Şarku'l Avsat'ın Washington Post gazetesine dayandırdığı habere göre örgüt militanları, 2016 yılında Irak güçlerine karşı ellerindeki toprakları kaybetmemek için umutsuzca direniş gösterirken Kayyara bölgesinde 25 petrol kuyusunu ateşe verdi. Yanan kuyulardan yükselen duman bulutları 9 ay boyunca zehir yaydı.
Doktorlar ve uzmanlar, örgütün çevre üzerindeki benzeri görülmemiş etkisinin Irak’taki hayvancılık, tarım ve halk sağlığını etkilediğine, bu etkilerin çocuklar ve yaşlılarda kronik hastalıklara neden olduğuna işaret ettiler.
Bir anne, çocuğunun kalp hastalığını aşırı dumana maruz kalmasının sonucu olduğunu söyledi. Artık çocuğunun hayattan nefret eder bir hale geldiğini söyleyen anne, futbol oynamaya ya da kâğıttan uçak yaparak gitmediğini kaydetti.
Birleşmiş Milletler’in (BM) raporuna göre doktorlar, aşırılık yanlısı terör örgütünün haziran 2016’dan mart 2017’ye kadar yaklaşık iki milyon varili yakarak bölgede felakete neden olduğunu aktardı.
Çevre uzmanları, kentin yeraltı sularına ve böylece milyonlarca Iraklının can damarı olan Dicle Nehri’ne petrol sızmış olabileceğinden endişe ediyor.
BM’nin raporunda, örgüt üyelerinin Kayyara kentinin kuzeyinde bulunan kükürt fabrikasına ateş açarak yangına sebep oldukları ve böylece kükürtte bulunan sülfürik maddelerin havaya karışmasına yol açtıkları belirtildi.
Medyada yer alan bir diğer habere göre de Irak’taki zor koşullar nedeniyle örgütün sağlık üzerindeki etkilerini araştırmaya yönelik çalışmalar durduruldu. Aşırılık yanlısı örgütün ortadan kaldırılmasının ardından Irak hükümeti, kasabayı yeniden inşa etti ve yerlerinden olmuş kişilerin yeniden evlerine dönmesini istedi.
DEAŞ’ın çevre üzerindeki etkisi, Irak’taki Hemrin Dağları’ndan başlayarak yağış istikametinde Suriye’nin Deyr-i Zor bölgesine kadar geniş bir alana yayıldı.
Haberde Kayyara Sağlık Bölümü Başkanı’nın “DEAŞ nedeniyle yaşananların etkisi onlarca yıl sürecek. Daha da kötüsü henüz hepsi ortaya çıkmadı” dediği aktarıldı.
ABD’li bir yetkili gazeteye yaptığı açıklamada, son üç yılda meydana gelen yıkımın kentin endüstriyel hayatını olumsuz yönde etkilediğini ve çevre kirliliğini artırdığını belirtti. Suriye tarafındaki tahribattan ülkedeki buğday üretiminin etkilendiğini kaydetti.
Kimliğinin açıklanmasını istemeyen yetkili, kirli ve zehirli çevrenin hayatı zorlaştırdığını belirtti. Bu krizin, nüfus için temiz su ve yiyecek sağlamaya çalışan yöneticiler için bir meydan okuma olduğunu belirtti.
Irak’taki doktorlardan Ali Ferrac, kükürt fabrikasının yanmasından sonra hastalık koşullarının daha da arttığını belirtti. Deri döküntüsü, ateş, akut bronşit ve boğmaca nedeniyle ölümlerin artış gösterdiğini kaydetti.
Irak’taki çevresel koşulları araştıran “Siyah bir göğün altında yaşamak’ adlı çalışmaya katılan Hollandalı araştırmacı Wim Zigenenburg, kükürt fabrikasının yakılmasının DEAŞ’ın çevresel hasarı bir savaş silahı olarak kullanmasına bariz bir örnek olduğunu söyledi.
Zehrin etkisi tarım alanlarına kadar uzanıyor. Çiftçiler bamya, domates, salatalık ve karpuz gibi ürünleri yetiştirmek için mücadele ediyor. Çevresel koşulların kötüleşmesi nedeniyle bir çiftçinin elinde bulunan koyunların sayısı 50’den 12’ye düştü.
52 yaşındaki çiftçi İbrahim el- Ceydi, “Dumanlar bizi mahvetti. İnsanlar tarım mahsullerinin faydasız olduğunu bilmiyorlar. Kimse zehirli meyve ve sebze yemek istemiyor” dedi.
Kayyara beldesinde görev yapan doktorlardan Emin Yusuf, bölgede sürekli olarak öksürük, solunum yetmezliği ve solunum yolları hastalıklarından muzdarip yaklaşık 100 hasta bulunduğunu kaydetti.
Doktor, radikal örgütleri kınayarak “DEAŞ, Müslüman olduğunu iddia ediyor. Fakat arkalarında kendilerince İslam zannettikleri bir yığıntı bıraktılar. Gelecek nesilleri etkileyen zehirli bir çevre…
BM raporuna göre yerel ve uluslararası uzmanlar, örgütün çevreye verdiği yıkıcı zararın etkilerinin 2020 yılına kadar süreceğini öngörüyorlar.