Maarif modeli ile eğlenceli ve verimli eğitim

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, uygulamaya girecek Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin hedefini anlattı, “İddialıyız. Öğrenci, veli ve öğretmenlerimizi; çok eğlenceli, çok keyifli ve bir o kadar da verimli bir eğitim öğretim süreci bekliyor” dedi.

Akşam Gazetesi

2024-2025 Eğitim-Öğretim yılının başındayız ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını verdiğiniz yeni bir müfredatla başlıyorsunuz yeni yıla. Öğrencilerimizi, öğretmenlerimizi, aileleri tam olarak ne bekliyor bu sene?

Öncelikle başta öğretmenlerimiz olmak üzere öğrencilerimiz, aileleri, idarecilerimiz, eğitim çalışanlarımız ve milletimiz için hayırlı ve başarılı bir eğitim öğretim yılı temenni ediyorum. Yeni eğitim öğretim yılına ilişkin iki ayrı kategoride beklentileri özetlemek gerekir. Birincisi bildiğiniz üzere Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kademeli bir biçimde, anaokulları, ilkokul birinci sınıflar, ortaokul beşinci sınıflar ve lise hazırlık sınıfları ile dokuzuncu sınıflardan başlayarak hayata geçecek. O yüzden bahsettiğim sınıf düzeyindeki öğrenci, veli ve öğretmenlerimizi çok eğlenceli, çok keyifli ve bir o kadar da verimli bir eğitim öğretim sürecinin beklediğini ifade etmek isterim. İkincisi bütün eğitim öğretim süreçlerine ilişkin olarak da yaz aylarında yoğun bir hazırlık dönemi yaşayarak alınacak bütün tedbirleri aldık, sağlıklı ve başarılı bir ortamı hep birlikte yaşayacağımıza inanıyorum.

GEÇİŞ SÜRECİ İÇİN HAZIRIZ

Öğretmenler açısından geçiş-uyum süreci nasıl olacak, öngörünüz/planlamanız ne?

Haziran ayının başından itibaren yeni model ile ilgili olarak öğretmenlerimizi bilgilendirecek ve onlara rehberlik edecek formatör arkadaşlarımızla çalıştık. Bu kapsamda 11 binin üzerinde arkadaşı görevlendirmiş olduk. Bu arkadaşlar yaz aylarından itibaren öğretmen arkadaşlarımızla çalıştılar. Eylül ayının ilk haftasındaki Mesleki Çalışma Dönemini de yeni programın bu uygulamaya geçeceği sınıf ve branşlarda ders verecek öğretmenlerimiz için tamamen bu eğitimlere ayırdık. Ayrıca elektronik içerikler hazırladık ve bunları Bakanlığımızın Eğitim Bilişim Ağı (EBA) başta olmak üzere tüm platformlarda paylaştık. Ayrıca velilerimiz ve öğrencilerimiz için de yeni modelin neler getirdiği ve içeriğinin nasıl olacağına dair açıklayıcı broşür ve eğitim materyalleri oluşturduk. Onları da hem basılı olarak ve hem de elektronik ortamda paylaşmış olacağız.

TÜM DÜNYADA DEĞİŞTİ

Müfredat değişikliğine neden ihtiyaç duydunuz peki?

Dünya çok hızlı değişiyor. Herkesin bilgiye erişimde devrim niteliğinde kolaylıklara kavuştuğunu görüyoruz. Dünyada eğitimin mantığı, erişilen bilginin gündelik hayatta kullanılacak becerilere dönüşmesi şeklinde evrildi. Birçok ülke 2000'li yılların başından itibaren eğitim sistemlerini buna göre şekillendirdi. Biz de bunun çalışmalarını yaklaşık 10 yıl önce başlatmıştık. Programlardaki değişiklik bir seçenek değil, zorunluluktu.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni Türkiye'ye özgü kılan, ayırt edici özelliği nedir?

İki boyutu var. İlki, evrensel değişime ayak uyduracak, çocuklarımızın ve gençlerimizin uluslararası alanda rekabet gücünü artıracak değişiklikleri bünyesinde barındırması. İkincisi de, evrensel olanla uyumlu bir yaklaşım ile eğitim alırken, bizi biz yapan, bizi millet yapan değerlerimizden kopmadan, bu değerleri içselleştirerek yetişmelerini sağlayacak tedbirleri içermesi. Bizim arzumuz çocuklarımız ve gençlerimizin evrensel ilkelerden uzak kalmadan, kendi değerlerini unutmadan, vatan ve millet sevgilerini koruyarak, vatanseverlik, merhamet, adalet ve saygı başta olmak üzere değerlere sahip biçimde yetişmelerini sağlamak.

