'100 metre değil maraton koşuyoruz. Teşvik bizim can suyumuz'

‘Süper teşvik’ paketinden çıkan firmalardan biri de merhum İshak Alaton’un kurduğu Alvimedica oldu. Türkiye’nin sağlık teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltacaklarını söyleyen Leyla Alaton, “Görmeye ömrü yetmedi ama babamın vasiyetini yerine getirdik” diyor.

ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE?

Leyla Alaton, Alarko Holding’in kurucusu merhum İshak Alaton’un kızı. İş dünyasında ikinci kuşak genelde ‘babasının kızı’ olarak anılsa da, o kendi gündemini yaratanlardan. Özellikle ‘kadın hakları’ denince ilk akla gelen isimlerden biri. İş dünyasında kadının yükselmesi için de en çok ses çıkaranların da başında geliyor. Alaton, Türkiye’de pek çok şirketin kadının potansiyelini ıskaladığını düşünüyor.

Leyla Alaton’un yönetim kurulu başkanı olduğu Alvimedica’da ise çalışanların yüzde 70’i kadın. Medikal cihaz üretimi yapan Alvimedica aynı zamanda geçtiğimiz aylarda açıklanan Proje Bazlı Teşvik Sistemine dahil olan 19 firma arasında bulunuyor. Leyla Alaton, “Biz 100 metre değil, maraton koşucusuyuz. 40 kilometre koşmak için arada kenardan su içmek gerek, teşvik de bizim cansuyumuz” diyor. 

cari açığın azaltılmasına destek

Teşvik alan 19 şirket arasına girdiniz. Ne yapıyor Alvimedica, nasıl bu haketti teşviği? 

Teşviğin bütün prensibi cari açığın azalması etkisi olacak iş kollarına bir destek vermek. Bizim sektörümüzde yani medikal cihazlarda araştırma geliştirme maliyetleri çok yüksek. Özellikle yeni bir ürünün bulunması safhası son derece pahalı bir süreç. Bu imkanlar da sadece çok çok büyük şirketlerin elinde var. Bu yüzden medikal cihaz sektörü dünyanın ilk 500 şirketinin arasına giren firmaların elindedir. Biz bu alanda katma değeri yüksek, hacmi küçük olan ileri teknoloji sahip ürünler geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu tür ürünlerin ihracatının teşvik edilmesinin ülke ekonomisine katkısı büyük olacak. Bu yüzden bu süreçte ekonomi bakanlığıyla çok yakın çalıştık. Onlara bu sektörü, ve bu yatırımı çok iyi anlattık.

Şimdiye kadar bu alanda Türkiye’de yatırım yapılmamış mı?

Sten, kateter ve balon üretiminde neredeyse tamamen yurtdışına bağımlı durumdayız. Türk sermayedarı, Türk sanayicisi daha çok kısa zamanda parasını çıkardığı işlere girmiş. Bu çok uzun vadeli bir iş. Bu bir maraton. Türk firmalar daha ziyade 100 metre, 200 metre koşucusu gibi. Biz ise maraton koşmaya soyunduk. Ve maratonda da devamlı kenardan su içmen lazım. Yoksa bitiremezsin. Teşvik de bizim suyumuz. Hem de can suyumuz. Onun için bu teşvikleri çok önemsiyorum ve bunun için çok teşekkür ediyorum.

Stent pazarının büyüklüğü ne kadar Türkiye’de?

Türkiye’deki stent pazarının büyüklüğü 120 milyon dolar ve bu ürünlerin neredeyse tamamı ithal ediliyor. 2018’de bu alanda yerli üretime koruma gelmesi bekleniyor. Dünyadaki stent pazarı ise, 10 milyon adet üzerinden, 8 milyar dolar civarında seyrediyor. Biz sadece Türkiye pazarı için değil, tüm dünyaya ihracat yapmak için üretim yapıyoruz. 

30 milyon $’lık fabrika

Siz bu teşvikle yeni bir stent fabrikası mı kuracaksınız? 

Bizim şu anda biri Çatalca’da, diğeri Torino’da olmak üzere iki fabrikamız var. Şimdi Çatalca’da 30 milyon dolar yatırımla eskisine bitişik bir fabrika daha kuruyoruz. Şu anda tam entegrasyonlu balon, kateter ve stent üretimi gerçekleşen fabrikamızda 200’den fazla kişi çalışıyor. Bu yıl sonunda da 7 bin 500  metrekarelik alanda 90 bin ilaç salınımlı stent kapasitesiyle yeni fabrikamızın açılışını yapacağız. 

Türkiye stent pazarında Amerikan şirketleri dominant. Biz elimizi taşın altına koyduk. Fiyatları da düşüreceğiz. 

4 bin kişiye yeni iş kapısı açacak

Söz konusu teşvik Alvimedica’ya ve Türkiye’ye ne kazardıracak?

Bir kere global medikal arenadaki rekabet gücümüz artacak. Alvimedica’nın en büyük vizyonu medikal hub olmlak. Bu ne demek bize Türkiye’deki buluşlar, start up’lar gelecek. Biz onlara yatırım yapacağız ve ürünlerini yurtdışına satacağız. Mesela şu anda Dokuz Eylül Üniversitesi’yle kan pompası kontratı imzaladık. Rakamsal olarak ise yatırım teşvikiyle Alvimedica toplamda 4 bin kişi istihdam edecek, 700 milyon dolar ekonomik değer yaratacak.

