Suudi Arabistan girdiği krizden çıkması için çok çaba sarf etmeli

Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın göreve gelmesinin ardından birçok hata yaparak eline geçen tarihi stratejik fırsatları kaçıran Suudi Arabistan'ın içine girdiği krizden çıkması mümkün görünmüyor. Riyad yönetiminin bu girdaptan çıkması için hatalarını itiraf etmesi ve bölge halklarıyla güven köprülerinin yeniden inşa etmesi için çok çaba harcaması gerekiyor.

1

Suud diplomasisi, özellikle Bin Selman'ın göreve gelmesinin ardından bölge ülkeleriyle ilişkileri başta olmak üzere birçok hata yaparak stratejik tarihi fırsatları elinden kaçırdı. Katar ablukası, bölge ülkelerindeki ılımlı İslami gruplara düşmanca bir tutum sergilemesi ve ABD Başkanı Donald Trump'ın "kölesi haline gelinerek" verilen destek yapılan hatalardan sadece bir kaçı.

Yemen'de barışı sağlama konusunda eline fırsat geçen Suudi Arabistan, bunu fırsattan musibete dönüştürdü. Husi tehdidini savmak için hükumete destek vermek üzere kurulan "koalisyon güçlerinin" niyetini bir süre sonra sorgulatan Riyad yönetimi, Yemen halkına negatif sinyaller göndererek, halk nezdinde güvenini yitirdi.

Yine Katar ablukasıyla yanlış bir adım atarak bölge ülkeleriyle ilişkileri geren ve halklarla bağını koparan Suud yönetimi, son olarak gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili çelişkili ve tutarsız açıklamalar yaparak, tatmin etmeyen cevaplar vererek uluslararası kamuoyunun tepkisini üzerine çekmeye devam ediyor.

ABD'nin Yemen savaşına ve Veliaht Prens Bin Selman'ın politikalarına olan desteğini çektiğinin birçok işareti ortaya çıkarken, Suud yönetiminin içine girdiği bu girdaptan çıkmak için nasıl bir yol seçeceği ise merak konusu.

- Yemen'de kaçan fırsat

"Arap Baharı" olarak adlandırılan dönem boyunca Suudi Arabistan, Arap liderlerini deviren ve bazılarını tehdit eden devrimlere yönelik endişesini gizlemedi.

Ancak bu kaos, uzun vadede Suudi Arabistan'ın güvenliğini ve çıkarlarını güçlendirecek stratejik fırsatları ortaya çıkardı. Riyad yönetimi, deyimi yerindeyse bu fırsatları kapmaya çalıştı. Ancak Yemen'de barışı sağlamak için eline geçen fırsatı, planlama ve uygulamadaki basiretsizlik ve vizyon eksikliğiyle musibete dönüştürdü.

- Petrol ihracatıyla ilgili korku halini dağıtma çabaları

Riyad yönetimi, ülkenin başlıca zenginlik kaynağı olan petrol ihracatıyla ilgili endişeleri dağıtmaya çalışıyor. Veliaht Prens Muhammed bin Selman da görevi devraldığı geçen yıldan bu yana izlediği siyasetin ana eksenini buna göre şekillendirdi.

Gözlemciler, 1900'lü yıllardan bu yana, ABD'nin, petrol zengini Körfez ülkelerinin, kendisine askeri ve ekonomik olarak muhtaç olduğunu ispatlayarak, bu ülkelerde kredisini yükseltme eğilimine dikkat çekmeye başladılar.

Bazıları bunu şantaj olarak adlandırırken, bölgedeki liderler ise her iki tarafın kazandığı bir işbirliği olarak yorumladı. Gerçekten başta Körfez ülkeleri, kısa bir dönemde büyük bir ekonomik sıçrama gerçekleştirerek, bölgesel "tehditleri" öteledi.

