Açık Görüş - Dr. Tuğrul Camaş/ Yazar
Küresel jeopolitik mücadelenin savaşa dönüştüğü noktalardan biri olan Ukrayna'da savaş tüm hızıyla devam ediyor. Batı koalisyonunun Rusya'ya karşı desteklediği Ukrayna, Batı'dan temin edilen savaş ekipmanları ve farklı yollarla temin edilen asker veya diğer savaşçılarla mücadeleye devam ediyor. Rusya ise savaş ve çatışmaları kendi sınırlarından uzak tutmak adına Doğu Ukrayna'da kendi sınırlarına yakın Lugansk, Donetsk ve Kırım yarımadası gibi yerlerde sağladığı kontrol sonrası pasif saldırı ama etkin savuma ile savaşa devam ediyor. Ancak kısa ve orta menzilli füzelerle Ukrayna'ya ait stratejik hedefleri vurmak sureti ile Batı destekli Ukrayna'nın direncini kırmaya çalışıyor. Diğer yandan Rusya karada pasif bir savaşla Ukrayna ordusuna karşı Ukrayna topraklarında sağladığı avantajları ve kazanımları koruma çabasında. Her iki tarafın pozisyonu böyle iken savaşın başından bu yana sıklıkla sorulan bir soru var. Savaş ne zaman bitecek? Burada her şeyden önce şunu ifade etmek gerekir; bu savaşın mimarı olan ABD, savaşın bitmesine ya da savaşın herhangi bir tarafın zaferiyle sonuçlanmasına asla müsaade etmeyecektir. Küresel jeopolitik mücadelenin en önemli noktalarından biri olan Doğu Avrupa'da savaşın son bulması Batı koalisyonunun hedefleriyle uygun değildir. Öncelikle bu savaşın bölge dışı aktörlerin Ukrayna'yı Rusya'ya karşı bir savaş bölgesi ve gücü olarak kullanmak istemesi nedeni ile suni olarak geliştirildiğini ve hatta Rusya'nın Ukrayna topraklarına girmesinin, izlenen tahrik diplomasisi ile sağlandığı göz ardı edilmemelidir. Başka bir deyişle buradaki savaş planlı bir şekilde geliştirilmiştir. Savaşın amacı her şeyden önce kuşatma içerisinde kalan Asya kıtasını siyasi, ekonomik ve sosyo-politik açıdan yeniden dizayn etmektir. Dizayn sürecinin amacı ise hedef ülkelerdeki rejimlerin devrilmesi ve yerine Batı ile uyumlu çalışacak rejimlerin iktidara taşınmasıdır. Dahası yeni haritaların oluşturulması da bu sürecin en önemli sonucu olacaktır. Rusya'da rejim değişimi ne Doğu Avrupa'da ne de Arap ülkelerinde olduğu gibi dışarından yapılamadığı için bölgesel istikrarsızlaştırma bir politika olarak etkin hale getirilmiştir. Yunanistan'ın aynı şekilde Türkiye'nin ve yaşam alanı olan yakın coğrafyasının istikrarsızlaşması için kullanılması da zaten ihtimaller dışında değildir. Adaların silahlandırılması ile 2013 yılından bu yana bu doğrultuda hazırlıklar yapılmaktadır. Bu nedenle Rusya-Ukrayna savaşının nihai amacı Rusya'nın ve bölgenin istikrarsızlaştırılmasıdır. Siyasi, ekonomik, ulaşım, enerji iletim hatları gibi konular üzerinden bölgenin istikrarsızlaşması aynı zamanda Rusya'nın da istikrarsızlaşması için atılmış bir adımdır. Yine istikrarsızlaştırılan bölgede, istikrarsızlığın istenilen elde edilene kadar sürmesi ise daha önemlidir.
Uzayan savaş kime yarar?
