Sudan'daki krizin ''kazananının'' olmaması çatışmaların uzama ihtimalini güçlendiriyor

Sudan'da ordu ile paramiliter HDK arasında 15 Nisan'da patlak veren çatışmalarda tarafların birbirine üstünlük sağlayamaması, bu durumun uzun müddet devam edeceği ve daha fazla sivilin ölümüne neden olacağı yönündeki endişeleri artırdı.

AA

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu liderliğindeki HDK arasındaki güç dengesine bakılırsa, Yemen, Suriye ve Libya'daki iç savaşa benzer bir senaryonun burada da yaşanması muhtemel gibi görünüyor.
Uzun yıllar boyunca iç savaşlardan ve isyanlardan yorgun düşen Sudan, şimdi de ülkeyi sivillere devretmesi beklenen askeri güçler arasındaki çatışmalara sahne oluyor

1955-1972 ile 1983-2005 yıllarında iki iç savaş ve bu savaşlar sonrasında 2011'de Güney Sudan'ın kuzeyden ayrılması, 2003-2019'da Darfur'da, 2011-2019'da da Kurdufan ve Mavi Nil'de isyanların yaşandığı Sudan'da, yeni bir iç savaş olasılığı güçleniyor.

Ancak bu sefer durum çok daha tehlikeli çünkü HDK güçleri, 100 bin silahlı unsur ve uçaksavar makineli tüfeklerle donanmış yaklaşık 10 bin askeri araçla orduya paralel bir kuvvete dönüşmüş durumda. Bunların yanı sıra kendi bütçesine sahip olan HDK, Darfur'daki Amir Dağı'nda bulunan altın madenlerini de kendi hesabına işletiyor.

Kökleri, Darfur'da insanlığa karşı suç işlemekle suçlanan Cancavid milislerine dayanan HDK güçleri, ülkede yaşanan krizleri kendi lehine çevirerek başkent Hartum ile ülkenin güney ve doğusundaki illerde de yaygınlık gösteriyor.

Dış müdahale korkusu

Uluslararası güçlerin, Sudan'da çatışan taraflardan birine destek vermesi ihtimali ise savaşlardan bitkin düşen bu ülkede çatışmaların daha geniş alanlara yayılması endişesini gündeme getiriyor.

Ordu ile HDK güçleri arasındaki güç dengesi ise çatışmaların uzun soluklu olacağını ve her halükarda da iktidarın sivillere devrini öngören Çerçeve Anlaşması'nın rafa kaldırıldığını gösteriyor

Sudan ordusu, bölgesel ve yerel tarafların HDK ile girilen mücadeleye taraf olduğuna dair güçlü belirtiler olduğu yönünde elinde bilgiler olduğunu söylüyor. HDK ise yabancı uçakların, ülkenin en büyük limanını da barındıran Port Said'deki askeri birimlerini bombalamakla suçluyor.

Şu ana kadar hiçbir ülke Sudan'da çatışan taraflara desteğini açıklamamış olsa da Amerikan The Wall Street Journal gazetesi, Libya'nın doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'in, HDK'ye askeri sevkiyat yapmak için en az bir uçak gönderdiği yönünde bir haber yaptı. Fakat haberde, uçağın Sudan'da hangi havalimanına indiği bilgisi paylaşılmadı. Hafter güçleri ise gazetenin haberini yalanladı.

The Wall Street Journal ayrıca, Mısır'ın da Sudan ordusunu desteklemek için savaş uçakları ile pilotlar gönderdiğini iddia etti ancak bu konuda Kahire yönetiminden de yalanlama geldi.

Dagalu'nun, Hafter'in 2019-2020'de Libya'nın başkenti Trablus'a yönelik saldırısına destek verdiği yönündeki haberler göz önüne alınırsa Hafter'in de Sudan ordusuna karşı HDK'yi desteklemesi muhtemel.

Hava ve deniz limanı "savaşları"

HDK'nin, hava kuvvetlerine ve uçaklar ile helikopterleri uçuracak eğitimli pilotlara sahip olmaması, çatışmalarda "havaya" hükmeden Sudan ordusu karşısında söz konusu paramiliter grubun zayıf noktasını oluşturuyor.

Bu nedenle, HDK, Sudan ordusunun, savaş uçakları ve helikopterleri kaldırmak ya da yabancı ülkelerden askeri destek almasını engellemek için stratejik hava üsleri ile havalimanlarını ele geçirmeye çalışıyor.

HDK'nin herhangi bir ülkeden askeri destek alma olasılığı henüz netlik kazanmamış olsa da Hafter, Rus güvenlik şirketi Wagner ile Afrika ve Arap ülkelerinden yardım almasıyla ilgili iddialar gündeme geliyor.

Dagalu bu nedenle, kuvvetlerini, Mısır'a ait 5 savaş uçağının bulunduğu ülkenin kuzeyindeki Meravi Havalimanı ve askeri üssüne sevk etti. Buradaki amaç, Sudan ordusunu Mısır'dan gelebilecek herhangi bir destekten mahrum bırakmak ya da savaş uçaklarının çatışma hattına girmesine engel olmaktı.