Onlarca yıldır kendisine para ve yatırım olarak dönen, ülkesine stratejik alan oluşturan bu kartları tüketmek istemeyen Washington yönetimi, buradan hareketle ABD'nin, Arap ülkelerini kendi yörüngesinde tutmak için içlerindeki "İran korkusunu" zaman zaman zinde tutmaya çalıştı.

Bu durum, eski Başkan Barack Obama'nın, ekonomik yaptırımları kaldırarak neden İran'la nükleer anlaşma yapmaya yöneldiğini kesin bir şekilde açıklıyor denilemez. Ancak ABD'nin Irak'tan çekilmesi ve Suriye ile Yemen'e müdahaleden kaçınması, Tahran yönetiminin bölgede kollarını genişletmesine imkan tanıdı.

Nihayetinde Riyad başta olmak üzere Körfez başkentlerinde de tehlike çanları çaldı. Suudi Arabistan, yürüttüğü sakin diplomasiden uzaklaştı, "sadık dostunun" Beyaz Saray'a gelmesini bekledi.

-İran tehdidiyle mücadele için Yemen krizine müdahale

Kraliyet, petrol sevkiyatının yüzde 70'ini gerçekleştirdiği Babu'l Mendeb ve Hürmüz Boğazı'nı tehdit eden İran tehlikesiyle mücadele etmek için 2015 yılında Yemen krizine müdahil olma yolunu seçti.

Bir süre sonra Riyad'ın daha iddialı bir projesi ortaya çıktı. Bu da; İran tehdidinden uzakta ihracat seçeneklerini arttırmak için Yemen'in doğusundaki limanlarda sona eren petrol boru hattının uzatılması projesiydi.

Aslında bu proje fikri Riyad ve Sana arasında 2002 yılında imzalanan anlaşmaya dayanıyor. Ancak 2014'te Financial Times'ın yayımladığı Yemen raporunda söz konusu projenin karmaşık siyasi hesaplaşma, 2011 devrimi, daha sonrasında Husi devriminden ziyade ülkedeki güvenlik, altyapı ve yatırım zafiyetinden dolayı geciktiği belirtildi.

Suudi Arabistan Yemen hükumetinin talebi üzerine Mart 2015'te askeri müdahale başlattı, bir süre sonra Donald Trump'ın ABD Başkanlığını kazanmasıyla umutları yeşerdi.

-İlk hatalar; Katar ablukası ve ılımlı İslami gruplara düşmanlık

Suud diplomasisi, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'la, birçok hata yaparak bölge ülkeleriyle ilişkileri başta olmak üzere tarihi stratejik fırsatları elinden kaçırdı.

Uluslararası ilişkiler alanında çalışmalar yapan Ürdünlü araştırmacı Abdullah Esmer, Arap halklarının geniş tabanında büyük etkisi olan Katar ablukası ve bölge ülkelerindeki devrimci akımlarla ılımlı İslami gruplara düşmanlık sergilemesinin yapılan ilk hatalar olduğunu söyledi.

Riyad, bu uygulamalarıyla başta Yemen halkına negatif sinyaller gönderdi. Büyük bir kesim, iki ülke arasında ortak hedeflerin gerçekleştirilmesi yönündeki işbirliği umudunu yitirdi. "Koalisyon güçlerinin" niyeti sorgulanmaya başlandı. Çeşitli taraflar, Suudi Arabistan ve BAE'nin, bu ülkede ekonomi alanında projeler uygulamasına karşı olduğunu dillendirmeye başladı.

İşlenen ikinci hatanın ise Suudi Arabistan'ın köle haline gelerek Trump'a verdiği destek olduğuna işaret eden Esmer, Trump'ın geçen mayıs ayında nükleer anlaşmadan çekilmesi ve Tahran'a yönelik ekonomik yaptırımları yeniden devreye sokmasıyla bu durumun derinleştiğini söyledi.