Rusya'da rejim değişikliği ve Batı ile uyumlu çalışacak bir iktidar bahse konu istikrarsızlaştırma politikasından ilk etapta istenilen sonuçtur. Ancak bu sayede Rusya'nın ve Rus toplumunun yıpranması sağlanabilecek ve Rus toplumu ülke içerisinde kendi devletine karşı mobilize edilebilecektir. Başka bir deyişle uzayan savaş Rus toplumunda yorgunluğu ve yıpranmayı beraberinde getirecektir. Bu durumda toplumsal dinamikler zamanla Rusya'daki rejimi istemeyecek ve tehdit eder hale gelecektir. Tam olarak bu nedene Ukrayna'da savaşın durması söz konusu bile değildir. Dahası savaşın sürdürülebilir olması için çalışmalar yapılmaktadır. Keza, Ukrayna ordusuna ait dronların Rus şehirlerine karşı gerçekleştirdiği saldırılar savaşı Rus topraklarına taşıma, başka bir deyişle buraları da istikrarsızlaştırma çabası olarak görülmelidir. Savaşın durması için oluşması muhtemel tek neden ise Ukrayna'nın savaşacak insan kaynaklarının kısıtlı olmasıdır. Bu durumda da savaş sadece geçici süre ile pasif bir dönem geçirecektir. Diğer yandan kış koşullarında her iki tarafın ordusunun da sahada etkin bir çatışma süreci geçirmesi muhtemel değil. Diğer yandan savaşan tarafın savaşı kazanmasından ziyade uzun soluklu savaşta tarafların dirençli kalabilmesi Batı koalisyonu için daha önemlidir. Bu direnci Ukrayna adına Batı koalisyonu sağlarken Rusya Batı yaptırımları ile doğan ihtiyaçları özellikle Çin'den karşılayarak gidermektedir. Yine Rusya, Ukrayna cephesini pasif saldırı ve etkin savunma ile birlikte Çin başta olmak üzere Orta Asya ülkeleri, Türkiye, İran ve diğer Asya ülkeleri ile ticari etkinliği artırmak suretiyle yeni ve çok kutuplu bir dünya kurma çabası içerisindedir. Başka bir deyişle Rusya Batı yaptırımları ile ekonomisinde açılan gediği Çin ticareti ile gidermektedir. Batı ile kopan siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkileri Çin ile daha geniş kapsamlı olarak inşa ederek kendi sosyo-ekonomik düzenini korumaya ve hatta dirençli hale getirmeye çalışmaktadır. Bu anlamda Batı koalisyonunun Rusya'yı ve bölgeyi istikrarsızlaştırma çabası istenilen ve beklenilen sonuçları henüz vermemiştir. Tam olarak bu nedenle Ukrayna'da savaşın durması bir yana Polonya ile Beyaz Rusya tarafından yeni bir cephe açılması ve hatta Baltık ülkelerinin de bu cepheye dahil olması söz konusu. Dahası ABD'nin bölgeye taktik nükleer bomba taşıyabilen 50 adet F-35 göndermeyi planlaması bu savaşın bırakın son bulmasını şiddetinin ve alanının büyümesi anlamına gelecektir. Savaşın alanı kıta olarak da değişim gösterecektir. Jeopolitik rekabette Afrika kıtasında son dönemde artan bir mücadelenin orta vadede lokalize edilmiş bir savaşa dönüşmesi söz konusu. Henüz böylesi bir mücadeleyi siyasi arenada yaşayan Kara Kıta zamanla burada sıcak çatışmalara ev sahipliği yapacaktır. ABD'nin savaşı Asya kıtasının dış çeperinde lokalize etme çabasına karşın Rusya ve Çin gibi ülkeler kendi yaşam sahalarının (Lebensraum) daralmasına müsaade etmeyerek mücadeleyi farklı bölgelere taşıyorlar. Son yıllarda Afrika'da yaşanan uyanışın ve hareketliliğin sebebi de budur.
Dondurulmuş çatışma bölgesi
Sonuç olarak buradaki savaşın yakın zamanda sonlanması teorik ve pratik olarak mümkün değildir. Ancak Rusya, Rus dış politikasının geleneksel yaklaşımlarından biri olan dondurulmuş çatışma bölgesi oluşturmayı sahadaki kazanımları korumak ve nefes almak adına bugün istemektedir. Ancak ABD buna müsaade etmeyecektir. Savaşın uzaması ise başta yakın coğrafyalar olmak üzere tüm dünyayı etkilemektedir.
