AA
İsrail ve Lübnan tarih boyunca herhangi bir diplomatik ilişki kurmadı ve taraflar arasında geçerli bir anlaşma yok. Savaş halinde sayılan iki ülkenin kara sınırı Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından korunuyor.
İsrail ile Lübnan arasında yaklaşık 860 kilometrekarelik deniz sahası anlaşmazlığı bulunuyor.
İki ülke de bu bölgenin kıta sahanlığında hak iddia ediyor. İsrail, Lübnan hükümetinin lisanslama sürecine başladığı 5 bloktan üçünün İsrail kıta sahanlığı sınır bölgesinde yer aldığını öne sürüyor. Lübnan tarafı ise tartışmalı bölgenin 2 bin 290 kilometrekare olduğunu savunuyor.
İsrail ile Lübnan arasında bir yıldır askıda olan dolaylı müzakereler ABD'li diplomat Amos Hochstein'ın girişimiyle haziranda yeniden başladı.
Lübnan ve İsrail, deniz sınırının çizilmesi konusunda 2 Ekim'de ABD'den gelen "yazılı teklifi" teslim aldıklarını duyurdu. Bu dönemde iki ülkeden de anlaşma konusunda olumlu mesajlar geldi ve anlaşmada "son aşamaya gelindiği" duyuruldu.
LÜBNAN DEĞİŞİKLİK TALEP ETTİ, İSRAİL REDDETTİ
Lübnan, ABD'den gelen yazılı teklife 4 Ekim'de "bazı değişikliklerin talep edildiğini" içeren bir yanıt verdiğini açıkladı.
İsrail Başbakanı Yair Lapid'in 6 Ekim'de anlaşma taslağında Beyrut'un değişiklik taleplerini reddettiği bildirildi.
Başbakan Lapid'in, "Lübnan'ın anlaşma metninde yapılmasını istediği değişiklikleri kabul etmediği ve müzakere ekibine bunları reddetmesi talimatı verdiği" belirtildi.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, bunun ardından Hizbullah eğer ki İsrail'in altyapısına zarar vermeye kalkarsa Lübnan'ın ödeyeceği askeri bedelin ağır olacağı tehdidinde bulundu.
İsrail'in daraltılmış güvenlik kabinesi aynı gün gerçekleştirdiği toplantısında, Gantz, müzakerelerdeki olumsuz gelişmeler üzerine orduya sınırda "saldırgan veya savunma odaklı her türlü senaryoya hazırlık yapılması" talimatı verdi.
İsrail basınında, Tel Aviv yönetiminin bu adımını müzakere taktiği olarak kullandığı yorumu yer aldı.
ANLAŞMADA İKİ KONU ÜZERİNDE İHTİLAF VAR
İsrail, "duba çizgisi" olarak isimlendirdiği hattın anlaşmaya "uluslararası deniz sınırının çizilmesi" şeklinde geçmesini istiyor. Buna karşın Lübnan'ın anlaşmada bunun bir "uluslararası sınırın çizilmesi" değil "sınırdaki çatışmanın sona ermesi" şeklinde yer almasını "nihai bir sınır şeklinde geçmemesini" istediği aktarıldı.
Ayrıca, anlaşmanın son taslağında, Lübnan'ın Kana doğal gaz sahasında Total şirketiyle çalışacağı, İsrail'in buradan elde edilecek gelirlerden alacağı payı Total şirketiyle müzakere etmesi öngörülüyordu. Ancak İsrailli siyasi kaynağa göre, Lübnan'ın İsrail'in Total şirketiyle yapacağı müzakerelere katılmak istediği ve bu müzakerelerde onay hakkı istediği kaydedildi.
Lübnan'ın kontrolünde olacak Kana gaz sahasında henüz keşif çalışmaları tamamlanmadı ve bir doğal gaz platformu kurulmadı.
Buna karşın İsrail, Kariş doğal gaz sahasını kurdu ve üretime hazırlanıyor. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu'nun (KAN) haberine göre, doğal gaz sahasını işletecek Energean şirketi, Kariş gaz sahasındaki boru hattını test etmek için karadan sahaya doğal gaz aktarım testlerine başladı.
İsrailli yetkililere göre, Tel Aviv yönetimi, ABD aracılığıyla bu adımın sahada üretim anlamına gelmediğini Lübnan yönetimine bildirdi.
LÜBNAN, SON TASLAĞIN KENDİLERİNE GÖNDERİLDİĞİNİ AÇIKLADI
İsrail basınındaki haberlerde, ABD'nin, Beyrut yönetimine anlaşmadaki değişiklik taleplerinden vazgeçmesi için baskı uyguladığı belirtildi.
İsrail basınına konuşan güvenlik kaynakları, anlaşmanın İsrail açısından "herhangi bir güvenlik tehdidi oluşturmadığını" kaydetti.
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, pazar akşamı ABD'li diplomat Amos Hochstein'ın müzakerelerin sona erdiğini bildirdiğini ve anlaşmanın son taslağını kendilerine gönderdiğini duyurdu.
Bugün, İsrail ile "deniz sınırının çizilmesine ilişkin anlaşmanın birkaç gün içinde tamamlanmasını ümit ettiklerini" ifade eden Avn, müzakerelerin önemli bir aşama kaydettiğini dile getirdi.
Yahudi dini bayramı nedeniyle resmi tatil yapan İsrail'den konuya ilişkin henüz açıklama yapılmadı.
ANLAŞMANIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
İsrail basınında, 1 Kasım'da gerçekleşecek genel seçimler ve olası bir hükümet değişikliği anlaşma için olumsuz gelişmeler arasında gösteriliyor.
