Türkiye'nin 2019'daki AB vizyonu: Çözülemeyen 4 meselede Avrupa Birliği'nin üzerine gidecek

Avrupa Parlamentosu ve Türkiye'deki yerel seçimler nedeniyle özellikle 2019'un ilk yarısında ilişkilerde ciddi ilerleme beklenmiyor. Buna rağmen 4 yıldır toplanamayan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin toplanması, bakan düzeyinde Brüksel'e ziyaretler ve diyalog toplantıları gibi gelişmelerle ilişkilere ivme kazandırma hedefleniyor.

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde özellikle  2019'un ilk yarısında hem Türkiye'de yapılacak yerel seçimler hem de Avrupa  Parlamentosu (AP) seçimleri nedeniyle ciddi bir ilerleme olmayacağı tahmin  ediliyor ancak gelecek birkaç ay içinde 4 yıldır yapılamayan Türkiye-AB Ortaklık  Konseyi'nin bakanlar düzeyinde toplanması gibi önemli gelişmeler de beklentiler  arasında yer alıyor. 

Türkiye-AB ilişkilerinde 2019'da Türk tarafının izlediği konuların en  önemlilerinden biri AP seçimleri olacak. Seçimlerde AB ülkelerinin çoğunda  sosyalistlerin oy kaybedebileceği, daha korumacı, radikal, aşırı sağcı, dışlayıcı  bir parlamento çıkma ihtimali Türk tarafında değerlendiriliyor.

AP seçimleri nedeniyle 2019'un özellikle ilk yarısında ilişkilerde çok  ciddi bir ilerleme beklenmiyor. Seçimler öncesinde AP'nin de Avrupa ülkelerindeki  siyasi partilerin de Türkiye ile ilişkileri ilerletmek adına ciddi adımlar  atmasının beklenmediği vurgulanıyor.

Buna rağmen 2019'un ilk günlerinden itibaren ilişkilerin çeşitli  toplantılarla ivme kazanacağı kaydediliyor. Bunlardan biri 15 Ocak'ta bakan  yardımcıları düzeyinde yapılacak Yüksek Düzeyli Ulaştırma Diyaloğu Teknik  Toplantısı, diğeri de 28 Şubat'taki Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog  Toplantısı olacak.

Ayrıca, 5 Şubat'ta Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan'ın  Brüksel'i ziyareti, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün yargı reformu stratejisi  çerçevesinde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da göç ve terörle mücadele bağlamında yılın ilk aylarında yine Brüksel'i ziyaret etmesi beklenen gelişmeler  arasında yer alıyor.

Türkiye'nin de özellikle 31 Mart'taki yerel seçimlerden sonra daha  kararlı şekilde reform sürecine girebileceği tahmin ediliyor. Türk tarafı AB  sürecindeki teknik düzeyde çalışmalarını sürdürüyor.

Romanya dönem başkanlığında önemli toplantılar bekleniyor

AB dönem başkanlığını 1 Ocak 2019'da Romanya devralacak. Türkiye'nin  AB üyeliğine sıcak bakmayan Avusturya'nın dönem başkanlığında önemli gelişme  olmamıştı.

Avusturya'dan görevi devralacak Romanya'nın, kendi dönem başkanlığında  4 yıldır toplanamayan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin bakanlar düzeyinde  toplanabilmesi için çaba gösterdiği ifade ediliyor.

Romanya'nın toplantıyı düzenlemek için istekli olduğu, AB  Komisyonu'nun da Romanya'yı desteklediği vurgulanıyor.

Gelecek birkaç ayda Türkiye'den ve AB üyesi ülkelerden dışişleri  bakanlarının veya Avrupa işleriyle ilgili bakanların ve ilgili AB Komisyonu  üyelerinin katılımıyla bu toplantının yapılması bekleniyor.

Türkiye-AB Zirvesinin ise AP seçimleri nedeniyle yeni yılın ilk  yarısında yapılamayacağı, haziran sonu ya da temmuzda düzenlenebileceği ya da  2019 sonuna kalabileceği ifade ediliyor.

Taraflar arasındaki son zirve toplantısı Bulgaristan'ın dönem  başkanlığında geçen mart ayında yapılmıştı.