Rusya-Ukrayna savaşının başlaması ve uzaması Rusya'yı Çin, Orta Asya, İran, Pakistan, Hindistan ve Afrika ülkeleri ile daha yakın bir işbirliğine itmektedir. Özellikle enerji ihracatına dayalı Rus ekonomisi batıya giden enerji koridorların kapanması ile yeni pazarlar aramak zorunda. Çin burada büyük sanayi üretimi ve nüfusu ile önemli bir pazar olarak ön plana çıkıyor. Hindistan, Türkiye, Pakistan ve diğer Asya ülkeleri de yine Rusya'nın enerji pazarında önemli bir yere sahipler. Ancak bu durum tek başına yeterli değil. Rus ekonomisi er veya geç ekonomik bir durgunluk yaşayacaktır. Bu durgunluk reel piyasalarda kendi etkisini yavaş yavaş göstermeye başlamıştır ve başta Orta Asya ülkeleri olmak üzere diğer komşu ülkeleri de etkileyecektir. Rusya bu duruma engel olmak için doların uluslararası ticaretteki etkinliğinin azaltmak için çalışmalar yapmaktadır. Hatta BRICS ülkeleri Güney Afrika zirvesinde ana gündem maddesi bu olmuştur. Yine dünyanın en önemli tahıl ambarlarından biri olan Rusya gıda krizinin yoğun olarak yaşandığı bir dönemde Karadeniz'de Ukraynasız bir tahıl koridoru ile buğday ekonomisini canlı tutmak için stratejik öneme sahip bu ürünü dünya pazarına arz etmeye çalışıyor.
2001 yılı ile birlikte başlayan küresel jeopolitik mücadele lokalize edilmiş savaşlar eşliğinde devam etmektedir. Orta Asya ülkelerinin dış dünya ile olan siyasi, askeri, ticari ve ekonomik ilişkileri bu dönemde her zamankinden daha önemlidir. Çünkü Rusya-Ukrayna savaşı Orta Asya ülkelerinin Rusya üzerinden dünyaya açılma sürecini sonlandırmıştır. Bu nedenle Orta Asya ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliğini daha da artırması ve yaşam sahalarını genişletmesi gereklidir. Bu genişletme ancak ve ancak alternatif iletişim, ulaşım yolları ile mümkündür. Bu dönemin en önemli stratejisi Orta Asya ülkeleri için siyasi, askeri, diplomatik, ticari, ekonomik, enerji ihracatı gibi konularda kendi yaşam alanını genişletebilmek olacaktır. Rusya-Ukrayna savaşı Asya ve Orta Asya ülkeleri için bir alan daralması yaratmıştır. Orta Asya'nın tarihi coğrafyası, denizlere çıkışı olmayan topraklar, böylesi bir konjonktürde bölge ülkelerinin kriz çağını istikrarlı bir şekilde atlatması için jeostratejik ve jeopolitik açıdan yeterli olmayacaktır. Orta Asya ülkeleri bu alan daralmasına çareler üreterek yeni sahalar açabilmek adına çalışmalar yapmalıdır. Burada Türk Devletleri Teşkilatı alan genişletebilmek için son derece öneli bir enstrüman olarak görülmelidir. Üye devletler ve birliğin kapsadığı alanın tamamı jeopolitik anlamda etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
Diğer yandan Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte 17.yüzyıldan bu yana Rusya'nın siyasi olarak etkin olduğu Doğu Avrupa Rusya'nın nüfuz sahası olmaktan çıkmıştır. Doğu Avrupa'da etkin güç NATO ve Batı olmuştur. Bu etkin güç ise Batı'nın Rusya'yı kuşatma içerisine almıştır. Bu nedenle Rusya eski Sovyet coğrafyasında nüfuzunu daha da artırmaya çalışacak, Orta Asya ülkelerini daha yakın bir markaja alacaktır. Rusya bu bölgede belirli oranda kendi nüfuzunu Çin'e bıraksa da Rusya'nın kalbine komşu olan Kazakistan'da nüfuzunu artırmaya çalışacaktır. Buna bağlı olarak Kazakistan üzerinde kontrollü bir baskı kurmak istemesi de muhtemeldir. Yine Kazakistan'ın Rusya ile olan ticari ilişkilerinde Batı yaptırımlarını delen ülke olması şimdilik çok sorun olmasa da savaşın gidişatına göre sorun olarak Orta Asya ülkelerinin önünde hem siyasi, hem de ticari bir baskı aracı olacaktır. Yeni bir dünya kurulması çabası ve süreci son derece sancılı olacaktır. Bu sancıyı en çok Orta Asya ülkeleri yaşayacaktır. Enerji üreten ancak Rusya'nın enerji ihracatı için koridor olmak zorunda kalan Orta Asya ülkeleri yaptırımlar nedeniyle Batı'nın da hedefinde olacaktır. Bu noktada landlock topraklar olarak adlandırdığımız Orta Asya'nın kalbinde bulunan Orta Asya ülkelerinin başta Çin-Rusya dengesini bölgesinde çok iyi kullanması gerekecektir. Çin'in ekonomik gücü ve Rusya'nın siyasi, askeri gücü arasında kurulacak olan denge bu anlamda çok önemlidir. Ancak unutulmamalıdır ki, Rusya ve Çin tarihte hiçbir zaman olmadığı kadar yakın bir işbirliği içerisindeler. Bu işbirliği Pasifikte son zamanlarda sıklıkla yapılan ortak savunma tatbikatları ile ileri bir düzeye taşınmıştır. Bu durum iki ülkenin Orta Asya ülkeleri üzerinde rahatlıkla anlaşmasını sağlayacaktır. Açılması için çalışmaların devam ettiği Zengezur koridoru ve Türkiye bağlantısı bu denge siyasetinde Orta Asya'ya avantajlar sağlayacaktır. Bu bakımdan Türkiye, Orta Asya ülkeleri ve Türk dünyası için dış dünyaya açılan çok önemli bir koridordur. Kazakistan Orta Koridor 'un etkin ülkesi dahası Çin ve Avrupa arasında Türkiye ile birlikte köprü ülkelerden biri olabilecektir.
