1
Hafız, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Soçi'de gerçekleşen görüşme neticesinde liderlerin İdlib'de silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulması kararına ilişkin, AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Soçi'de gerçekleşen ikili zirvede Putin'in Himeymim, Lazkiye ve Tartus'taki askeri varlığını garanti altına aldığını öne süren Hafız, ''Rusya, İdlib’e yönelik operasyonlarına El Kaide uzantılı teröristlerden gelen saldırları gerekçe gösteriyordu. Rusya, Lazkiye’deki bir Rus birliğinin saldırıya uğradığını iddia ederek İdlib'e yönelik operasyonlar düzenledi. Rusya, söz konusu saldırının silahlı 5 drone ile gerçekleştirildiğini, bu saldırıda, 3 Rus askerinin öldüğünü, 9 askerin ise yaralandığını öne sürmüştü. Suriye'deki Rus üslerine yapılan saldırılar Putin'in en büyük korkusuydu. Dolayısıyla bu zirvede radikal grupların temizlenmesine yönelik alınan karar, Putin'i rahatlattı. Yani 20-30 kilometre geriye çekilerek, kendini Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) düzenlediği drone saldırılarından korumuş oldu. Rusya'nın bu konuda büyük bir sıkıntısı vardı.'' diye konuştu.
Hafız, Rusya'nın, Türkiye ile müşterek olarak 15-20 kilometreye kadar temas hattı üzerinde silahlardan arındırılmış bir bölgenin oluşturulması ve ağır silahların çekilme kararının alınmasının da Putin'in bu görüşmede elde ettiği ikinci kazanım olduğunu kaydetti.
''Türkiye, İdlib'e yönelik operasyonu engelledi''
Rusya'nın İdlib'e operasyon konusunda geri adım atmasının, Türkiye'nin ikili zirvede elde ettiği büyük bir kazanım olduğuna dikkati çeken Hafız, ''Rusya gerek muhalifler konusunda, gerek silahsızlandırılmış bölge konusunda önemli kazanımlar elde etti ama bir konuda kaybetti, o da İdlib. Soçi zirvesinde tüm dünya, Suriye'nin tek hakiminin Putin ve Rusya olmadığını gördü. Rusya, 'Suriye benden sorulur' iddiasından vazgeçtiği gibi İdlib'de istediği gibi hareket edemeyeceğini de gösterdi.'' ifadelerini kullandı.
Hafız, Türkiye'nin, Orta Doğu coğrafyasında önemli bir denge unsuru olduğunu, Soçi'de tüm dünyaya gösterdiğini kaydetti.
Türkiye'nin toplantıda istediklerini tam anlamıyla elde etmemesine rağmen, bir konuda çok büyük kazanç elde ettiğine vurgu yaparak şöyle konuştu:
''Türkiye, İdlib'i Rusya'ya bombalattırmamakla bölgede bir denge unsuru olduğunu da tüm dünyaya gösterdi. Bu tarihe geçecek kadar büyük bir olay. Zirvede, 'İdlib Gerginliğin Azaltılması Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Mutabakat Zaptı'nın imzalanması ile İdlib'de yaşanacak olası insani krizin önüne geçildi. İdlib'e yönelik saldırılar başladığı günden beri başta Türkiye olmak üzere tüm dünyanın endişe ile dile getirdiği o 'büyük göç dalgası tehlikesi' de bu zirve ile ortadan kalkmış oldu. Suriye'de, İdlib'de bulunan 3-4 milyon sivil rahat bir nefes aldı.''
