Laboratuvar ortamında ürettikleri eti pişirip yediler

Kanadalı bilim insanları laboratuvar ortamında yağ ve kas hücrelerinden oluşan bir et türü geliştirdi. Üretilen et türünü pişirip yediklerini dile getiren Prof. Selvaganapathy, dünyada ilk kez hem yağ hem de kastan oluşan yapıyı ürettiklerini belirterek, ''Biz hem yağı hem de kası birleştirebildik. Kanada'da 'kültürlü et' yetiştiren ilk grup kesinlikle biziz.'' dedi.

Kanada resmi yayın kuruluşu CBC’ye konuşan araştırmacılar Prof. Ravi Selvaganapathy ve Prof. Alireza Shahin-Shamsabadi, insan nakilleri için doku elde etmede kullanılan bir yöntemden uyarladıkları teknikle, laboratuvar ortamında yetiştirilen ince işlenmiş kas ve yağ hücrelerini istifleyerek et elde etmeyi başardıklarını söyledi.

NTV'de yer alan habere göre, Biyomedikal Mühendisliği Profesörü Selvaganapathy, "Bunu yapmak için başta fare hücrelerini kullandık ve şu anda tavşan hücreleriyle çalışıyoruz. Bu türün üretimi, insanların tükettiği tavuk, sığır eti ve diğer et türleri için de geçerli." dedi.

YAPIM AŞAMASINI ANLATTI

Selvaganapathy, her biri yaklaşık bir A4 kağıdı kalınlığındaki canlı hücre tabakalarının, önce kültür içinde büyütüldüğünü ardından da soyulmadan, istiflenmeden ve katlanmadan önce büyüme plakaları üzerinde konsantre edildiğini anlattı.

"KÜLTÜRLÜ ET" YETİŞTİREN İLK GRUP

Tabakaların, hücreler ölmeden önce doğal olarak birbirine bağlandığını kaydeden Selvaganapathy, tavşan hücrelerinden elde ettikleri yeni formdaki eti pişirip yediklerini dile getirdi.

Selvaganapathy, son 5 veya 6 yılda dünyanın dört bir yanındaki çeşitli grup ve şirketlerin bu teknolojiyi araştırdığını belirterek, şöyle devam etti:

"Dünyada hem yağ hem de kastan oluşan doku benzeri bir yapı geliştiren ilk grubuz. Çünkü etin tadını veren yağdır. Önceki gruplar, büyümenin kendisine yağ ekleyemedi sadece kas geliştirilebildi. Biz hem yağı hem de kası birleştirebildik. Kanada'da 'kültürlü et' yetiştiren ilk grup kesinlikle biziz."

"İKLİM ÜZERİNDEKİ ETKİLER AZALACAK"

Ülkeler zenginleştikçe et tüketiminin arttığına işaret eden Selvaganapathy, bunun tarıma ayrılan arazilerin büyük kısmının, hayvanlara yemlik yetiştirmek için kullanmayı da zorunlu kıldığını hatırlattı.

Buna örnek olarak, Amazon ormanlarının bir kısmının soya fasulyesi yetiştirmek için yok edilmesini gösteren Selvaganapathy, Brezilya’nın burada üretilen soya fasulyesini domuz yemi olarak Çin'e ihraç ettiğini belirtti.

Selvaganapathy, "Bu teknoloji, toprak ve su kaynakları üzerindeki etkiyi azaltmamıza imkan tanıyacak. Böylece tarım alanlarında pirinç ve buğday gibi insanların tüketimi için mahsul yetiştirilebilecek. Ormanların tahribatı ve dolayısıyla iklim üzerindeki etkileri azalacak." diye konuştu.

YAKIN GELECEKTE PİYASADA

Buldukları teknolojiyle elde ettikleri ürünleri ticarileştirmeye başlamak için "CaroMeats" isimli bir de şirket kuran Selvaganapathy ve Shahin-Shamsabadi, ürünlerin yakın gelecekte piyasaya çıkacağını bildirdi.