Yeni sürecin en önemli coğrafyası
Diğer yandan Uzak Doğu'da Tayvan adasında ortaya çıkacak yeni bir çatışma veya kuşatma bölgesi Çin ekonomisini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu anlamda Kazakistan, Çin için batıya giden yollardan biri olarak daha önemli hale gelirken Karadeniz ve Akdeniz limanlarına çıkış çok önemli olacaktır. Rusya-İran işbirliği ve Rusya'nın güneye inmek için demiryolu projeleri geliştirdiği Kafkasya yeni sürecin en önemli coğrafyası olacaktır. Azerbaycan-Ermenistan savaşının yeniden patlak vermesi ihtimali bir yana bırakılırsa Kafkasya Asya-Avrupa ticaretinin yeni kesişme noktası olacaktır. Orta Asya ülkeleri burada da Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan denkleminde kendi yerini almalıdır. Diğer yandan Türkiye Azerbaycan ittifakının yolu açma çabasına Kafkasya'da Ermenistan – İran işbirliği bu koridoru kapatmak için çalışacaktır. Bu durumda Uzak Doğu'nun sıcak çatışma bölgesi olması Orta Asya için yeni bir olumsuzluk olacaktır. Bu olumsuzluğa karşın alternatif olarak Pakistan üzerinden Hint Okyanusuna ulaşım da düşünülmelidir. Bu noktada Afganistan'ın güneye inen güzergâh üzerinde olması ve Pakistan'ın denize açılması alternatif açılımlar olarak düşünülmelidir. Son dönemde Kafkasya'da Hindistan-Ermenistan işbirliğinin Türkiye-Azerbaycan ittifakına karşı artması Hindistan'ın Kafkasya'da stratejik işbirliği kurmak istemesi ise yeni bir sorun olarak değerlendirilmelidir. Yine Hindistan'ın Yunanistan ile askeri alanda stratejik işbirliği anlaşması imzalaması ise Türkiye'ye karşı hem doğudan hem de batıdan hasım hane yaklaşımlar sergileyen Yunanistan ve Ermenistan ile yakın ilişkiler içerisinde olması Batı koalisyonu için taşeron bir rol üstlenip üstlenmediği sorularını akla getirmelidir. Son gelişmeler ışığında Hindistan'ın Adalar Denizi'nde, Kafkasya ve Orta Asya'da üstlendiği rol Batı'nın Batı Asya'da oluşturduğu kuşatma çemberini destekler niteliktedir.
Sonuç olarak Rusya-Ukrayna savaşı küresel mücadelenin sıcak çatışmaya döndüğü bir bölge olarak tüm Doğu Avrupa'yı etkisi altına almıştır. Bölgesel bir istikrarsızlık savaşı Polonya Beyaz Rusya arasında patlak verecek yeni bir sıcak çatışmasını doğurması ihtimaller dâhilindedir. Polonya'nın bu yönde hazırlıkları olduğu ve Rusya'nın Beyaz Rusya'yı böylesi bir savaşa hazırladığı bilinen bir gerçektir. Bu savaşların tamamı yeni bir konjonktür oluşturmakla birlikte küresel ticarette, siyasette ve diplomaside daralmalar yaşanmasına neden olmaktadır. Bu anlamda Orta Asya ülkeleri yeni konjonktüre hem adapte olmalı hem de sürecin getirdiği zorluklarla mücadele etmeliler. Ayrıca iklim krizinin siyasi, askeri ve diplomatik sonuçlarına karşı da dirençli hale gelmelidirler.