AB'de Türk malı imajı yükseliyor

TGSD Başkanı Ramazan Kaya, özellikle Avrupa'da ‘Made in Türkiye' algısının sürekli yükseldiğini söyledi. Kaya “Türk Malı imajı çok popüler ve ciddi ivme kazanıyor” dedi.

YAŞAR KIZILBAĞ

Hazır giyimde artık değişim ve dönüşüm şart. Nitelikli ve katma değerli ürünler yapmalıyız. Yaptığımız ürünlere kuş kondurmalıyız.

İhracatının yarıdan fazlasını Avrupa ülkelerine yapan Türk hazır giyim sektörünün dünyadaki marka değeri artıyor. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, özellikle Avrupa'da 'Made in Türkiye' algısının sürekli yükseldiğini belirterek "Türk Malı imajı çok popüler ve ciddi şekilde de ivme kazanıyor" dedi. Kaya Avrupa'da yaşanan durgunluk nedeniyle kapasitelerin düştüğünü de belirtti ancak bu durumun geçici olduğunu söyledi. Kaya "Satışlar önümüzdeki yıldan itibaren ivme kazanır" dedi. Ramazan Kaya ile Türk tekstil ve hazır giyim sektörünü konuştuk.

■ TGSD'nin kaç üyesi var. Sektörü temsil oranı ne?

2003 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla başında Türkiye bulunan kamu yararına dernek statüsü aldık. 450'nin üzerinde üyemiz var. Sadece hazır giyim değil tekstil, aksesuar ve tedadikçiler de var. Hazır giyimde 21.2 milyarlık ihracatın yüzde 60'ı bizim üyelerimiz üzerinden yapılıyor. İçimizde yerel markalar da var. Ayrıca birçok yabancı alım ofisi de bizim üyemiz. Sektöre el feneri oluyoruz. Yarınlarda neler yaşayabileceğimizi sektöre anlatıyor ayrıca onlarla bürokrasi arasında köprü oluyoruz.

■ Üyelere dönük ne tür faaliyetleriniz var?

16 yıldır Hazır Giyim Konferansı yapıyoruz. Bu konferansa ciddi alım gruplarını da davet ediyoruz. Her yıl bir tema belirliyoruz ve o tema üzerine oturumlar düzenliyoruz. Konferans kapsamında alım gruplarıyla da ikili görüşmeler yapılıyor.

■ Kaç görüşme yapılıyor?

Bine yakın görüşme oluyor. 50'ye yakın alım grubu masası oluyor. Yaklaşık 500 üretici ve imalatçı bu alım gruplarının karşısına oturuyor. Günün sonunda o an alım yapılmasa bile ileriki günler için işbirliğinin temeli atılıyor. İletişim güçleniyor.

■ Yurtdışında da benzer faaliyetler olacak mı?

Şu an bir şey yapmıyoruz ama önümüzdeki günlerde olacak. Önümüzdeki günlerde pandemiyle ortaya çıkan talebin daralmasıyla birlikte pazar ve ürün çeşitliliğini artırmamız gerekiyor. Bundan dolayı pazarlamaya önem veriyoruz. Öncelikle ABD, Almanya ve Hollanda'ya dönük faaliyetlerimiz yoğunlaşacak. Bunun için temaslara başladık. Bu ülkelerde de B2B görüşmeler yapıp alım gruplarıyla karşı karşıya geleceğiz.

■ ABD pazarını biraz açar mısınız? Bakanlığın uzak pazarlar stratejisi ile ilgili mi?

İhracatımızın % 68'ini AB, yüzde 5'ini ABD'ye yapıyoruz. ABD'den yüzde 1 pay alıyoruz. AB'nin 100 milyar doların üzerinde hazır giyim ithalatı var. Bizim bu pazardaki payımızda her yüzde 1'lik artış 1 milyar dolarlık ihracat artışı demek. Geçmişte ölçek ekonomisine geçemediğimiz için ABD pazarına giremiyorduk. Oysa bugün ciddi kapasitemiz var. ABD ile asıl sorunumuz vergi. Yüzde 16-32 arasında ABD'nin vergisi var. Bu yüzden ürünlerimiz pahalı kalıyor. Bunu kırmamız lazım. Bununla ilgili ABD ile temasımız var. Hem büyükelçilik hem ABD Tarım Müsteşarlığı ile çalışmalarımız var.

■ Alım gruplarından bahsetmişken, Türk malı imajı nasıl onların gözünde?