'HTŞ'yi İdlib'den çıkaracak tek güç Türkiye'
Hafız, Özgür Suriye Ordusu'nun statüsünün Rusya tarafından kabul edilmesinin de Türkiye'nin ikili görüşmede sağladığı ikinci önemli gelişme olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Toplantıda, ÖSO siyasi bir güç olarak meşrulaştırılırken, HTŞ'nin durumu ciddi bir sorun olarak ortaya çıktı. İdlib'de barışın sağlanması için HTŞ'nin oradan çıkarılması lazım. Çünkü bu örgüt İdlib'de kaldığı müddetçe sorun devam edecektir. HTŞ'nin içinde yer alan militanlar yüzde 80 Suriyeli. Bunlar çoğunlukla Şam, Halep, Dera, Humus'tan gelen radikal muhalifler. HTŞ'nin içinde Çeçen ve Türkistanlılar da var. Zirvenin düğüm sorunu sanırım bu. İdlib HTŞ'den nasıl arındırılacak, nasıl çıkarılacak? Türkiye bu grubu İdlib'de nasıl pasifize edecek? Bunu tam olarak bilmiyoruz. Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki bu noktada Türkiye'ye büyük sorumluluk düşüyor. Bu olayda büyük bir emek ve güç lazım. Çünkü İdlib'de bulunan en güçlü radikal grup. Bunların İdlib'den çıkarılmasını Türkiye sağlayacak. Türkiye'den başka kimse onlara silah bıraktırmaz. Dünyada böyle bir güç de yok zaten.''
''İdlib'in garantörü Türkiye''
Türkiye'nin İdlib'de 12 gözlem noktası olduğunu ve bu gözlem noktalarını daha da arttırılması gerektiğinin altını çizen Hafız, şöyle devam etti:
''Zirvede, muhalifler ve rejim kontrolündeki alanlar arasında silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulması, Özgür Suriye Ordusu'nun bölgede kalmasına izin verilmesi ve meşruluğunun onaylanmış olması, ağır silahların çekilmesi gibi kararları göz önüne aldığımızda İdlib'de, Türkiye'nin garantörlük görevi aldığı çok açık. Ayrıca toplantıda Rusya ile Türkiye'nin aldığı ortak kararlarda Suriye rejimin inisiyatifinin gündeme taşınmamış olması da dikkat çekici. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, 'İdlib’e askeri operasyon yapılmayacak. Konuya ilişkin detaylar Suriye tarafıyla önümüzdeki saatlerde koordine edilecek' açıklaması da bunun en somut ifadesi. Demek ki Suriye'de söz sahibi olan tek güç Rusya.''
''Birileri Soçi'yi sabote ediyor''
Hafız, Soçi'de Başkan Putin ile Başkan Erdoğan arasında gerçekleşen anlaşmadan hemen sonra Suriye'nin Humus ve Lazkiye kentleri ile sahil şeridinde gece saatlerinde peş peşe patlamalar meydana geldiğini belirterek, ''Birileri bu toplantıyı, Suriye'de barışı sabote ediyor.'' dedi.
Rusya Savunma Bakanlığı'nın Lazkiye'ye yapılan füze saldırısının arkasında olduğunu açıklamasının önemli olduğuna dikkati çeken Hafız, şu ifadeleri kulandı:
''Dün saat 23.00 civarlarında Lazkiye'ye yapılan hava saldırısında Fransız gemileri Suriye radarlarını etkisiz hale getirmesinden sonra İsrail savaş uçakları Lübnan üzerinden füze saldırısı yaptı. Saldırı yapılan yerler tamamen Suriye rejimin ait. Fakat buraların kontrolünü Rus birlikleri sağlıyor. Ayrıca Suriye ordusunun S-200 savunma sisteminden fırlatılan bir füzeyle Rus uçağı vuruldu.
Rusya, İsrailli pilotların uçağı Suriye hava savunma sisteminin bulunduğu bölgeye sürükleyerek kalkan olarak kullanmasını düşmanca bir provokasyon olarak nitelendirdi. Bence bu durum Rusya-İsrail ilişkilerini olumsuz etkileyecektir. Rusya bu saldırılara muhakkak karşılık verecektir. Aksi takdirde Doğu Akdeniz'deki varlığı tehlikeye girer, Suriye'deki itibarı sarsılır. Karşılık vermesi durumunda ise bölge çok daha tehlikeli bir sürece evrilir.''
(AA)