AA
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal ve İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) araştırmacısı Doktor Riad Domazeti, AA muhabirine, Yemen'deki iç savaşın çocuklar ve kadınlar üzerindeki etkisini değerlendirdi.
Prof. Dr. Uysal, Yemen'de 2010'da Arap Baharı döneminde siyasi ve ekonomik krize sürüklendiğini belirterek, ayaklanmanın iç savaşa dönüştüğünü ve Husilerin 2014'te birçok kenti ele geçirdiğini söyledi.
Uysal, Husilerin 2014'te ülkenin başkenti Sana'yı ele geçirmesinin ardından Yemen hükümetinin Arap Birliğinden yardım istediğini ve Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonunun 2015'te İran destekli Husilere karşı Kararlılık Fırtınası Operasyonu'nu başlattığını anımsatarak, "Bugün siyasi ve ekonomik olarak parçalara bölünmüş ve farklı bölgelerde devlet dışı aktörlerin hüküm sürdüğü bir Yemen'den bahsedebiliriz. Ülkede, Suudi Arabistan ve İran arasında güç mücadelesi devam ederken, Yemen'deki iç dinamikler de savaşın boyutunun katlanmasına yol açtı." görüşünü paylaştı.
"Kadın, çocuk ve engelliler ülkedeki iç savaştan en fazla etkilenenler"
Yemen'de tarafların askeri hedef gözetmeksizin saldırı düzenlemesi nedeniyle sivil kayıpların diğer kriz ve çatışma bölgelerinden daha fazla olduğunu kaydeden Uysal, Yemen hükümeti ve Husilerin saldırılarında kamusal alanları ve sivil yerleşimleri hedef aldığını ifade etti.
Uysal, Yemen'de 2014'ten bugüne kadar yaklaşık 400 bin sivilin öldürüldüğüne işaret ederek, "Savaşan tarafların yerleşim yerlerine, hastanelere, postanelere, okullara ve bunun gibi askeri hedef olmayan bölgelere saldırması sonucu 4,5 milyon Yemenli ülke içinde yer değiştirdi ve neredeyse 21 milyon 600 bin kişi acil insani yardıma muhtaç." dedi.
Yemen'de kayıt altına alındığı kadarıyla 23 bin çocuğun savaş nedeniyle ya öldüğünü ya da uzuvlarını kaybettiğini, kayıt dışı on binlerce ölüm gerçekleştiğini söyleyen Uysal, "2023'te Birleşmiş Milletlerin (BM) yayımladığı Yemen raporuna göre ülkedeki 12 milyon 600 bin kadının insani yardıma ve kadınsal temel ihtiyaçlara ulaşımı ya kısıtlı ya da yok." diye konuştu.
Uysal, Yemen'de savaşan taraflarının iç savaş boyunca kadın, çocuk ve engelli gibi dezavantajlı gruplara pozitif ayrımcılık uygulamadığından bahsederek, "Kadın, çocuk ve engellilerin ülkedeki iç savaştan en fazla etkilenenler olduğunu belirtmek gerekir. Kadınların zorla evlendirilmeleri, insan onurunu zedeleyici faaliyetlere maruz kalmaları ve çocukların savaşta kullanılması söz konusu. Hem Husiler hem de savaşan taraflar çocukları aktif kullanıyor." şeklinde konuştu.
BM'nin dünyanın en ağır insani krizi diye tanımladığı Yemen'de sivillerin üçte ikisinin kıtlıkla karşı karşıya olduğuna vurgu yapan Uysal, "BM'nin uluslararası gıda programları gibi ajanslarının bu kıtlığı engelleme yönünde çabaları devam etse de ülkede neredeyse 22 milyon kişinin acil insani yardıma ihtiyaç duyduğu ifade ediliyor. Özellikle Husilerin hakimiyet sürdüğü bölgelerde, nüfusun yoğunlaştığı Taiz'de, Hudeyde'de ve Marib gibi noktalarda kıtlık yüksek oranlarda hissediliyor." değerlendirmesini yaptı.