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısının 79'uncusunun da  yeni yılın ilk aylarında yapılma ihtimali bulunuyor. Toplantının 77'incisi 3 yıl  aradan sonra nisan ayında Brüksel'de, 78'incisi bu hafta Ankara'da yapılmıştı.

Vize serbestisi süreci

Türk yetkililer, bunlara rağmen Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesi  için radikal adımlar beklemediklerini dile getiriyor. İlişkilerde zorlayıcı konular da bulunuyor. Bunlardan birini vize serbestisi süreci oluşturuyor.

Türkiye'nin vize serbestisi sürecinin, kalan 6 kriteri tamamlamasından  sonra Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB üyesi ülkeler tarafından onaylanması  gerekiyor. Türkiye'nin vizesiz seyahat için gerekli kriterleri yerine  getirebileceği, ancak mayısta yapılacak AP seçimleri ve Türkiye'deki yerel  seçimler nedeniyle Türkiye ile AB arasındaki vize serbestisi sürecinin yavaş  ilerleyebileceği ifade ediliyor. Türk tarafı, her şey mükemmel gitse bile 2019  sonuna kadar vize serbestisi sürecinden çok fazla beklenti içinde olunmaması  gerektiğini düşünüyor.

Türk yetkililerin verdiği bilgiye göre, süreçteki kriterlerden biri  olan biyometrik pasaportlarla ilgili kriter yerine getirilerek gündemden düştü.  Türkiye'de yaklaşık 11 milyon kişinin pasaportu bulunuyor. AB kriterlerine uyan  son kuşak biyometrik pasaportların sayısı ise 1,2 milyonu aştı. Şu anda AB'nin  vize serbestisinden yararlanan birçok ülkenin bile bu sayıya ulaşamadığı  bildirildi.

Türkiye'de OHAL uygulamasının kaldırılmasının da vize sürecine olumlu  etki yaptığı belirtildi. Yetkililer, mantıklı bakıldığında vize serbestisinin en  az 1,5 yıllık bir süreç olduğunu, tarafların istenildiği takdirde bunu  kısaltabileceğini söyledi.

Vize serbestisi sürecinde Türkiye ile AB arasındaki göç anlaşmasının  tüm yönleriyle uygulanması, ağır suçlar ve terörle mücadele konusunda Europol ile  Türk makamları arasında müzakerelere başlanması gibi kriterler de bulunuyor.

Kişisel verilerin değişimine dair Türkiye ile AB arasındaki anlaşmanın  müzakereleri 30 Kasım'da Brüksel'de başlamıştı. Bu müzakerelerin tamamlanmasının  uzun zaman alacağı tahmin ediliyor. AB, ayrıca Türkiye'den kişisel verilerin korunması kanununda bazı değişiklikler bekliyor. Bu iki sürecin birbiriyle  paralel yürütülmesi planlanıyor.

Türkiye göç krizinde yük paylaşımı istiyor

Türkiye'yi üyeliğe hazırlayan IPA fonlarındaki kesinti ve Türkiye'deki  Suriyeliler için AB'nin taahhüt ettiği fonların yavaş ilerlemesi de sorunlu  konulardan biri.

AB, 2014-2020 dönemi için Türkiye'ye 4,5 milyar avro fon tahsis etmiş  ancak son dönemde ilişkilerde yaşanan gerginlikten sonra bunun yaklaşık 1 milyar  dolarında kesintiye gitmişti. Ayrıca, 18 Mart 2016'daki sığınmacı mutabakatından  sonra Türkiye'deki Suriyeliler için 3 3 olmak üzere toplamda 6 milyar avro  taahhüt etmişti. ilk 3 milyar avronun şu ana kadar 1,7 milyar avrosu kullanıldı.  1,3 milyar avronun ise "yolda" olduğu belirtiliyor. Haziran 2018'de tahsis  edilmesi onaylanan ikinci 3 milyarlık dilimden karşılanacak ilk projenin imzaları  ise perşembe günü atıldı.

AP içindeki tartışmalarda 4,5 milyar ve 6 milyar avroluk yardımların  çok görülerek kesintiye gidilmesi isteği dile getiriliyor. Türk yetkililer, bu  algının yanlış olduğunu, 6 milyar avronun zaten Suriyeliler için hazırlanan  projelerde kullanıldığını vurguluyor.

