'5 yılda 5 kıtada en büyük markalardan biri olacağız'

Gülden ve Yılmaz Yılmaz çiftinin 1980’lerin sonunda borçla 25 metrekarelik bir dükkanda başlayan girişimcilik öyküsü 30 ülkede 500 mağazayla sürüyor. Gülden Yılmaz, “Koton 5 yılda 5 kıtada en büyük hızlı moda markalarından biri olacak” diyor.

1980’lerin sonu… 20’li yaşların başında genç bir evli çift... Biri deniz subayı, diğeri bir okulda rehberlik servisinde çalışan bir eğitim uzmanı. Hem ek gelir elde etmek hem de yaz tatilini değerlendirmek için bir giysi mağazası açmaya karar veriyorlar. Erkek askerliğe devam ederken, kadın yakın bir arkadaşıyla Kuzguncuk’ta yol üstü bir dükkan tutuyor. Kayınpederden alınan 1000 dolar borçla para toparlanıyor. 2 ortak toplam 5 bin dolar sermayeyle dükkanı açıyorlar. 

25 METKEKARE DÜKKANLA...

Bir süre sonra ortaklardan biri, ‘Ben bu işi artık yapamayacağım’ diyerek ayrılıyor. Şüphesiz ki Kuzguncuk’taki o küçük dükkanın bir gün 30 ülkede mağazaları olan devasa bir dünya markasına dönüşeceğini bilse ortaklığı bozmayı aklından bile geçirmezdi. Evet önce Türkiye perakende sektörünün en önemli oyuncularından biri haline gelen, ardından da dünyaya açılan Koton markasından söz ediyorum. Gülden ve Yılmaz Yılmaz çiftinin borç parayla, sadece 25 metrekarelik bir dükkanla başlayan girişimcilik öyküsü, şimdi dünyanın en büyük hızlı moda markalarına kafa tutarak devam ediyor. Gülden Yılmaz 2023 hedeflerini; “5 yılda 5 kıtada en büyük birkaç hızlı moda markasından biri olacağız” diye özetliyor. 

İşe başlarken büyük hayallerle mi yola çıktınız? En başta Koton’un bir dünya markası olma hedefi var mıydı?

Açıkçası başlarken kafamızda hiç Koton oluruz düşüncesi yoktu. Ben psikolog olma hayalleri kurarken, kendimi birden esnaflığın içinde buldum. Dükkanı kurarken kendi içinde bir iddiamız vardı ama bunlar en fazla ikinci dükkanı açma veya toptan işi yapma gibi hedeflerdi. Zaten o zamanlar Koton’un adı bile yoktu. Dükkanın adı SG Giyim’di. 

TÜRKÇE İSİM OLSUN DEDİK 

Koton’un dönüm noktası ne oldu?

1990’ların başında Körfez kriziyle birlikte batan çok sayıda firma oldu. Fabrikalar da batmaya başlayınca biz onların mallarını da aldık. Bir yandan o kriz bize yaradı ama diğer yandan mal aldığımız güzel yerler azalmaya başladı. Biz de o günlerde ‘acaba üretim yapabilir miyiz’ diye düşündük. Bu arada Yılmaz da askerlikten ayrılmıştı. Gitti, içinde kesimcisi makineleri, çalışanları her şeyi olan bir atölye kiraladı. Bu bizim için bir dönüm noktası oldu, çünkü işi öğrenmeye ilk o zaman başladık. O dönem piyasada pek de marka yoktu açıkçası. Mudo var, Park Bravo var, Atalar var, YKM var ama pazar daha organize olmamış. Pazarlar var, küçük butikler var... O dönem koton da modaydı. Baktık, Türkçe bir isim. Koton olsun dedik. 

20 bin kişilik araştırma yaptırdık

Peki nasıl sıyrıldınız pazarda? 