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresi bu ay sonunda bitiyor ve çok parçalı Lübnan Meclisi'nin yeni bir cumhurbaşkanı seçebilmesi zor görünüyor. Lübnan'da cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş kalması da anlaşmanın önündeki diğer bir engel olarak gösteriliyor.
- İsrail'de anlaşmayı kimin onaylayacağı tartışması
İsrail'de 1 Kasım'da gerçekleşecek seçimler nedeniyle anlaşmayı kimin onaylayacağı yönünde tartışmalar yükseldi.
İsrail Başbakanı Yair Lapid, hükümetin iç yasalarına göre, anlaşmayı daraltılmış kabine veya kabinenin onaylama yetkisi olup olmadığı yönünde İsrail Başsavcılığı'ndan hukuki görüş talep etti.
Ana muhalefet partisi Likud ile kabinede yer alan İçişleri Bakanı Ayalet Shaked, anlaşmanın Meclis'e getirilerek burada onaylanması gerektiğini açıkladı.
İsrailli sağ görüşlü sivil toplum kuruluşu Lavi, Lübnan ile deniz sınırı anlaşmasının Meclis'e sunulması talebiyle İsrail Yüksek Mahkemesi'ne başvurdu.
Yüksek Mahkeme de hükümetten, Lavi'nin dilekçesine, İsrail'deki parlamento seçimlerinden 4 gün önceye denk gelen, 27 Ekim'e kadar yanıt vermesini talep etti.
Likud Partisi Lideri Binyamin Netanyahu ise seçimleri kazanması halinde anlaşmayı iptal edeceğini açıkladı.
SİYASİ YAPININ DEĞİŞMESİ ANLAŞMA İÇİN SON TARİH
İsrailli enerji ve enerji teknolojileri uzmanı Ariella Berger, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, iki tarafın da "doğru anlaşmayı sağlamak için" siyasi bir fırtına yaşadığını, anlaşmanın bu kadar aşama kaydetmesinin de buna bağlı olduğunu dile getirdi.
İş insanlarının müzakerelerde süreci hızlandırmak için bir son tarih koyduklarına bunun da yapay hedefler olduğuna işaret eden Berger, Lübnan Cumhurbaşkanı Avn'ın bu ay sonunda görev süresinin dolması ve İsrail'de 1 Kasım'da yapılacak erken genel seçimlerle siyasi iradenin değişmesinin anlaşma için belirlenen "son tarih" olduğunu ve bunun taraflar üzerinde anlaşmaları için baskı oluşturabileceğini söyledi.
Berger, Lübnan'ın mevcut elektrik altyapısını "bir felaket" şeklinde tanımlayarak Uluslararası Enerji Ajansı'nın verilerine göre Lübnan elektrik üretiminin yüzde 97 oranında petrole dayandığını, bu oranın dünya genelinde yüzde 0,7 olduğunu paylaştı.
Petrolün elektrik üretiminde hem maliyetli hem de çevresel bedelinin ağır olduğunu dile getiren Berger, "Lübnan ekonomik olarak çok zorlanıyor ve bu anlaşmaya çok ihtiyaç duyuyor. Lübnan'daki elektrik eksikliği bir felaket niteliğinde." dedi.
Berger, İsrail'de son iki hükümetin bir gaz anlaşması için çalıştığını bunun da uzlaşının "bölgedeki gerilimi düşüreceğine yönelik inancı ortaya koyduğunu" değerlendirdi.
Anlaşmanın gerilimi düşürmesine ilişkin "tedbirli iyimserliğe rağmen sahada tahmin edilemeyecek oyuncuların bulunduğunu" söyleyen Berger, İsrail'in tüm senaryolara hazırlıklı hareket ettiğini vurguladı.
"ANLAŞMA TÜM SORUNU ÇÖZMEZ İKİ TARAFIN DİKKATLİ DAVRANMASINI SAĞLAR"
Tel Aviv Üniversitesi Orta Doğu Tarihi Öğretim Görevlisi Prof. Eyal Zisser de iki taraftaki siyasi durumun anlaşmayı zorlaştırdığını değerlendirdi.
Anlaşmanın hazır olduğunu belirten Zisser, geçen hafta ABD'nin bir anlaşma taslağı hazırladığını ve iki tarafın da bunun üzerinde uzlaşı mesajı verdiğini anımsattı.
Lübnan'ın bazı teknik taleplerde bulunarak bundan vazgeçmeyeceğini açıkladığını ve bunu bir zafer olarak yansıtmaya çalıştığını belirten Zisser, İsrail'in de seçimlerin de etkisiyle bunları reddettiğini ve müzakerelerin durduğunu paylaştı.
Zisser, iki tarafın da bölgedeki gerilimi tırmandırmaya niyeti olmadığına ancak kendi kamuoyuna geri adım atar görünmek istemediğine işaret etti.
Hizbullah'ın İsrail'e yönelik tehdit mesajlarının gerilimi tırmandırdığını belirten Zisser, "Anlaşma gerilimi düşürecek. Bu tüm sorunu çözmez fakat iki tarafın da daha dikkatli olmasını ve pozitif gelişmeleri sağlayabilir." diye konuştu.
Zisser, ABD'nin anlaşma için daha fazla katkı sağlayabileceğini söyledi.
İki ülkedeki siyasi istikrarsızlığın anlaşma açısından olumsuz bir gelişme olduğunu aktaran Zisser, anlaşmanın Lübnan'ın sorunlarını çözmeyeceğini çünkü Lübnan'ın doğal gaz sahasının keşif çalışmalarının yapılmadığını henüz sadece bir potansiyele sahip olduğunun tahmin edildiğini dile getirdi.
İsrailli Profesör, Lübnan'ın ilk doğal gaz gelirini elde etmesi için en az beş yıla ihtiyaç duyduğuna dikkati çekti.