Türkiye, göç krizi devam ettiği sürece üzerindeki yükün paylaşılmasını  istiyor ve bunun 18 Mart mutabakatının bir gereği olduğunun altını çiziyor. Türk  yetkililer, fonların aktarılmasının geciktiğini belirterek, 2019'da bunun  hızlandırılmasını talep ediyor.

AKPM denetimi

Türkiye'nin Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM) denetimine  yeniden girmesi de sorunlu alanlardan birini oluşturuyor.

Türkiye, bir an önce denetimden çıkmak istiyor. Bunun için AKPM'nin  tavsiyeleri bulunuyor. Bunlardan ikisi olan OHAL'in kaldırılması ve OHAL inceleme  komisyonunun çalışmaya başlaması yerine gelmiş durumda. AKPM, Avrupa Konseyi'nin tutuksuz yargılamayı teşvik eden kararlarının da gerçekleşmesini bekliyor.

Türkiye'nin elinde, denetim mekanizmasını kaldırmak için, yargı reform  stratejisi ve vize serbestisi diyaloğundaki kriterlerin yerine getirilmesi gibi  araçlar bulunuyor. Bunlar Türkiye'nin hem AB hem de Avrupa Konseyi karşısında konumunu güçlendirecek adımlar olarak görülüyor.

Adalet Bakanlığının yargı reformu stratejisinde çalışmaları tamamlamak  üzere olduğu, ilk taslağın birkaç hafta içinde duyurulacağı belirtiliyor.

AİHM'nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında  verdiği kararın Türkiye tarafından siyasi olarak görüldüğünü hatırlatan Türk  yetkililer, sürecin devam ettiği ve Türkiye'nin büyük mahkemeye gitme hakkı  bulunduğu, ayrıca Yunanistan gibi bazı ülkelerin de AİHM kararlarını uygulamadığı  hatırlatmasını yapıyor.

Gümrük Birliğinin güncellenmesi

Türkiye'nin istediği Gümrük Birliği güncellemesinde de adım  atılamıyor. Almanya, Hollanda ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin engellemeleriyle AB  Konseyi, AB Komisyonuna müzakerelere başlama yetkisi vermiyor.

Türkiye, AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret  anlaşmalarından otomatik olarak faydalanmak istiyor. Türkiye, AB Komisyonu ve  bazı üye ülkelerin desteğini almasına rağmen müzakere süreci başlamadığı için  ilerleme sağlayamıyor.

Gümrük Birliği'ne tabi malları taşıyan Türk tırlarına Avusturya gibi  bazı AB ülkelerinde ek vergi getiriliyor ve böylece maliyetler artıyor. Türkiye,  ulaştırma konusunda karşılaştığı bu tür sorunların da çözülmesini bekliyor.

Bir başka konu da Türkiye'nin Gümrük Birliğindeki karar alma  mekanizmalarının dışında tutulması. Türkiye, Gümrük Birliğini uygulayan bir ülke  olarak AB Ticaret Politikası Komitesinin kararlarının büyük bölümüne tabi  durumda. Ancak Türkiye, AB üyesi olmadığı için 28 üye ülkenin temsil edildiği ve  kendisini de ilgilendiren kararların alındığı  bu komitede bulunamıyor.

Brexit

Brexit olarak adlandırılan İngiltere'nin AB'den ayrılması konusu da  özellikle AB içinde yarattığı belirsizlikler bağlamında Türkiye-AB  ilişkilerindeki sorunlu konulardan biri sayılıyor.

Türkiye'nin üyeliğine destek veren İngiltere'nin AB'den ayrılması  Türkiye için bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Brexit'in senaryolarını  değerlendiren Türk yetkililer, mevcut anlaşmanın gerçekleşmesi halinde  Türkiye'nin AB ve İngiltere ile ticari ilişkilerinin 2020 sonuna kadar aynı  şekilde süreceğini belirtiyor. Sonrasındaki durumu ise Birleşik Krallık ile AB arasındaki anlaşmanın nasıl devam edeceği belirleyecek.

Türkiye, ayrıca Türk vatandaşlarının Ankara Anlaşmasından kaynaklanan  haklarının korunmasını talep ediyor.

(AA)