1
ABD’nin önde gelen dergilerinden The New Yorker’da Susan B. Glasser’in kaleme aldığı “Trump hiçbir şeyi beceremiyor: Başkan, Kaşıkçı olayında Suudi Arabistan’ın avukatı gibi davranıyor” başlıklı makalede, öldürüldüğü kesinleşen Cemal Kaşıkçı olayına karşı Trump’ın takındığı tutum değerlendirildi.
İstanbul’daki Suudi Başkonsolosluğuna girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Kaşıkçı hakkındaki “hiç değişmeyen temel gerçeklerin” Suudi yönetimi ve Trump tarafından üç haftadır inkar edilmesi ile olayın uluslarası bir krize dönüştüğü belirtilen makalede, “Trump hiçbir zaman Kaşıkçı'nın muhtemel ölümünün açık gerçekliğini kabul etmedi ve böyle bir zamanda Amerikan başkanından beklendiği şekilde insan hakları ve özgürlük savunuculuğundan daha çok, şu an hala dünya kamuoyu önünde Suudilerin avukatı gibi davranmaya devam ediyor.” ifadesi kullanıldı.
"Bir adamın öldürülmesinden çok daha fazla bir olay”
Makalede, Suudiler tarafından cuma günü duyurulan "Kaşıkçı'nın konsoloslukta girdiği bir yumruk kavgasında öldüğü iddiası" ve Trump’ın bu iddiayı hemen inandırıcı bulduğunu açıklamasına rağmen tartışmaların bir süre daha yatışmayacağına dikkat çekilerek, “Trump’ın Suudi Arabistan'ın acımasız genç Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a ateşli bir şekilde kucak açmasından dolayı bu, tek bir adamın öldürülmesinden çok daha fazla bir olaydır.” ifadeleri kullanıldı.
Kaşıkçı olayının ABD'de daha çok tartışılacağı belirtilen makaleye şöyle devam edildi:
“Trump’ın tweetleri ve sürekli yorumları ile haber çevrimlerinin gittikçe kısaldığı bir zamanda Kaşıkçı olayı, ara seçim döneminde Washington’da en fazla gündemde kalan bir haber örgüsü olabilir. Bütün Ortadoğu stratejisinin merkezindeki müttefiki ile henüz ciddi bir kopuşun yaşanmadan bu kuşatmayı sonlandırmak için Trump yönetiminin başarısız kabadayıca ve hatalarla çıkış arayışına rağmen biz hala olayın üstündeyiz. Dünyada Amerikan liderliğinin sorgulandığı bir dönemde, Trump’ın buraya sığınma talebinde bulunan bir muhalifin acımasız cinayetine alaycı ve bönce bir tavır takınması dünyandaki kötü adamların neşelendirilmesine neden oluyor.”
"Suudi Arabistan ile ilişkilerimizde geç kalınan bir dönüm noktası”
Makalede, Trump’ın partisi Cumhuriyetçilerin içindeki Lindsey Graham ve Marco Rubio gibi senatörlerden bile Suudi Arabistan’ın cezalandırılması yönünde talepte bulunduğu belirtilerek, Suudi Arabistan’a karşı Amerikan politikasında açık bir şekilde kayma olduğunun altı çizildi.
Trump’ın kendi partisindeki aykırı seslerin yanında, Washington’da Suudi Arabistan lehine için çalışan lobi ve düşünce kuruluşlarında da gelen baskılar üzerine kopmalar yaşandığı kaydedilen makalede, bu kuruluşların Suudi parası ile Kaşıkçı arasında bir tercih yapmak durumunda oldukları vurgulandı.
İsmini vermek istemeyen bir lobicinin, “Biz bu adamın (Veliaht Prens) yalanları üzerine daha fazla devam edemeyiz. Bunun yolu yok. Bu çok açık, çok ürkütücü.” dediği yazıldı.
“Amerika'nın üstünde bir utanç lekesi olarak hatırlanacak”
Makalenin sonunda, “Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı’ya yönelik saldırısı, sadece gaddar bir Orta Doğu monarşisinin bir muhalife karşı izole bir cinayeti olarak hatırlanmayacak. Donald Trump ve onun birkaç hafta süren oyalamalarından dolayı, Amerika'nın üstünde bir utanç lekesi olarak da hatırlanacak." ifadelerine yer verildi.
Suudi Arabistan yönetimi, 2 Ekim'de İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra haber alınamayan Kaşıkçı'nın "konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldüğünü" açıklamıştı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan haberde, Suudi Arabistan Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma neticesinde, Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul Başkonsolosluğuna geldiği sırada burada bulunan "başka Suudi vatandaşlarla tartışmaya başladığı, tartışmanın arbedeye dönüştüğü ve bunun sonucunda Kaşıkçı'nın hayatını kaybettiği" iddia edilmişti.
(AA)