Almanya, aşıya benzer bir etki yapabildiği düşünülen "monoklonal antikorlara" dayalı bir ilaçla, koronavirüse karşı mücadele edeceğini duyurdu.
BBC Türkçe'nin haberine göre, Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, hükümetinin bu ilacı temin ettiğini ve Avrupa Birliği'nde (AB) uygulayacak ilk ülke olacağını söyledi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın tedavisinde de kullanılan monoklonal antikorların, bir araştırmaya göre aşıya benzer bir etki de yapabildiği düşünülüyor.
Antikorlar "vücudun bağışıklık sisteminin savaşçıları" diye tarif edilebilir.
Koronavirüs ya da başka herhangi bir patojen vücudunuza girdiğinde antikorlar virüsün dikensi uçlarına yapışarak onun sağlıklı hücrelere girişini engellerler.
Fakat insan vücudu bir çok farklı türde antikor üretir. Bunların en güçlülerine "etkisizleştiren antikorlar" denir.
Bilim insanları bu antikorları eleyerek en güçlülerini, virüse yapışmakta en mahir olanı seçer ve seçilen antikor labaratuvarda çoğaltılır, büyük miktarlarda üretimi yapılabilir.
İşte bu yöntemle elde edilen antikorlara tek bir antikor hücresinden klonlandıkları için monoklonal antikor ya da mAb deniyor.
Aynı hücreden klonlanan bütün antikorlar birbirinin aynı olup, virüsün belli bir kısmına yapışırlar.
Dolayısıyla tersinden söylemek gerekirse, belli bir virüse veya onun sadece belli bir yüzeyine yapışması amacıyla üretilen antikorların bu nedenle monoklonal olması gerekiyor.
Bu antikorlar hastalara verildiğinde derhal onun bağışıklık sistemini güçlendirirler.
Fakat monoklonal antikorların sorunu, başlangıçta doğru antikor hücresinin seçiminin genellikle çok zaman alması ve bu nedenle de pahalıya mal olması.
Monoklonal antikor tedavisi, bazı ülkelerde şu ana kadar uygulanan, Kovid geçirip iyileşmiş hastalardan elde edilen plazma hücresi tedavisinin zıddı bir yaklaşım.
Kanın sıvı kısmını oluşturan sarımsı bir sıvı olan plazma, bu yöntemde, koronavirüs geçirip iyileşmiş hastalardan alınan plazmadaki çeşitli antikorların çoğaltılması yoluyla elde ediliyor.
Dolayısıyla içerisinde poliklonal antikorlar yani farklı antikorların klonları var ve her farklı antikor klonu, virüsün farklı kısımlarına yapışıyor.
Monoklonal antikorlar bazı kanser türleri de dahil çeşitli hastalıklarla mücadelede 1980'li yıllardan beri kullanılıyor.
ABD'deki bakım evlerinde yürütülen bir araştırma, laboratuvar koşullarına çoğaltılarak büyük miktarlarda üretilen monoklonal antikorların tedavinin yanısıra, insanların koronavirüs kapıp hastalanmasını önlemekte de etkili olabileceğini ortaya koydu.
ABD merkezli ilaç şirketi Eli Lilly tarafından üretilen bir Kovid-19 monoklonal antikoru, 2020 yılının Ekim ayında hastalanan Donald Trump'ın tedavisinde de, yine Amerikan Regeneron şirketi tarafından hazırlanan iki antikorlu bir ilaçla birlikte kullanılmıştı.
Bu antikorlar (Regeneron'unki gibi antikor kokteylleri içindeki farklı antikor tipleri) virüsün çıkıntılarının biraz farklı kısımlarına yapışıyorlar, dolayısıyla virüs mutasyonu uğrasa, yapısı değişse bile en azından antikorların birisi işe yarıyor.
Regeneron geçmişte Ebola'nın tedavisi için de bir monoklonal antikor ilacı üretmişti.
Fakat antikor klonlayarak elde edilen ilaçların maliyetinin yüksek olması, bir çok aşı çalışmasının da başarılı olması nedeniyle salgınla mücadelede bu yöntem bir süredir ikinci tercih konumuna düşmüştü.
AB içerisinde aşı şirketlerinin söz verdikleri miktarda aşıyı veremeyeceği, aşı sıkıntısı yüzünden aşılama çalışmalarının aksayacağı kaygısı artıyor.
AstraZeneca ve Pfizer-BioNTech gibi ilaç şirketlerinin üretimde bazı sıkıntılar olduğu yönündeki açıklamaları beklenen dozda aşı teslimatı yapılamayacağına işaret ediyor.
Avrupa Komisyonu'nun sağlıktan sorumlu üyesi Stella Kyriakides, birlik toprakları içerisinde Kovid aşısı üreten şirketlerin, "üçüncü ülkelere aşı ihraç etmek istediklerinde önceden AB makamlarına bildirimde bulunması gerekeceğini" söyledi.
Almanya ise elindeki seçenekleri çeşitlendirme yoluna gitmiş görünüyor.
Alman kamu yayın kuruluşu Deutsche Welle'nin haberine göre Almanya hükümeti 487 milyon dolar ödeyerek 200 bin doz monoklonal antikor stokladı.
Almanya'da yayımlanan Pazar gazetesi Bild am Sonntag ise Sağlık Bakanı Jens Spahn'ın gelecek haftadan itibaren ülkede monoklonal antikor kullanımına başlayacağı yolundaki açıklamasını duyurdu.
Habere göre Spahn, "Bunlar pasif bir aşı gibi işlev görüyor. Bu antikorların hastalığın erken aşamasında verilmesi yüksek risk gruplarındaki hastalarda Kovid'in daha ağır sonuçlar yaratmasını engelliyor" dedi.
İlk denemelerin üniversite hastanelerinde yapılacağı düşünülüyor.
Şu anda bir çok aşı seçeneği mevcut fakat üretimin talebi karşılayamayacağı ve gelecekte de aşı sıkıntısı yaşanabileceği kaygıları var.
Bunlar olurken Kovid'in dünya çapında yayılışı bütün hızıyla sürüyor. Ağır hastalananların ve ölenlerin sayısı her gün artıyor.
Deksametazon ve diğer bir ucuz kortizonlu ilaç olan hidrokortizon dışında klinik denemelerde başarısı doğrulanmış ilaç tedavisi ise henüz yok. Bu bakımdan tedavide yeni yolların bulunması hayati önem taşıyor.
Amerikan ilaç şirketi Regeneron'dan Leah Lipsich aşı eksikliğinin dışında, aşı olsa bile vücudu yeterli antikor geliştiremeyecek bağışıklığı düşük bir risk grubu nüfus bulunduğunu bu yüzden tedavinin önemli olduğunu söylüyor.
Lipsich virüs etkisizleştiren antikorlara dayalı ilaçların bu yüzden aşı yeterli olsa bile gerekli olacağı görüşünde.