2025'te güçlü yabancı kaynak girişi olacak

Türkiye'nin potansiyelinin yüksek olduğunu belirten İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Hem uzun vadeli yatırımda hem de Türkiye'ye nakit ve kaynak akışında 2025, 2024'ten daha olumlu bir görüntü verecek” dedi.

Üç yıllık Orta Vadeli Plan'ın (OVP) ilk yılı geride kalırken, iş dünyası başta olmak üzere her kesimden 2025'e yönelik umutlar ise artıyor. Yatırımcılar için en büyük teşvikin, istikrarlı bir ekonomi politikası uygulanacağı inancının oluşturulması olduğunu belirten İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'ye, 2025'te bu yıldan daha güçlü yabancı kaynak girişinin olacağını düşündüğünü söyledi. Bahçıvan, "Hem uzun vadeli yatırımda hem de Türkiye'ye nakit ve kaynak akışında 2025, 2024'ten daha olumlu bir görüntü verecek" dedi.

POTANSİYEL YÜKSEK

Türkiye'nin yüksek potansiyelli bir ülke olduğunu, uluslararası ekonomi camialarında finansal istikrar ve ekonomik kredibilite noktasında güven tesis edildiğinde, ülkeye farklı konularda ve alanlarda yeni yatırımların gelebileceğine inancının yüksek olduğunu söyledi. CDS (kredi risk primi) rakamlarının objektif birtakım analizlerle ortaya çıkan değerlendirmeler olduğuna işaret eden Bahçıvan, CDS'in istikrarlı bir şekilde aşağı doğru iniyor olmasının, yabancıların Türkiye'ye bakış açısına artı değer kattığını ifade etti.

TL'YE TEVECCÜH ARTIYOR

Finansmana erişim noktasında Eximbank kredilerinde bir miktar daha artış olmasının, TL reeskont kredilerinin ucuzlamasının, döviz reeskont kredilerinde açılmanın, KOBİ'lerimizin üst sınırlarında bir yumuşamanın, istihdam odaklı belli sektörlerdeki maliyetin bir nebze daha düşürülmesinin gündeme alınacağına inandığını belirten Bahçıvan, "Türk Lirası (TL) üzerinden verdiğimiz fiyata, TL üzerinden aldığımız vade ve borçlanmaya çok daha fazla itibar etmemiz gerekiyor. İnsanlar, tekrar TL'ye dönük de bir teveccüh içerisinde" dedi.

ENFLASYON ANA GÜNDEM

Geçen yılın OVP açısından değerlendirildiğinde en olumsuz tarafının enflasyon olduğunu kaydeden Bahçıvan, "Enflasyon hâlâ katı bir direnç göstermeye devam ediyor ama cari açık tarafında beklenenden çok daha iyi bir durum var. İşsizlik tarafı çok dengeli ve stabil gitti. Bütçe açığı deprem harcamaları meselesinden dolayı hemen hemen hedefe uygun şekilde yer alıyor. Enflasyon mücadelesinin olduğu bir süreçte büyümeye de çok fazla odaklanmamak lazım. Belli bir aşamasını başardığımız ama daha gitmemiz gereken çok daha uzun bir yol olan enflasyonla mücadele gerçeği var" dedi.

İSTİKRARLI BİR KUR EN ÖNEMLİ İHTİYAÇ

Erdal Bahçıvan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Sanayi dünyası olarak finansal istikrarın sağlanması ve enflasyonun ortadan kalkması için fedakarlık ve sabır gösterme noktasında kararlıyız.

Merkez Bankası yönetiminin, göreve geldiğinden bu yana enflasyonla mücadelede doğru politikalarını gelecek aylarda da kararlılıkla devam ettireceğine inanıyoruz.

Mutlaka çözmemiz gereken birtakım yapısal konular ve sorunlarımız var. Bizim 'yapısal reformlar' diye adlandırdığımız konulara artık biraz daha vakit ayırmalıyız.

İstikrarını koruyan bir kur, Türkiye için en önemli ihtiyaç. Gelecek yıl kurda büyük bir hareketlilik beklemiyorum.

Çin'in rakip pazarlarda; Amerika'dan kaybettiği pazarı fiyat indirerek karşımıza çıkıyor olması, bize rekabet dezavantajı yaratacak. Fırsatlar da var ama tehditlerin de olduğunu görmeliyiz.

ASGARİ ÜCRETTE EN AZ MUTSUZLUKLA BULUŞULMALI

Asgari ücret sürecinde çalışanların yaşam standartlarındaki mutluluğu, huzuru önemsediklerini belirten Erdal Bahçıvan, "Ancak reel sektörün o asgari ücreti verdikten sonra o asgari ücretin karşılığında ürettiği mamullerden rekabet edebilmesinin dikkate alınması gerekiyor. İki tarafın da çok mutlu olmayacağı bir asgari ücrete doğru gidiyor. Bence en az mutsuzlukla buluşacağımız yer en iyisi olacak" dedi.