ki; 'Türkiye'ye sürekli gidip geliyorum. Şunu farkettim. Türkiye'de sokaktaki vatandaştan Cumhurbaşkanı’na kadar inanılmaz bir motivasyon içerisindesiniz. Bu ülkeyi kalkındırmak, güçlendirmek için müthiş bir motivasyon var sizde.' Biz bu yoğunluk içerisinden zaman zaman özgüven kaybı yaşasak da dışarıdan bakıldığında görüntümüz bu. Seçimler, darbe girişimi, siyasi dönüşüm. Çok ciddi süreçlerden geçtik. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok hızlı toparlandık. Türkiye hem bölgesinde hem Avrupa'da hem dünyada önemli bir aktör konumunda. Türkiye artık 'ben de varım diyor, ben de güçlü ülkeler arasında olmak istiyorum diyor. Pastadan ben de pay almak istiyorum' diyor.  Bu da batılı ülkeler nezdinde sıkıntı yaratıyor. Tabii Türkiye'de oyunu kuralına göre oynamaya başladı. 

Siz iş dünyasının nabzını tutuyorsunuz. Tepkiler nasıl?

Başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye karşı uyguladıkları çifte standart, Avrupalı sermaye sahiplerini de rahatsız etmeye başladı. 

İŞ ADAMLARINDAN SİYASİLERE BASKI

Avrupalı paydaşlarımızla yaptığım ikili görüşmelerde bu çifte standarda yönelik eleştirilerde artış gözlemliyorum. Özellikle Alman iş dünyası Türkiye'yi yakından izliyor. Alman hükümetinin bu yaklaşımına rağmen Türkiye'nin hikayesine inandıklarını basa basa söylüyorlar. Görüştüğümüz pek çok Alman iş adamı siyasiler üzerinde çok ciddi baskı yapıyorlar. Türkiye'nin mega projelerini ise özellikle takip ediyorlar. Türkiye dünyaya gözünü Almanya'yla açtı. İhracat, ithalat, karşılıklı yüksek teknoloji transferi denince ilk akla gelen ülke Almanya'dır. Dolayısıyla Almanya'yı tekrar yanımıza almamız gerektiğini düşünüyorum. Elbette siyaseten onları bizim istediğmiz noktaya çekmeye çalışalım.  

Katar’la ‘take off’ başlar

Ortadoğu son 10 yılın belki de en büyük diplomatik krizini yaşıyor. Petrol ve doğalgaz zengini olan ama gıda başta olmak üzere neredeyse tüm ihtiyaçlarını komşularından sağlayan Katar, Arap koalisyonunun izolasyonu altında. Türkiye'nin bu krizi çözmeye yönelik yapıcı yaklaşımı devam ediyor. Bu arada Katar’ın alım gücü, Türkiye’nin üretim gücüyle birleşirse dış ticaretimizde önemli bir açılım gerçekleştirmiş oluruz. Bunun yaratacağı sinerji her iki ülke açısından da yeni bir take off (havalanma) demek. Bugün Katar ve Türkiye’nin taahhüt sektörü başta olmak ortak proje gelişme ve dayanışma zamanıdır.

Katar'ın alım gücü ile Türkiye'nin üretim gücü birleşirse  dış ticaretimizde önemli bir açılım gerçekleştiririz.

Yuvarlak masa kuracağız 

Katar'la diyaloglarınız var mı?

Katar Ticaret Odası'yla yakın diyalog halindeyiz. Hatta bir iki seyahat de yapmayı düşünüyoruz. Bir yuvarlak masa toplantısı kararı aldık. Biz onlara şunu aşılamaya çalışıyoruz. Bu tarz siyasi krizlerde ekonominin baskısı çok önemlidir. O yüzden karşılıklı ticaretin artmasında fayda var. Sermaye rakamları yükseldikçe siyaset üzerindeki baskısı da aynı derecede artacaktır. O yüzden 'hiçbir şekilde çekinmeyin, yatırımları artırın' diyoruz. Onlar da Türkiye'nin bu krizde arkalarında durmasından çok memnun. 

Türkiye'deki şehirlerin akıllı şehir olma hedefi var. Gayrimenkule, nitelikli konuta olan talep devam ediyor.

İNŞAAT SEKTÖRÜ ÇOK DİNAMİK

Bu arada siz Arkon İnşaat ve APG İnşaat ile gayrimenkul sektöründesiniz. İnşaat cephesinde işler nasıl gidiyor? 

İnşaat ve gayrimenkul sektöründe dinamizm devam ediyor. Çünkü Türkiye'de büyük şehirler bir metropol olma hedefiyle bir çok atılımlar yapmış durumda. Türkiye'deki şehirlerin akıllı şehir olma hedefi var. Gayrimenkule, nitelikli konuta olan talep devam ediyor. İstanbul'da biraz arsa sıkıntı sürüyor. Bu anlamda da kentsel dönüşümle merkezde bir dinamizm oluşmuş durumda. Ofiste biraz arz fazlası var. Ancak eylül ayından itibaren ciddi bir hareket bekliyorum. İlk çeyrek büyümesi moral verdi.

Maslak'a 40 katlı rezidans

Sizin yeni yatırımlarınız var mı?

Biz yatırımlarımızı merkeze yoğunlaştırdık. Kartal bölgesinde 200 konutluk bir projemiz var. 2017 sonuna kadar inşaatı bitireceğiz. Satışlar da gayet iyi gidiyor. Teslimde tamamını satmış olacağımızı tahmin ediyorum. Bu arada Maslak'ta bir proje için hazırlık yapıyoruz. Kulelerin olduğu bölgede bir rezidans çalışmamız var. ING Bank'la Abdi İbrahim'in arasında yarım kalmış bir proje var. Biz bu arsanın sahibi şirkete en büyük hissedar olmak için teklif verdik. Ve prensipte bir ön anlaşma yaptık. Ruhsatı hazır, temeli atılmış, 3-4 bodrum katı yapılmış bir proje. 

Hedefimizde afrika da var

Yurtdışında yatırımlarınız var mı?

Bir uluslararası proje müşavirlik firmamız var. Yurtdışındaki müteahhitlik faaliyetlerine deste olabilmek için prensip kararı aldık. Özellikle Türk müteahhitlerin işlerine yardımcı olmak istiyoruz. 8 ülkede iş yapan Almanya menşeli bir uluslararası müşavirlik şirketiyle ortaklık kurduk. Yurtiçinde yurtdışında büyük şehir projelerine teklif vermek istiyoruz. Bizim ortak olduğumuz uluslararası müşavillik şirketi Mısır'da Yeni Kahire şehrini kuruyor. Bundan sonra da Afrika'da Asya'da 3. Havalimanı gibi çok büyük projeler yapılacak. Bunlara teklif sunabiliriz. 

Suriyeliler iş hayatına katılır

İTO'nun gündeminde neler var bu ara? 

İstanbul Bilgiyi Ticarileştirme Vakfı'nı kurduk. Bu vakıf çatısı altında Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi ve İstanbul Düşünce Akademisi isimli iki merkez bulunuyor. BTM, öğrenciler, yeni mezunlar, grişimciler, bir projesi olan yatırıma dönüştürmek isteyenlerin taleplerine destek verecek bir merkez. Odamızın Eminönü'hde bir binası vardı. O binayı kullanıyorlar. Faaliyetler başladı. Şimdiden 300 fikir geldi. Sermayeyle girişimciyi buluşturacağımız bu projeyi çok önemsiyoruz. Hatta burada Suriyelilerin iş dünyasına katılması konusunda da bir proje çalışması var.