Meravi askeri üssüne hakim olmak ayrıca Dagalu'nun güçlerine dışarıdan askeri ve lojistik destek alma olanağı tanıyacaktı.

HDK kuvvetlerinin saldırılarının bir sonraki durağı stratejik ve başkentteki güç noktalarını kontrol etmek için önemli bir nokta olan Hartum Havalimanı oldu. Bu kuvvetlerin, havalimanını ele geçirip geçirmediği konusunda çelişkili haberler olsa da buradaki çatışmaların devam etmesi, hiçbir tarafın burada üstünlüğü sağlayamadığını gösterdi.

Basında yer alan uydu görüntüleri de Hartum ve Meravi havalimanlarında çok sayıda sivil ve askeri uçağın kullanılamaz hale geldiğini gösterdi.

HDK kuvvetleri ayrıca, Hartum, Darfur ve petrol zengini Abyei (Güney Sudan'la tartışmalı bölge) arasında yer alan stratejik Ubeyd Havalimanı'nı ele geçirmeye çalıştı.

Aynı şekilde Kuzey Darfur eyaletindeki Faşir Havalimanı da Sudan ordusu ile HDK kuvvetleri arasında çatışmalara sahne oldu. Sudan ordusu bu çatışmalar sonucu burada kontrolü sağlasa da Güney Darfur eyaletindeki Nyala Havalimanı'nı kaybetti.

Ancak Sudan'ın, Kızıldeniz üzerinde 853 kilometrelik sahil şeridi boyunca başta Port Sudan olmak üzere çok sayıda limana sahip olması, komşu ülkelerden gelebilecek askeri ve lojistik desteğin nakliyesinde bu limanları havalimanlarından çok daha önemli hale getiriyor.

Bu nedenle, HDK kuvvetleri, Port Sudan limanına hakim olmaya çalıştı ancak birliklerinin, yabancı güçlerden geldiğini iddia ettiği bir hava saldırısına maruz kalması sonucu bunu başaramadı.

Güç dengesi

Askeri darbelerde, devlet başkanlığı, ordu, radyo ve televizyon kurumları gibi kontrol ve yönetim merkezlerini ele geçirmek esastır ve HDK de bunu yapmaya çalıştı.

Dagalu'nun güçleri, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na, Hartum Havalimanı yakınlarındaki silahlı kuvvetler karargahına, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın konutuna, kara, hava ve deniz kuvvetleri komutanlıklarına, istihbarat ve emniyet teşkilatı binalarına ve Umdurman'daki Radyo ve Televizyon Kurumu binasına saldırdı.

Nüfusun yoğun olduğu dar bir alan içinde yoğunlaşan çatışmalar, savaş uçakları dahil ağır silahların kullanılmasına rağmen henüz bir taraf lehine sonuçlanmadı. Bu da sivil can kayıplarının artacağı anlamına geliyor.

Dagalu'nun güçleri, silahlı kuvvetler, Burhan'ın konutu ve Hartum Havalimanı'nı ele geçirdiğini açıklasa da Sudan ordusu ara ara bu bölgelerin kurtarıldığını duyuruyor ve bu da başkentin göbeğinde "vur-kaç" savaşı verildiğini gösteriyor.

HDK güçlerinin manevra yapma ve gerilla savaşı becerisine rağmen hava gücüne ve hava savunma sistemine sahip olmaması, onun bu noktalarda kontrolü sağlamasını güçleştiriyor. Bu da onun, nüfusun yoğun olduğu sokaklara yönelmesine dolayısıyla can kayıplarının da artmasına neden oluyor.

HDK'nin Hartum'da halk desteğinden yoksun olması, Darfur'daki üslerinden destek gelse de onun uzun süre başkentte tutunmasını zorlaştıracak.

Öte yandan Sudan ordusu, tank ve taarruz helikopterleri gibi ağır silahlar kullanmasına rağmen HDK'yi başkentten çıkarmakta güçlük çekiyor.

Ordu ile HDK arasındaki güç dengesi göz önüne alındığında, Dagalu'nun güçleri Hartum dışına çıkarılsa bile çatışmaların uzaması en muhtemel senaryo olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü bu durumda, HDK'nin Darfur ve diğer güney eyaletlerindeki "kalelerine" çekilmesi, buradan "yıpratma savaşına" devam etmesi ya da bölgenin Sudan'dan ayrılması için çalışması olası.

Bu senaryo, Güney Sudan'da Salva Kiir Mayardit ile Riek Machar arasında olduğu gibi iktidar paylaşımı yoluyla da olsa barışın gerçekleşmesi için uluslararası güçlerin arabuluculuk yapması durumunda değişebilir.

Fakat her şeye rağmen, Sudan'da iktidarın askerlerden sivillere geçişini öngören Çerçeve Anlaşması'nın, yaşanan bu çatışmalarla birlikte küle döndüğü ve Burhan ile Dagalu'nun tüm vaatlerine rağmen, askerlerin iktidarı sivillere bırakmayacağı görülüyor.