2026'da Türkiye, 600 megavat batarya kapasitesine ihtiyaç duyabilir

Türkiye'de rüzgar ve güneş enerjisinin toplam elektrik üretimindeki payının yüzde 30 seviyesine çıkması durumunda, iletim şebekesinin sorunsuz işletilebilmesi için batarya depolama yatırımlarına ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor.

Mevcut elektrik üretiminin yüzde 10'unun rüzgar ve güneş enerjisinden sağlandığı Türkiye'de, bu oranın yüzde 30'a çıkması beklenen 2026'da 600 megavat batarya depolama kapasitesine ve bin 400 megavat pompaj depolamalı hidroelektrik santraline ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor.

AA muhabirinin SHURA Enerji Dönüşümü Merkezinin "Sistem Esnekliğini Artırmak İçin Gereken Seçeneklerin Maliyet ve Faydaları" başlıklı raporundan derlediği bilgilere göre, Türkiye 2018 sonu itibarıyla elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 10'unu rüzgar ve güneş enerjisinden sağladı.

Rüzgar ve güneş enerjisinden bu seviyedeki üretim, mevcut elektrik sistemine sorunsuz bir şekilde entegre edilebilirken, söz konusu iki kaynaktan sağlanan üretim arttıkça sistem içinde önlem alınması gerekiyor.

Türkiye'nin, elektrik iletim sisteminde planladığı yatırımları yapmayı sürdürmesi halinde rüzgar ve güneş enerjisinin toplam elektrik üretimi içindeki payı yüzde 30 seviyesine çıkana kadar sistem işletiminde ve kaynakların entegrasyonunda herhangi bir sorunla karşılaşılmıyor. Rüzgar ve güneş enerjisinin elektrik üretimi içindeki payı yüzde 30 seviyesine ve bu alandaki kurulu güç 60 bin megavata geldiğinde ise batarya ve depolama yatırımlarına ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor.

Elektrik üretiminde 60 bin megavatın devreye girebileceğinin öngörüldüğü 2026'da, 600 megavatlık batarya depolama sisteminin gerekli olacağı hesaplanıyor.

Rapora göre, batarya depolama kapasitesinin 111 megavatının Kuzey Batı Anadolu, 100 megavatının Güney Doğu Anadolu, 99 megavatının Batı Anadolu, 82 megavatının Trakya ve kalan kısmının da diğer bölgelerde kurulması, sistem esnekliğine önemli katkı sağlayabiliyor.

Aynı dönemde, batarya depolamanın yanı sıra bin 400 megavat kapasiteli bir pompaj depolamalı hidroelektrik santralinin kurulması, termik santrallerin esnekliğinin sağlanması ve talep tarafı katılımının da 60 bin megavatlık rüzgar ve güneş kapasitesinin sisteme sağlıklı bir şekilde entegre olmasına yardımcı olacağı değerlendiriliyor.

Teknolojiye bağlı olarak, batarya depolamada 400 milyon ile 2,6 milyar dolar arasında yatırım maliyeti ortaya çıkarken, pompaj depolamalı hidroelektrik santrali için de ortalama yatırımın 1,7 milyar dolar seviyesinde olabileceği hesaplanıyor.

ÇATI TİPİ VE DAĞITIM ŞEBEKESİYLE BAŞLANABİLİR

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Dr. Değer Saygın, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'nin toplam elektrik üretiminde rüzgar ve güneşin payının yüzde 30'un altında kalması durumunda yapılacak batarya depolama yatırımından net bir fayda sağlanamayacağını söyledi.

Saygın, bu seviyenin altında rüzgar ve güneş enerjisinin sisteme entegre olmasında bir sorun yaşanmayacağı için depolamanın getireceği hizmetin azaldığını ifade etti. Bu yüzden, batarya depolama kapasitesiyle rüzgar ve güneş kapasitesi planlamalarının birbiriyle paralel yapılması gerektiğine dikkati çeken Saygın, şöyle dedi:

"Burada tabii ki ulusal iletim şebekesine bağlı olan depolama ihtiyaçlarından bahsediyoruz. Eğer depolama için şu an Türkiye'de bir piyasa yaratılmak isteniliyorsa, dağıtım şebekesi veya sayaç arkası depolama örnekleriyle başlanılarak hem depolama teknolojileri öğrenilebilir hem de bir başlangıç noktası olabilir."

Saygın, Türkiye'de öncelikli olarak çatı tipi ve dağıtım şebekesi için depolama modellerinin daha etkili olabileceğini de sözlerine ekledi.

(AA)