İDEOLOJİK ÖNYARGILARINI DAYATMAYA ÇALIŞIYORLAR

Diyorlar ki "Türkiye Yüzyılı" kavramı, 'siyasi-ideolojik' ve 'tarafsız değil', 'herkese eşit değil'. Ne dersiniz bu eleştirilere?

Ben bu tür eleştirileri dile getirenlerin neden rahatsız olduklarını anlayamıyorum. Kendi ideolojik önyargılarını bize dayatmaya çalışan bu kitleleri sağduyuya davet ediyorum. Neye karşılar mesela:

Çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin sırtından ağır bilgi yükünü almamıza mı?

Akademik başarıyı da içine alan beceri odaklı bir eğitime geçişimize mi?

Öğretmen inisiyatifinin ve öğrenci katılımının artırılmasına mı?

Çocuklarımızın kendilerini, becerilerini geliştirmelerine, dünya ile yarışabilecek bir öğrenme sürecinde olmalarına mı?

Merhametli, çevresine saygılı, erdemli, milli manevi değerlerimizi özümseyen bireyler olmalarına mı?

Her öğrencinin biricik olduğunu göz önüne alan farklılaştırılmış eğitimi temele almamıza mı?

Tarihimizin; Osmanlı'nın kuruluşundan Cumhuriyet'e, Kurtuluş Savaşı'ndan Atatürk'ün hayatına kadar kronolojik sıra ile bütün halinde anlatılmasına mı?

Milli iradenin gasp edilmesine ve demokrasimizin gerilemesine neden olan darbe süreçlerinin anlatılmasına mı?

Mavi vatan, gök vatan gibi kavramların Coğrafya dersi müfredatına eklenmesine mi?

Ülkemizin savunma sanayii alanında kat ettiği mesafelerin aktarılmasına mı?

Çağın ilerisinde insanlar yetiştirme hedefimize mi?

BİZİM YAPTIĞIMIZ ATATÜRK'ÜN DEDİĞİ

Nurettin Topçu "Türkiye'nin Maarif Davası" adlı kitabında "Kendimiz için yepyeni bir maarif sistemi kurarak işe başlamak zorundayız" der. Bu arayışla bir bağı var mı müfredatın, nasıl bir bağı var? Var tabii. Merhum Topçu'nun ifade ettiği eksikliğe fikir sahibi olan herkes dikkat çekiyor zaten. Mesela Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1921'de Maarif Kongresi'nde "Kemali dikkat ve itina ile işlenip çizilmiş bir milli terbiye programı vücuda getirmeye sarf-ı mesai eylemeliyiz" ifadelerini kullanıyor. Milli terbiyeden kastının "seciye-i milliye ve tarihiyemizle mütenasip bir kültür" olduğunu ifade ediyor. Ve "dehayı milliyemizin inkişaf-ı tamı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir" diyor. Bizim yaptığımız da tam olarak bu.

CİDDİYETTEN UZAK ELEŞTİRİLER

Hala eleştirileri-önerileri dikkate almadığınız yönünde eleştiriler var? Bu iddiayı samimiyet ve ciddiyetten uzak buluyorum. Gelen raporlardan faydalandık, çalışmak isteyen arkadaşları ilgili komisyonlara dahil ettik. İlginçtir bu çağrılara hiçbir şekilde cevap verme nezaketini göstermeyenler program- lar askıya çıktıktan sonra "Biz niye yokuz" diye kamuoyunu yanıltıcı beyanlarda bulundular.

DİJİTALLEŞMEDEKİ TEHLİKELERE ÖNLEM

Artık çocuklar sosyal medyanın ve dijital mecraların etkisinde. Eskişehir'deki üzücü hadise buradaki tehlikenin habercisi sayılabilir. Buna karşı planınız ne?

Bunu sadece eğitim sistemi içinde çözme imkanımız yok. Çocuk eve gittiğinde annesi ve babasının sürekli dijital mecralarda, sosyal medyada, oyun ya da alışveriş sitelerinde olduğunu görünce okullarda verilen uyarıcı etkinliklerin çok da bir etkisi kalmıyor. O yüzden hep beraber mücadele vermemiz gerekiyor.