2000 yılında büyük para vererek müşteri profili ve beklenti araştırması yaptırdık. O zamana kadar piyasada kimse böyle bir şey yaptırmamıştı. Toplam 20 bin kişilik bir araştırmaydı ve çok güzel sonuçlarını aldık. Koton da bu araştırmaların sonuçları üzerine inşa edildi. O araştırmanın sonucunda özetle şu sonuçlar çıktı: Müşteri bol çeşit istiyor, bunu rahat ferah mağaza ortamlarında almak istiyor ve uygun fiyatla almak istiyor. Biz de iş modelimizi bu üç sac ayağı üzerine geliştirdik. Ki o zamanlar hızlı moda kavramı falan daha ortada yoktu. Şimdi düşünüyorum da 20 sene öncesinden hızlı modayı algılamak hiç de fena bir vizyon değilmiş. 

Genclerde ciddi bir fikir zenginliği var

Girişimcilere önerileriniz neler?

Bizim işe başladığımız yıllarda girişimcilik diye bir kavram yoktu aslında. Esnaf oluyordun, işletmeci oluyordun. Ben 8-9 yıldır girişimcilik işleriyle uğraşıyorum. TOBB’da Genç Girişimcilik Kurulu başkan yardımcısıyım. Binlerce gençle yan yana geldim. Şu anda bence ciddi bir fikir zenginliği var. Sermaye nasıl bulunur, pazarlama nedir çok güzel bir şekilde öğretiliyor. Bunlar bizim emekleye emekleye geçtiğimiz yollar. Merak edip araştırmak, yüksünmemek gerekiyor. Pazarı ve müşteriyi anlamak çok önemli. Fikrinizin orijinal olmasından ziyade, bu ihtiyacın ne kadar büyük ve ne kadar elzem olduğu önemli.

Yılmaz’la hep ayrı fikirdeyiz

Karı-koca olarak bir markayı yönetmek zor mu… Hep aynı fikirde misiniz yoksa?

Biz hep ayrı fikirdeyiz. Artı eksi metodunu uyguluyoruz. Bunu çocuklara da öğrettik. Bir karar vereceğimizde; artıları bunlar, eksileri şunlar diye yazıyoruz. Sonuca göre karar veriyoruz. Aslında böyle her şey daha kolay. Diğer yandan çok farklı taraflardan bakabilen iki zihinden bahsediyoruz. Yılmaz daha sol beyinli bir adam. Ben de analitik düşünürüm ama kadın beyinliyim. İşin içine duygusal zekanın da girdiği, empati yeteneğim var. Bunlardan Koton da yararlandı bence. 

Bu sene 43 yeni mağaza geliyor

Perakendede işlerin çok da parlak olmadığı bir dönemdeyiz. Bu yıl büyüyecek misiniz?

Hedeflerimize ulaşıyoruz ama maliyetlerimiz arttı. Geçen yıl yüzde 29 büyüdük. Bu yılki hedefimiz yüzde 30. 43 yeni mağaza açacağız. Mısır, Angola, Cezayir, Kuveyt açılmayı planladığımız yeni pazarlar. Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Türki Cumhuriyetler, Doğu Avrupa ülkeleri, Suudi Arabistan, Dubai, Abu Dabi’de büyümeyi sürdürüyoruz.

Üretimimizin yüzde 85’i Türkiye’de

Koton’un bugün geldiği noktadan bahseder misiniz? 

Bugün Koton’un 30 ülkede 500’ün üzerinde mağazası bulunuyor. Üretimimizin yüzde 85’i Türkiye’de. 11 bin çalışanımız var. Mağazalarımız yılda 354 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Kadın markası dendiğinde her 4 kadından 3’nün aklına gelen ilk marka Koton. Türkiye’deki her kadının hayatında en az bir kez ziyaret ettiği markayız. 5 yıllık planımızda 5 kıtada varlık sürdüren, birkaç büyük hızlı moda markasından biri olmak var.