"Yemenliler keyfi olarak gözaltına alınıp işkence görüyor"
Doktor Riad Domazeti de sivillerin ülke içinde şehir değiştirirken kontrol noktalarından geçtiğini ve milislerin keyfi uygulamalarına maruz kaldığını anlatarak, "Yemenliler kontrol noktalarında saatlerce sebepsiz yere bekletildiği gibi sebep gösterilmeden keyfi gözaltına alınıyor. Gözaltına alınan savunmasız siviller işkence merkezlerine götürülüp çeşitli işkencelere uğruyor. Savaşan gruplar, komisyon veya vergi adı altında sivillerin mallarını gasbediliyor." dedi.
Domazeti, Yemen'de çatışmalar nedeniyle 4 milyon 300 bin kişinin yerinden edildiğini ve temel hizmetlere erişimin olmadığı kamplarda kaldığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Yemen'de yerinden edilenlerin sayısındaki artışa paralel olarak insan ticareti ve benzeri başka sorunlar da ortaya çıktı. Yemen'de yerinden edilenler ülke içinde birkaç defa yer değiştirmek zorunda kaldı. Çadırlardan oluşan kamplar yetersiz hijyen, gıda ve sağlık hizmetleriyle biliniyor. Bazı şehirler çevreden aldıkları göç, aşırı popülasyon, yetersiz alt yapı nedeniyle çeşitli sorunlar yaşıyor. Savaştan önce iki milyonu geçmeyen Marib kentinin nüfusu, savaş süresince aldığı iç göçle üç milyonu aştı ve son çatışmalar, burada büyük insani krize neden oldu."
Yemen'deki en büyük sorunun küresel aktörlerin yurt dışından ülkeye yabancı savaşçı taşıması olduğuna dikkati çeken Domazeti, "Yemen, fiili olarak en az üç otonom bölgeye ayrıldı. Çin, Rusya, ABD gibi küresel güçlerin ülkedeki hegemonya mücadelesi, İran ile Suudi Arabistan'ın bölgesel rekabeti ve körfez içi siyasetindeki bilek güreşi, Yemen'deki insani durum ve ekonomik krizi daha da kötüleştirdi." değerlendirmesinde bulundu.
Domazeti, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Yemen'e tahıl sevkiyatının aksamasının ülkedeki kıtlığı derinleştirdiğinin altını çizerek, Yemen halkının yüzde 80'inin açlık sınırında yaşadığını ifade etti.
Sağlık tesislerinin büyük kısmının çatışmalar nedeniyle kullanılamaz hale geldiğine işaret eden Domazeti, "BM'ye göre yaklaşık 25 milyon nüfuslu ülkede halihazırda 20 milyondan fazla kişi, insani yardıma muhtaç. Bunların 10 milyondan fazlasının acil olarak yardım alması gerekiyor. Ülke nüfusunun yarısından fazlası temel hijyen ihtiyaçları için temiz suya ulaşamıyor." ifadesini kullandı.
Domazeti, Yemen'deki çocukların silah altına alındığını, ağır işlerde çalıştırıldığını ve insan hakları ihlallerine maruz kaldıklarını dile getirerek, ekonomik kriz nedeniyle yaşları 5 ile 17 arasında değişen çocukların gündelik işlerde çalışarak ailelerine katkı sağladığını söyledi.
Yemen'deki savaşın eğitim sistemine de darbe vurduğunu aktaran Domazeti, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yemen'de milyonlarca çocuğun okula gidemediği, pek çoğunun cephelerde savaştırıldığı biliniyor. Yemen'de 1600 okul kullanılamaz hale geldi ve 2 milyon çocuk eğitim alamıyor. Başta Husiler olmak üzere binlerce çocuğun cephe hattında kullanıldığı tespit edildi. Yemen'de 14 yaşından küçüklerin aktif olarak çatışmalarda kullanılma oranı yüzde 43."