İddiamız şu: Diyabet hastalarına daha iyi çalışan bir stent veriyoruz. Bu takılınca komplikasyon olmuyor.

Kadın enerjisiyle daha hızlı büyürüz

 ‘Kadın dayanışması’ denince iş dünyasında ön plana çıkan isimlerden birisiniz. 8 Mart’ta ‘Susma Kızım’ diye bir klip çektiniz...

 Kadınlar her gün daha fazla bilinçleniyor. Bizim çabalarımız genç nesil için. Kendim için istiyorsam namerdim. Ben gelmişim geleceğim yere. Hiç umurumda olmayabilirdi. Ben bunu gençler için, ülke için istiyorum. Çünkü Türkiye’nin kadın enerjisini, kadın potansiyelini daha iyi kullanırsa çok daha başarılı bir ülke olacağını düşünüyorum. Eskiden kadınlar kaderine razı olurdu, şimdi artık yukarıyı zorluyorlar. Ve eşit yaşamak istiyorlar. Bence bu çok önemli bir gelişme. Türk kadını uyandı. 

2 maaşın girdiği ailenin daha iyi, daha huzurlu bir aile olduğunu gördü.

Peki sizce Türk kadını iş dünyasında mesafe kattetti mi son yıllarda? 

 Bu konuda çok ileride olan şirketler var ama genel olarak geri kaldığımızı düşünüyorum ve üzülüyorum. Çünkü büyük bir potansiyeli ıskalıyorlar. Bunu ağır dönen bir makine gibi görüyorum. Çok zor mesafe katediliyor. Bugün artık yönetim kurullarında kadın olmaması kabul edilemez.  

Sağlık hem bugünün hem geleceğin sektörü. Gençler mutlaka biyomedikal okumalı. Geleceğin mesleği bu.

İtalya’da kalp kapakçığı üretim

Peki İtalya’daki fabrika ne olacak

 Biz oturup Amerika’yı yeniden keşfetmedik. Keşfetmiş olan şirketi satın aldık. Bunun için 100 milyon dolar civarında yatırım yaptık. Çünkü İtalya’daki fabrika gerçekten özel bir fabrika. Burada toplam 300 kişi çalışıyor. Özel patentli karbon kaplama diye bir teknik geliştirmişler. Orada yapılanları artık Türkiye’de de yapıyor olacağız. Tabii oradaki fabrikayı da kapatmayacağız. İtalya’da da daha sofistike çok daha pahalı ürünleri üreteceğiz. Mesela kalp kapakçığı üretebiliriz. Ama nihai hedefimiz tüm bu bofistike ürünleri Türkiye’de de üretir hale gelmek. 

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin geliştirdiği bir ürüne yatırım mı yaptınız?

Evet, onlar buldu, biz üreteceğiz ve dünyanın toplam 70 ülkesine satacağız. Taşınabilir Kan Pompası kalp ya da akciğer yetmezliği yaşayan hastalara yönelik geliştirilen, pratik, taşınabilen, ve maliyet avantajına sahip oldukça yenilikçi bir ürün. Sağlık ocaklarından ambulanslara kadar yaygın alanda kullanılabilecek.

Şu anda 70’ten fazla ülkeye satışımız var. Yeni ofisimizi Tayland’da açıyoruz. Türkiye’yi bir üs olarak kullanıyoruz. 

Yatırımlarımızla Babamın vasiyetini yerine getirdik 

 İshak Alaton Türkiye’nin önemli iş insanlarından biriydi. Alvimedica’yı da o kurmuştu değil mi?

Evet. İnsan ömrü uzuyor, sağlık da buna paralel olarak en önemli sektör olarak öne çıkıyor. Babam bunu 80 yaşında gördü. Sağlık sektörüne yatırım yapmak da onun vasiyetiydi. Ne yazık ki onun bugünleri görmeye ömrü yetmedi. Babam, Türkiye’ye çok inanan bir insandı. “Çağı yakalayacağımız sektörlere girelim” derdi. Biz de yaptığımız bu yatırımlarla hem maddi hem manevi anlamda babamın vasiyetini yerine getirmiş olduk. Zaten birbirimize çok benziyoruz. Bu anlamda görüşlerimiz de çok benziyor. Babam Türkiye’nin iniş çıkışlarını çok yaşamış ve her zaman için bu memlekete imanmış, güvenmiş ve ne olursa olsun fırtınaların geçtiğini görmüş bir insandı. Ben de aynen onun gibi düşünüyorum. Bu fırtınalar geçecek. Her fırtınanın arkasından güneş çıkar. 

Türkiye gündemi yoğun. Şu anda da iş dünyasının gündeminde dolar var. Siz etkileniliyor musunuz?

 Bir “Yağmur yağacak, fırtına geliyor” diye panik yapanlar var, bir de “Şemsiyemi alayım, öyle çıkayım” diyenler. Biz ikinci taraftayız. Her şey sürekli sütliman gidemez. Her oyunun kuralı var. Mühim olan yaşanan iniş çıkışlarda sağlam durmak. Türkiye sağlam bir ülke, gelecek vaad eden bir ülke. Belirsizliği de oyunun parçası olarak görüyorum. İş hayatı zaten belirsizlikleri yönetme sanatıdır.