ABD'de oynanan tiyatronun sebebi bankacılık sistemi

Türk bankacılık sistemi üzerinde yapılan spekülasyonlar ve algı operasyonları dünyanın en büyük bankalarından birinin ülkemizde faaliyete geçmesiyle tekrar boşa çıktı.

1

Sermaye yeterliliği, mevduat-kredi dengesi, özkaynakları ve kârlılığı ise dünyada önemli bir yere sahip olan ve krizlerin sarsamadığı Türk bankacılığı üzerinden yapılmak isteyen operasyon, sektörün gücüyle boşa çıktı...

Türkiye haftalardır İran’a ambargonun delinmesi çerçevesinde dile getirilen iddialarla ekonomik bir operasyona tabi tutuluyor. Yöntemi ve adımları belli olan bu operasyon aracılığıyla Halkbank özelinde, tüm Türk bankacılık sisteminin itibarsızlaştırılması amaçlanıyor. Dünyanın dev bankalarının birer birer çöktüğü 2008 krizinde sapasağlam ayakta kalan, gücünü her fırsatta ispatlayan, Türkiye’de krizlerin çok hafif hasarlarla atlatılmasını sağlayan, yılın ilk 10 ayında geçen yılın tamamında yaptığı kâra ulaşan, yüzde 2’lerdeki riskli alacakları dünya ortalamasının çok altında olan, 2,1 trilyon liralık kredi hacmi olan ve bütün bu özellikleriyle ‘parlayan yıldız’ olan Türk bankacılık sektörü, sistemli operasyonla hedef alınıyor. “İşte hedef bu tablo” dedirten mesnetsiz iddialar, dünyanın en büyük bankalarından olan Bank of China’nın gelişiyle boşa çıktı. Çin’in 3’üncü, dünyanın 7’nci bankası Bank of China, Türkiye’de önce faaliyet izni, dün itibarıyla da lisans aldı. İsterse bugün itibarıyla bankacılık işlemleri yapmaya başlayabilecek. 

Verilen izinle ilgili konuşan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, yaptığı açıklamada “BDDK olarak Bank Of China Turkey AŞ’nin bankacılık lisansını onayladık. Bankaya daha önce kuruluş izni verilmişti. Şimdi de lisans verildi. Bank of China Turkey AŞ, artık resmen yarından itibaren bankacılık işlemlerine başlayabilir.” dedi.

BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben “Türk bankacılık sistemi üzerinde yapılan spekülasyonlar ve algı operasyonları dünyanın en büyük bankalarından birinin ülkemizde faaliyete geçmesiyle tekrar boşa çıktı.” ifadesini kullandı.

Bankaların kârı %28,3 arttı

Türk bankacılık sektörü, 2016’da elde ettiği net kârı bu yılın 10 ayında geçti. Bu yılın 10 ayında 2016’nın aynı dönemine kıyasla yüzde 28,3 artışla 41,2 milyar lira net kâra ulaşan Türk bankacılık sektörü, geçen yılın tamamında elde ettiği 37,5 milyar liralık kâr rakamına yaklaştı. Geçen yılın ocak-ekim döneminde 159,7 milyar lira olan bankaların faiz geliri, 2017’nin aynı döneminde 200,2 milyar liraya yükseldi. 

DEİK BAŞKANI OLPAK: Onlar bunu yaparken yerimizde oturamayız

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak, ABD’de görülmekte olan davaya ilişkin “Her ne olursa olsun ekonomimizi etkilediği ölçüde elbette yerimizde oturmayacağız. İş konseyi bu konuda temaslarını sürdürüyor” dedi. İş Konseyi olarak bu konuda temasların sürdüğünü, geniş bir iş konseyi bulunduğunu söyleyen Olpak şunları söyledi: Suskun kalmak elbette doğru olmayacak ama işin içinde mahkemenin olduğu bir yerde nasıl bir strateji çizmek lazım, bunun adını henüz koymuş değiliz. Çünkü hem hukuki hem de bütün kamuoyunun önünde giden, siyasi etkileşime çok açık bir davadan bahsediyoruz. Her ne olursa olsun ekonomimizi etkilediği ölçüde elbette yerimizde oturmayacağız. Başka çaremiz yok. Siyasi boyutuna ben bakmam. Orası işin başka bir boyutu. Ama neticede benim işimi etkiliyorsa elbette yerimde oturmamam gerekir. Dar çerçevede sadece bir veya iki bankanın maddi ceza alma ihtimalinden bahsediyorsak, piyasa zaten onu satın almış durumda. Yani o tolere edilebilir görünüyor. Dünyanın sonu da değil. Çünkü birçok bankada bu yaşandı. ING ve Deutsche Bank yaşadı. Hiç de yolun sonu olmadı durum ‘bana ne’ diyeceğimiz bir durum da hiç değil.

ASKON BAŞKANI CESUR: Türkiye karşıtı operasyonun bir parçası

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Başkanı Hasan Ali Cesur, ABD’deki dava ile ilgili olarak “Bu çok net bir şekilde kişilerin de üstünde Türkiye’ye karşı yürütülen siyasi ve ekonomik operasyonların bir parçasıdır.” değerlendirmesinde bulundu. Cesur, ABD’de görülen davaya ilişkin yaptığı açıklamada, sürecin başlangıcına, oluşumuna ve davanın seyrine bakıldığında malum yapının Türkiye içinde yapamadığı algı operasyonunu ABD’deki ortakları ile yürütmeye çalıştığının aşikar olduğunu vurguladı. Elli kanlı bir örgüt liderini ülkesinde barındıran ABD’nin adaletine güvenilemeyeceği gibi ilgili davaya da itibar edilmemesi gerektiğine dikkati çeken Cesur, “Bu resmi bütünü ile görmeliyiz. Bu çok net bir şekilde kişilerin de üstünde Türkiye’ye karşı yürütülen siyasi ve ekonomik operasyonların bir parçasıdır” ifadelerini kullandı. Cesur, şöyle konuştu: “Ama unutulmamalı ki Türkiye, yeni bir şahlanışın eşiğindedir ve bu diriliş, tüm düşmanlarımızın bütün güçleriyle giriştikleri beyhude çabalar, kirli ortaklıklar, alçak hesaplar üzerinden yükseleceği için kuşkusuz daha değerli olacaktır.”

Türkiye Gazetesi