Avrupa'da ciddi bir Made in Türkiye algısı var. Bu imaj çok çok popüler ve ciddi şekilde de ivme kazanıyor. Ancak yaşanan durgunluk ve enflasyon nedeniyle Avrupa'da talepsizlik var. Bu yüzden bizim kapasitemiz yüzde 20 düştü. 1 yıl önce yüzde 87 olan kapasite yüzde 70'lerde şu an. Ancak bunu geçici görüyoruz. Satışların önümüzdeki yıldan itibaren zamanla ivme kazanacağını öngörüyoruz.

■ Ne tür sorunlarınız var?

Geçtiğimiz yılın başından itibaren başta Türk Lirası'nın değerlenmesi olmak üzere, kredi ve döviz işlemlerine getirilen koşullar ve kısıtlamalar sektörün üretim, ihracat, yatırım ve istihdam göstergelerini negatif yönde etkiledi. Buna ihracat pazarlarımızdaki yavaşlama ve deprem felaketi de eklenince sektörümüzün bu yılın ilk beş ayında ihracatı düştü. Bir kaç ay önce ise karşılık ayırmadığı için sektörümüz EYT sorunu yaşadı. Bugün ise en büyük sorun talepsizlik, finansmana erişim ve asgari ücret. Finansman maliyetleri iyileştiğinde rahat hareket edeceğiz. Dövizdeki yüzde 20 artışı iyi karşıladık ama asgari ücretle yine yüzde 20 açık pozisyona düştük. Şu anda maliyetlendirmede ciddi sıkıntı var.

■ Yıl sonu için dolar kuru tahmininiz ne?

Doların yıl sonu için 30-32 lira olması lazım.

MODAYI ARTIK TÜKETİCİ BELİRLİYOR

■ Moda nereye gidiyor. Yeni trendler neler?

Moda modayı yendi. Pandemi öncesi hızlı moda artık yavaş modaya döndü. Artık insanların içeri kapanmasıyla birlikte daha rahat ve konforlu kıyafetler tercih ediliyor. Önceden modayı, tasarımcılar, dijital platformlar ve alım gurupları belirliyordu. Şimdi modayı tüketici ve kullanıcılar belirliyor. Daha çevreye duyarlı ürünler öne çıkıyor. Özellikle Z kuşağı daha bilinçli ve çevreci düşündüğü için çevreci ürünleri kullanıyor.

■ Kümelenmeyi en başarılı uygulayan sektör tekstil ve hazır giyim oldu. Bu çerçevede tekstil için orta ve uzun vadeli bir öneriniz var mı?

Batı illeri özellikle İstanbul için moda merkezi ve showromlar üzerine kurgu yapılmalı. Doğu ve Güneydoğu illerinde ise yeni üretim tesisleri oluşmalı. Böylece yeni ölçek üretimle maliyet avantajı sağlanmalı. Bugün Adıyaman, Şanlıurfa, Sivas ve Yozgat'ta ciddi tesisler var.

■ TGSD'nin deprem bölgesinde birçok çalışma yaptığını biliyoruz. Bu destekler sürecek mi?

Deprem bölgesinde barınma ve yaşam alanlarıyla ilgili çalışmalar yaptık. Biz desteklere kısa vadeli olarak bakmıyoruz. 2-4 yıla yayılmış bir desteği bölgeye vermeye devam edeceğiz.

SATIŞIN YARISI TURİSTE

■ Hazır giyimde iç piyasanın durumu nasıl?

İç piyasa ihracata göre çok daha canlı ve pozitif. İhracatta cirodan yüzde 5.2, adet bazlı ise yüzde 13.6 kaybımız var. İstihdamda ise Ağustos 2022'den bu yana 30 bin kayıp var. İç piyasa ise son zamanların popüler dönemini yaşıyor. Çünkü yüzde 50'si turist harcamalarından oluşuyor. Yerel piyasada iş ve kârlılık anlamında bir sıkıntı yok aksine pozitif ivme var. 21.2 milyar dolar hazır giyim ihracatının dışında 2.5-3 milyar dolar da bavul ticareti yapıyoruz. Buna iç piyasadan yapılan turist harcaması dahil değil. Döviz değerli olduğu için gelen turist hızlı hareket ediyor, hızlı alışveriş yapıyor. Ayrıca yabancıya yapılan konut satışları da perakende alışverişi artırıyor.