- Yemen krizi ve Kaşıkçı cinayeti

Yemen'deki insani krizin derinleşmesi, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesi ve sonrasında demokratların, ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu ele geçirmesinin yanı sıra Cumhuriyetçi Parti'nin de arasında olduğu çeşitli devlet kurumları tarafından Trump'a, izlediği siyasete ilişkin artan baskı. Tüm bunlar, Suudi Arabistan'ın neden bu hale geldiğini açıklayan bazı etkenler.

Bir defa daha Beyaz Saray'da karar alma yetkisinin sadece devlet başkanının elinde olmadığı ve suçlara karşı para ödemek tek başına ağızları kapamak için yeterli olmadığı görüldü.

Aynı zamanda Arap ülkeleri özellikle de Suudi Arabistan uluslararası ortaklık seçeneklerini gerçek ve kalıcı şekilde çeşitlendirmesi gerektiği de görüldü. Bunu da herhangi bir dönemde ABD'den memnuniyetsizliğini gösterme babından değil, korku ve şantaj ağından çıkmak için yapmalı.

Bu seçeneklerden daha önemlisi bölge ülkelerine saygı gösterme, daha istikrarlı ve sürdürülebilir yeni ufuklar açmak için ortaklık ve işbirliği zemininde muamele etme, sorunları büyüklük taslamak yerine, ülke ne kadar güçlü veya değil bakmaksızın sorunları diyalog yoluyla çözmedir.

Burada konu Katar veya Suudi Arabistan'a defalarca başta askeri ve ekonomik alanlarda ve bölgenin kokuşmuş sorunlarında koordinasyon olmak üzere farklı alanlarda işbirliği teklif eden Türkiye ile sınırlı değil aynı zamanda İran'ı da kapsıyor. Bölgeden ve bölge dışından uzmanlar İran'ın gücü ve öneminin kabul edilmesi ve ABD'nin İran'la tekrar nükleer anlaşma yapma ihtimalinin geçmişteki herhangi bir zamandan daha çok olduğunun hatırda tutulması gerektiğine dikkati çekiyor.

Yukarıda bahsedildiği şekilde bir diplomasiyle Riyad, Yemen'deki hedefine daha az maddi ve insani kayıpla, itibarını zedelemeden ve uluslararası ambargo tehdidi ile şantaj krizine maruz kalmadan ulaşabilirdi.

Suudi Arabistan bölge ülkeleriyle işbirliği yapmakla stratejik boyutu olan ortak ekonomik hedeflerini özellikle petrole bağımlılığı hafifleterek ülkenin gelir kaynaklarını çeşitlendirme hedefini gerçekleştirme konusunda istifade edebilir.

Riyad doğu komşusu Katar'a uyguladığı ablukayı durdurmadı ve Ankara'nın girişimlerini reddetti. Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin tüm detaylarını ortaya çıkarmadı, hala gizliyor ve doğrudan olaya dahil olanları teslim etmiyor.

Türkiye'deki soruşturmaların sonuçlarıyla zorlanmadıkça Riyad'ın bu çirkin cinayetin detaylarını ortaya çıkarmak için tek bir adım atamayacağını söyleyebiliriz. Bu da bölge haklarına olumsuz ve endişe verici bir mesaj veriyor. Suudi Arabistan dostlarını zor duruma sokuyor.

ABD Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun uçaklarına havadan yakıt nakliyesi desteğini sonlandıracağını açıklamış ve Kongre Suudi Arabistan'a silah vermeyi sonlandırmaya yönelik bir tasarıyı tartışmıştı. ABD'nin Yemen savaşına ve Veliaht Prens Bin Selman'ın politikalarına olan desteğini çektiğinin birçok işareti ortaya çıkarken, Suud yönetiminin karşı karşıya kaldığı krizden ve içine girdiği girdaptan nasıl çıkmaya çalışacağı ise merak konusu.

Tüm bunlarla beraber karşı karşıya kaldığı bu krizden kaçmanın mümkün olmadığı görülüyor, krizden çıkmak, cesaret, hataların itiraf edilmesi ve bölge halklarıyla tekrar güven köprüleri inşa etmek için çok çaba sarf edilmesini gerekli kılıyor.

(AA)